uykuluyken yazılmış, beğenmediğim, çezerlik bir bölümdü
Su'dan;
Pars'ın dudağımın kenarına kondurduğu öpücük ile uyandım. Yanaklarıma ve boynuma öpücükler kondurmaya başladı. "Aşkım öpme, terliyim." Öpmeye devam etti. "Yoo mis gibisin aşkım."
Benimeyken bambaşka biri oluyordu. Herkese karşı sert bir adamken benimle yalnız kadığında bebek gibi davranıyordu. Bunu sevdiğim bir şeydi.
Ona hızlı ve küçük bir öpücük verip duşa girmek için yanından kaçmaya çalıştım ama karımdan tutup beni yatağa çekti. "Hayır gidemezsin bir yere!" onun güçlü kollarından kurtulmak çok zordu. "Aşkım bırak da beş dakika duşa girip geleyim. Leş gibiyim."
Beni bırakmadı ve öpmeye devam etti. Pes ettim.
Biz gülüp eğlenirken İmran birden içeriye girdi. Pars'ın üzerinde kalkmayıp onu sahiplenici bir şekilde tuttum.
İmran ile geçen yıla kadar çok iyi arkadaştık. Yirmi iki yaşıma girdiğim günün gecesi onunla dünyanın en kötü kavgasını etmiştik...
17 Ekim 2019
3. şahısdan;
O gün çok büyük bir doğum günü partisi verilmişti. Hiç ayık olan yoktu. Çoğu kişi çayırkeyifti. En çok içen Su ve İmran olabilirdi.
Ekipten olmayanlar gidince, ekip, gelenekselleşmiş olan, kendi tarzlarında şişe çevirmece oynamak için ekip evinin bahçesinin en güzel kısmına doğru gidiyordu.
Onların oynadığı şekilde soruyu soran kişi, soruyu cevaplayacak kişiye "Doğruluk mu? Cesaret mi?" sorusunu sormuyordu. Kendisi karar veriyordu.
İki kişi dışındaki herkes toplanmıştı. Birkan yere otururken sormuştu. "Pars ve İmran nerede?" Kardeşinin Pars'a aşık oduğunu ve sarhoşken en ufak bir adım atsa Pars'ın onu reddetmeyeceğini, hatta onu baştan çıkarabileceğini biliyordu. Su, onarlı yakalasa kardeşinin başının çok büyük belaya gireceğini ve ondan asla kurtulamayacağını da biliyordu.
Su, babasından ve Pars'dan çok daha fena bir insandı. Herkes ondan korkar, asla ona bulaşmaya cesaret edemezdi. Lisede hocasının verdiği notu beğenmemiş ve hocasına taciz suçu atarak onu hapse attırmıştı. Yeni gelen hocayı da ayartmış ve hep tam puan almıştı.
Aslında babasının adını bilmeyen yoktu. Sadece babasının baş harfini söyleyip her şeyi elde edebilirdi ama asla babası da olsa bir erkeğe muhtaç olma fikrinden nefret ederdi.
Kimseden cevap gelmeyince, Birkan, ayağı kalkıp onları bulmak için eve girdi.
Pars holde ellerini yıkarken aynadan İmran'ı gördü "Sen niye buradasın kız?"
İmran Pars'a yaklaşıp sarhoşluğun verdiği cesaretle konuştu. "Bana küçük kız kardeşinmişim gibi davranma."
Pars'ın kafası karışmıştı. Cevap vermemiş ve birkaç saniyelik sessizlikte jeton kafasına düşmüştü. Anladığını belli eden yüz ifadesi ile konuştu. "He yani sen bana yanıksın?"
İmran acıyla güldü. "Evet, nasıl anlamadın ki bu zamana kadar? Anlamıyorum gerçekten. Ben sana karşı ilgi duymasam bile senin bana karşı ilgi duymanı beklerdim açıkçası ama sen o kızın köpeği gibisin. Bari güzel olsa, gerçi sen çok dikkatli bir şekilde onu aldatıyorsundur."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belgi (16+)
RomanceParmaklarını yavaşça vücudumdaki onca dövmemin arasında bulduğu dövmemin üzerinde gezdirirken vücudumdaki nefesi titrememe neden oluyordu. Eskisi gibi sert ve vahşi tavrından eser yoktu. Sanki dokunsa binlerce parçaya ayrılacak bir porselen bebekmiş...