10. BÖLÜM

2.4K 93 20
                                    

ASİYE EREN'DEN:

Bugün Ömer, ben, abim ve Emel hep beraber erkenden uyanmıştık. Kahvaltımızı hızlıca yapıp okula gidecektik. Emel, seçmeleri kazandığımı duyunca çok sevinmişti. Annemi ve babamı kaybettiğimizden beri belki de ilk defa. Onu böyle mutlu görmek, bana çok iyi gelmişti.

-'' Abi, beni izlemeye gelmiş miydin? Seni göremedim dün konferansta, akşam geç geldin soramadım da.'' Dedim. Abim okuldan sonra başka bir kafede işe başlamıştı. Yüzünü doğru düzgün göremiyorduk bile.

-'' Geldim, fıstığım tabii, seni desteklemeye gelmez miyim hiç? Süsen sağ olsun hatırlattı, yoksa valla unutuyordum.'' Dedi.

-'' Süsenn??'' diye sordu Ömer.

-'' Hee evet Süsen, seçmelere gelsene demişti de, beraber izledik Asiye'yi.''

-'' Orasını anladım abiciğim, ama niye Süsen?'' diyerek abimi sıkıştırmaya çalışıyordu.

-'' Ne bileyim oğlum, çağırdı kız.'' Dedi Abim şekilden şekle giriyordu. Ve ben gülmemek için zor tutuyordum kendimi.

-'' Sende bir koku alıyor musun, Asiye?''

-'' Ne kokusu Ömer?'' Dedim gülerek.

-'' Aşkın kokusu.'' Cevabını verdiğinde hepimiz gülmeye başladık.

-'' Oğlum, saçmalama aşkla meşkle işim olmaz benim, yemeğinizi yiyin de kalkalım.'' Dedi ama anlaşılan gerçekten de bir şey vardı. Hoşlanmaya mı başlamıştı acaba Süsen'den?

-'' Aaa kızma abi, hem aşk kötü bir şey mi?'' diyerek takılmaya devam ettim.

-'' Sana ne oluyor Asiye Hanım? Aşk savunucusu oldunuz bir anda.''

-'' Bir şey olmuyor abi, aşkın iyi bir şey olduğunu söylüyorum, merak etme aşık değilim kimseye.''

-'' Tamam, neyse kapatın konuyu.'' Dedi abim. Fazla zaman kaybetmeden masaya oturup kahvaltımızı etmeye başladık.

OĞULCAN EREN'DEN:

Sürekli Wonderful'umu düşünüyordum. Doruk'la kavga ettiğinden beri konuşamamıştık, daha doğrusu o benim yüzüme bakmamıştı. Bir selam mı versem diye düşünmüyor değildim. Sınıftan çıkıp koridorda Harika'ya bakınmaya başladım. Genelde sınıfta değilse ya koridorda sohbet ederdi birileriyle ya da kantine inerdi. Şansıma koridorda kızlarla sohbet ediyordu. Birkaç gündür üzüntülü gibi duruyordu ama şu an iyi gibiydi. Tek başına benim olduğum tarafa doğru gelince önüne geçip durdurdum.

-'' Naber, Wonderful'um?

-'' Çekil önümden Oğulcan, hiç çekemeyeceğim seni.''

-''Aaa deme böyle ama, iki laflayamayacak mıyız yani?''

-'' Aynen öyle laflamayacağız.''

-'' Ama ödevimiz vardı unuttun mu?''

-'' Hala ödev diyorsun ya şaka mısın?''

-'' Eee ama o gün hangi kafede yapacağımızı konuşacaktık ya.''

-'' Oğulcan, bırak yakamı ya her söylediğimi de böyle ciddiye alma, onu ben sinirle söyledim.'' Dediğinde gözlerinin dolduğunu fark ettim. Üzülüyordu, biliyorum. Ama içten içe beni de kullanmıştı Doruk için.

-'' Peki, Harika. Ben daha fazla rahatsız etmeyeyim seni.'' Diyerek önünden çekildim. Her ne kadar bana ayıp da etse beni istemese de, onun masmavi gözlerinin mutluluktan dolmasını istiyordum, üzüntüden değil. Ve ben yani Oğulcan Eren, Wonderful'umu mutlu etmek için her şeyi yapardım. Elbet bir şey bulurdum, yani umarım.

AŞKIN MELODİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin