Büyümeye devam ediyoruz çok mutluyum bu durum için fikir ve görüşleriniz için bana tiktoktan ulaşabilirsiniz mesaj kısmım açık.
Tiktok:wattyorumcunuzgeldi
İyi okumalar dilerim♥
Bazı anlar olur için de kaybolmak isterseniz keşke yaşamasaydım dersiniz. Bunu neredeyse her kötü anımızda yaşarız, belki de milyon kez demişimdir kendime keşke yaşamasaydım kaybolsaydım diye işte o anlardan birindeyim.
Babanmış Belma senin baban.
Neden ben diye sorguladım, neden hep ben yaşamak zorundaydım çabaladım, ettim, istediğim şeyler de oldu ama neden...
Neden hala bu geçmiş bırakmıyordu peşimi?
İnsanlar kendi seçemezdi ailelerini, gelirler dünyaya sana sorulmaz belki paranın göbeğin de doğarsın belki de cehennemin, sefilliğin tam ortasın da.
Gözlerimi sımsıkı yumduğum da karanlıktan güç almak ister gibi kapalı tuttum gözlerimi ellerim deli gibi titriyordu duyduklarımdan sonra o geceyi aklımdan atamıyordum asla su içmem gerektiği için gözlerimi açtım.
Mete'ye baktığımda bana aşırı telaşlı bakıyordu ona zoraki bir gülümseme yollayıp ortada ki sehpadan su dolu cam bardağımı elime attım ellerim fazlaca titriyordu bardağı dudaklarıma götürdüğüm de titreyen ellerimin arasından bardak narince kayıp yerle buluştu.
Bardak paramparça olmuştu hızlıca ayağa kalkıp yerde ki cam parçalarını toplamaya başladım çünkü şuan hiçbir şey düşünmemem gerekiyordu.
Mete yanıma yaklaşıp konuşmaya başladı "Belma gel toplarız orayı daha sonra sen iyi değilsin geçelim şöyle gel otur." dedikten sonra ellerimden beni kaldırmaya çalıştı.
"Hayır! iyiyim ben anlıyorsun değil mi? çok iyiyim ben."
Ellerim tabiri caizse zangır zangır titriyordu ve elimdeki cam kırıkları titrediği için elimi kanatıyordu.
Mete ellerimi gördüğünde beni kucağına aldı ve yerden kaldırdı koltuğa ilerlediğimiz sırada avuçlarımı sıktığım için cam kırıkları elime batıyordu Mete beni koltuğa yerleştirdiğin de ellerimi açmaya çalıştı.
"Belma aç elini yalvarırım aç elini çok kötü oldu elin." Ben hiçbir şey duymuyordum karşımda ki beyaz duvara kitlenmiş kalmıştım.
"BELMA AÇ ELİNİ DUYMUYOR MUSUN BENİ BELMA!"
Mete'nin sesi çok yüksek çıkmış olmalı ki içeriye Burak ve Selim daldı.
Ben kafamı iki yana sallayıp ellerimi görünce sessizce bir küfür mırıldandım hemen ellerimi açtım. Ruhsal acımı silmek için kendime fiziksel acı uygulamaya çalışmıştım acıyı ne kadar hissetmesem de yaptığım hiç doğru ve etik bir davranış değildi.
"ABLA NE YAPTIN? NE OLDU BURADA? HEY BİRİ KONUŞSUN NAPIYORSUNUZ SİZ!"
Mete mahcup bakışlarla bana döndüğünde gözleri keşke söylemeseydim diye bağırıyordu resmen.
"Yok bir şeyim ablacım bardak kırıldı elime battı bu kadar telaş yok." Burağı sakinleştirmem gerekiyordu.
"Ne demek bir şeyin yok Belma kafayı mı yediniz ne yapıyorsunuz siz?" dedi Selim ve konuşmaya devam etti.
"Şermin abla ilk yardım çantasını getir çabuk." diye bağırdı Selim.
Burak anlamadığım şekilde Mete'ye ters ters bakmaya başladı ve bunu sözle de dile getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞİN ALTINDA
ActionYanıma yaklaşıp şöyle dedi: " Biz birbirimizi tanımadan önce'de birdik." Hayatta her şeyden daha çok sevdiğim kokusu burnuma dolarken ona hak verdim haklıydı. Biz simalarımızı bilmeden önce bile içinde bulunduğumuz ortamda gözleri gözlerimi bulabil...