Günün doğmak bilmediği gecelerden biriydi ciel yavaşça yataktan kalkıp kapıya ilerledi koridora çıktığı sırada karşısında bir silüet gördü korkuyla birkaç adım geri çekildi saniyeler sonra ciel karşısındaki kişinin sebastian olduğunu fark etmişti bu saatte burada ne yaptığını anlamazca sordu. * bu saatte burada ne işin var? * sebastian yüz ifadesini hiç bozmadan bir süre sonra cevap verdi * sabah hasta gibi görünüyordunuz efendim kontrol Etmek istedim * ciel önemli bir şey olmadığını belli etmek için elini Sebastian'a karşı savurdu * önemli bir şey yok geri dönebilirsin * ciel odasına dönmek için arkasını dönmüştü sebastian sordu * siz neden bu saatte ayaktasınız bir ihtiyacınız mı vardı * ciel yüzünü tekrar Sebastian'a dönmeden Cevapladı * hayır sadece uyuyamadım önemli bir şey değil *
* uyumanız için size ballı süt getirebilirim efendim * ciel Sebastian'a döndü * olur * bu cevabın üstüne sebastian hızlıca ortadan kaybolmuştu ciel odasına geri dönerek biraz camın önünde hâlâ karanlık olan bahçeyi izledi ciel bugünlerde kendinde eksik bir parça varmış gibi hissediyordu camın önünde yüzüne vuran ay ışığının altında elini kalbinin üstüne koyarak fısıldadı geceye * bende eksik olan ne ? *
Sebastian kapıyı çalıp cielin cevap vermesini beklemeden içeri girmişti sebastian sütü komodin'in üstüne bırakarak cielin omuzlarından yavaşça tutarak yatağa oturtup geri çekildi ciel komodin'deki sütü alıp içmeye başladı sıcak olmasını umursamadan hızlıca içmeye çalışıyordu * efendim bu kadar hızlı içerseniz boğazınız yanar * ciel Sebastian'ın uyarısına aldırmadan sütünü içmeye devam etti.
Ciel şu an Sebastian'ı görmek istemiyor ve yalnız kalmak istiyordu hızlıca sütü bitirmeye çalışıyordu ciel sütten bir tane daha büyük yudum aldığında Boğazındaki yanma hissi dayanılmaz olmuştu hemen fincanı ağzından çekti süt biraz da üstüne dökülmüştü sebastian hızla fincanı cielin elinden alıp cebinden peçete çıkarmıştı cielin üstünü siliyordu ciel daha ne olduğunu anlayamadan sebastian işini bitirmişti bile geri çekilirken cielin kulağına fısıldayarak * bazenleri'de beni dinlemeniz gerekiyor efendim * demişti.
Ciel o an kalbinde büyük bir ağrı hissetti saklanmak istercesine yüzünü önüne eğip Sebastian'ın odadan çıkmasını beklemişti sebastian odadan çıkınca yavaşça yüzünü kaldırmıştı kalbindeki ağrı hafiflesede hâlâ çok hızlı atıyordu biraz daha sakinleştikten sonra yatıp uyumaya çalışmıştı ılık süt cielin endişelerini de beraberinde götürmüştü ciel birkaç dakika sonra uyuya kaldı.
------------------------------------
Karanlığın içinden bir el ciele doğru uzanıyordu her tarafta fısıldaşma sesleri yankılanıyor bir sürü göz cieli izliyordu el gittikçe yaklaşarak bulanık bir silüete döndü * biliyorum ciel * bulanık silüetin sesi etrafta yankılanıp fısıldaşmaların arasına karışmıştı bulanık silüet devam etti * beni istediğini biliyorum ciel * bulanık silüet giderek yaklaşıyor ve netlik kazanıyordu attığı her adım yankılanıyor onun sesi yaklaştıkça fısıldaşmalar susuyordu silüet sonunda gölgelerden çıkıp cielin karşısında durdu ciel sinirli bir şekilde bağırdı * sebastian?! * ciel devam etmek için ağzını açtığı sırada sesinin çıkmadığını ve söylemek istediği kelimeleri söyleyemediğini fark etti ne kadar denese de olmuyordu * ne halt oluyor burada * diye geçirdi ciel içinden.
Sebastian konuşmaya başladı * beni istiyorsun * ciel anlamayarak Sebastian'a baktı sebastian bir anda cielin arkasında belirdi yavaşça cielin boynunu kavrayıp yüzünü cielin ensesine yaklaştırdı ciel Sebastian'ın sıcak nefesini ensesinde hissedebiliyordu ama hareket edemiyordu sebastian cielin boynundaki elini çekmeden konuştu cielin boynunu sıkmıyor sadece tutuyordu * beni istiyordun * ciel bu cümleden hiçbir şey anlamıyordu uzun bir sesizlik odu sebastian ne hareket ediyordu ne de konuşuyordu sadece cielin arkasında durarak onu daha da sıkı kavrıyordu diğer eliyle de arkasından ciele sarılıyordu uzun sesizliğin ardından sebastian konuştu * beni seviyorsun biliyorum *
~ sebaciel'den başka bir şey yazamıyorum
:d ~~ kabul ettim artık sebaciel sayfasıyım ~
~ ciel 18 yaşında bu hikâyede ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemin Hediyesi | sebaciel
FanfictionDünyada o kadar insan , o kadar ruh varken neden sen?