Soğuktu.
Bir kış günü soğuğu değildi ama bu. Kapalı ve rutubetli yer altının soğuğuydu. Küçük bedenler bu soğuğa dayanamaz bir şekilde tir tir titriyorlardı. Nefesleri minik ellerine çarpıyor ve ısıtmaya çalışıyorlardı.
Yer altını sadece tepede duran cılız bir ışık aydınlatıyordu.
Yirmiye yakın küçük çocuk korkuyla etrafa bakınıyor neden burada olduklarını bilmiyor ve bilinmezlik onları tedirgin ediyordu. O sırada karşılarındaki kapı açıldı. Tüm minik gözler kapıya çevrildi ve gelen 5 tane koca adama baktı.
Bazıları korkuyla bir adım gerilerken, bazı cesur yürekler ise gövdelerini dikleştirmiş bir şekilde karşısındaki adamlara bakıyordu.
5 koca adam karşılarında dizildiklerinde daha da gerilmişlerdi ama adamlardan dördü onlara gülümseyerek bakıyor, diğeri ise sert ifadesini yüzüne takınmış asla ama asla gülümsemiyor ve gözlerini çocuklara indirmiyordu bile.
''Hoş geldiniz gençler'' diye bir ses yükseldi önce. Bu ses ortadaki adamdan gelmişti. Kimseden cevap çıkmayınca adam konuşmaya devam etti. ''Başınıza gelen olayları duydum ve bu durum beni, bizi, ailemi çok üzdü. Sizin için buradayız. Sizin geleceğiniz ve yaşamınız için''
Bazı küçük yüzler bu sözlerle gülümserken, bazı küçük yüzler ise sinirle kasılmıştı. Kimsenin kimseye ihtiyacı yoktu. Onların geleceği bu adamları alakadar etmiyordu.
'' Bizim geleceğimiz sizi ne kadar alakadar eder ki? Siz kimsiniz?'' Sağ taraftaki grubun en arkasından gelmişti bu ses. Tüm bakışlar sesin geldiği tarafa dönünce mavi gözlü, kahve saçlı çocukla karşılaştılar. O sırada yüzü gülmeyen adamın da gözleri ona dönmüştü.
Gözlerini kısarak dikkatle izlemeye başladı genç oğlanı. 10 ya da 11 yaşlarındaydı çocuk büyük bir ihtimalle. Gökyüzüne benzeyen mavi gözleri, koyu güneşi taşıdığı saçları vardı.
''Bizim kim olduğumuz önemli değil ama bu saatten sonra yalnız kalmamanız için buradayız'' Genç oğlan adamın cevabından haz almamışçasına kafasını salladı. ''Ben bu kadar insanla beraber kalmak yerine yalnız kalmayı tercih ederim'' Bilmiş bir şekilde konuşması adamın daha da dikkatini çekmişti ve yerinden kımıldadı.
Arkadaşlarının gözü ona döndüğünde ne yapmaya çalıştığına baktılar. O 5 adamdan en sessiz olanı ve en sakiniydi. Sinirliydi ama yansıtmazdı pek. Sert dururdu ama içindeki cenneti kimse görmezdi.
''Buradaki arkadaşlarının tamamıyla yaşamayacaksın.'' Gözlerini mavi gözlere diktiğinde çocuk bir adım geriledi ''Hiçbiriyle yaşamak istemiyorum ama ben.'' Adam içten bir şekilde gülümsediğinde arkadaşları daha da şaşırdı. ''Benim aileme katılmak ister misin? Hem evimde ne bir eşim, ne bir çocuğum, ne de seni rahatsız edecek birileri var'' Yalnızdı adam.
Diğerlerinin aksine yapa yalnız.
Genç oğlan bu sözlerle ona dikkatle baktı. Kimseyi istemiyordu ama o da yalnızdı. Aynı onun gibi. Gözleri bir anda karşı sırada duran küçük genç kıza kaydı. Ondan sadece 3 yaş küçüktü ama en yakın arkadaşıydı o.
Adam çocuğun baktığı yere kafasını çevirdiğinde aynı küçük oğlan gibi mavi gözlere sahip kızla karşılaştı. Gülümseyerek arkadaşına bakıyordu. Sıradan bir gülümseme değildi ama bu. Sıcak ve samimiydi.
''Onu da ister misin?''
Diyerek çocuğa döndüğünde çocuğunda gözleri arkadaşından ayrılmış ve adamın gözleriyle buluşmuştu. ''Onu da alabilir misin?'' Sesi heyecanlı ve tatlı bir şekilde çıktığında adam daha da gülümsedi ve kafasını salladı. ''Aynı evde yıllarca beraber büyürsünüz ve ayrılmak zorunda kalmazsınız'' Doğruldu ve kendi arkadaşlarını gösterdi. ''Bu amcalardan üçü yarın sabah gidecekler ve onlardan biri arkadaşını alırsa arkadaşından ayrılmak zorunda kalacaksın''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI ÇOCUKLARI
Fiksi RemajaBu sefer kanayan bacaklarımdaki yaralar değil de bileklerimdi. Bakışlarımı sevdiğim koyu gözlere çevirdim ve uzun uzun baktım ''Ay kızı belki de çok uzağında değildir ha?'' yine o çok sevdiğim gülüşlerinden birini sundu bana. Dudaklarının iki yanı d...