Grell ve undertaker olay yerini inceleyerek herhangi bir kanıt arıyorlardı ronald ise grell'in emri üzerine olay yerinden az bir uzaklıktaki yaşam Alanlarını incelemekle meşguldü undertaker işini bitirerek grell'in yanına geldi ve duvara yaslanarak onu izlemeye başladı grell de aynı Undertaker'in yaptığı gibi onun karşısındaki duvara yaslanmıştı kollarını önünde bağlayıp undertaker'i izlemeye başladı.
* ne zamandır biliyorsun ve nasıl öğrendin? * undertaker omuzlarını silkerek kahküllerini eliyle geriye atmıştı * aslında sadece seni denemek için bir tahminde bulunmuştum ve şansa bak ki doğruymuş * grell sinirlense de belli etmiyordu undertaker konuşmaya devam etti * merak ettiğin Sebastian'ı ispiyonlayıp ispiyonlamayacağım ise öyle bir düşüncem yok ben sadece eğlencesine buradayım grell-chan * grell soğuk bir şekilde undertaker'e bakmaya devam ediyordu bu sefer omuz silken oydu * iyi o zaman bu benim de işime gelir * grell tam ordan ayrılırken undertaker onun kolundan tutarak durdurmuştu * hemen gidiyor musun grel-chaaan bu iyiliğimin bir karşılığı olmalı değil mi? * undertaker grell'in arkasında durmuş sinsice sırıtıyordu grell undertakerin tutuğu kolunu bırakması için sallarken arkasını döndü * ne istiyorsun * undertaker kahkahası ile grell'in kolunu bırakmıştı.
* benim ölüm meleği olarak çalışmaya devam etmemi sağlayacaksın ve aldığım cezalarda indirim isteyeceksin * grell şaşırarak bağırmıştı * ne bunu ben nasıl yapabilirim ki * undertaker kafasını yana yatırmış havadaki elleri ile omuz silkiyordu * tam da ruh çalan davası unutulup kapanmaya başlamıştı ayda 1 çalınan ruhlar o kadar da önemli değildir göz ardı edilecektir ama dur bir dakika ben bu olayın suçlusunu biliyorum galiba ehehe * grell dişlerini sıkıp elini tutup anlaşmaları için undertaker'e uzatmıştı * kabul ediyorum seni lanet bunak * undertaker kahkaha atarak grell'in elini tutmuştu.
Malikanede...
Saat öğlen 12 idi sebastian her geçen dakika daha fazla endişeleniyordu bir kaç dakika sonra kapı yavaşça açılmış ve ciel içeri girmişti sebastian hemen cielin yanına gitti cielin giydiği gömlekte bir delik açılmıştı ve etrafı kanlar içindeydi ama yara kapandığı için vücudunda bir hasar yoktu Sebastian'ın gözleri kırmızının en vahşi tonunu alırken ciel onu durdurup koltuğa oturtmuştu ve o da yanına oturmuştu * önemli değil fazla acıtmadı * sebastian ciele soran bir ifade ile bakıyordu ciel bundan kaçış olmadığını anlayıp anlatmaya başladı bitirdiğinde sebastian şaşkınca ciele bakıyordu * lucifer?... * diye mırıldandı sebastian ardından devam etti * bu olayı fazla karıştırmaya gerek yok * cielde Sebastian'a Katıldığını belli ederek kafasını sallamıştı.
* yarın çocuğu halka duyuracağız ve hizmetçilere geri dönmelerini ilet * sebastian ayağa kalkarak cielin önünde eğildi * yes my lord * diyerek odadan çıkmıştı ciel ise uzun zamandır bunları görmediğinden gülerek bebeğin yanına gitmişti amaris huzurlu bir şekilde uyuyordu ciel amaris'in kafasına bir öpücük kondurarak az ve seyrek sayıda olan dalgalı siyah saçlarıyla oynamaya başladı * ne olursa olsun seni koruyacağım *
5 yıl sonra...
Bileklerine kadar uzanan balon kollu mavi elbisesi ile bahçede koşuşturuyordu güneşin altında parlayan siyah dalgalı saçları her adımında Havaya zıplıyordu ve kırmızı bir yakut gibi parıldayan gözleri durmaksızın Lilith'i arıyordu * lilith... Lilith neredesin?! * o an bahçe duvarının Ardından kısık bir gülme sesi duyuldu amaris daha kahkahanın nereden geldiğini anlayamadan iki el tarafından havaya kaldırılmıştı ve hızlıca Çevresinde döndürülmüştü * buradayım seni küçük şeytan * amaris baş dönmesi durduğunda Lilith'in omuzlarından tutarak kocaman Gülümsemişti.
Tüm bunları camdan izleyen ciel biraz düşünceliydi sebastian cielin arkasından yaklaşarak saçını okşadı ciel of'layarak Sebastian'ın elini itmişti * ne oldu * ciel Sebastian'a sarılarak yüzünü göğsünde gömmüştü * her şey çok normal gidiyor kötü bir şey olacakmış gibi hissediyorum amaris'in sonraki lilith olmasına daha yıllar var ama ben ondan ayrılmak istemiyorum * sebastian gülümseyerek kafasını göğsüne gömmüş ciele sarılmıştı ve yanağını cielin başına yaslamıştı aniden cieli itip belinden ve bir elinden tutup yavaşçaa döndürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemin Hediyesi | sebaciel
FanfictionDünyada o kadar insan , o kadar ruh varken neden sen?