-2-

78 8 1
                                    

Gözlerimi açtığımda Kemoterapideydim. Zaten ne zaman değildim ki?

Saçlarım gitmişti. Zaten bu hastalıktan nefret etmemin en büyük nedenlerinden biriydi. Hangi kız saçlarından vazgeçmek ister ki? Bir zamanlar özenerek belime kadar uzattığım saçlarımdan ayrılmıştım...

Hayattan en çok istediğim şey tutunacak bir şeydi. Belki AŞK...

Odanın kapısı hızlıca açılıp kapandı. Bu kimdi şimdi ya?

"Hey napıyorsun?" Dedim şaşkınca. Derin derin nefes alıp veriyordu. Birisinden kaçtığı belliydi. Beni farkettiğinde gözlerini açıp bana baktı. Göz göze geldik. Vay be gözlere bak. Sanki mavinin en güzel tonuydu.

"Kusura bakma. Seni fark etmedim. " Diyip kapıyı aralayıp dışarı baktı. Sonra hızlıca kapattı.

"Bu adam pes etmez mi ya?" Bıkkınca ofladı.

Daha fazla dayanamayıp "Kim pes etmez mi?" Diye sordum. Yine gözlerini üzerime çekti.

"Boşver. Neyse gelmez buraya. "Diyip az ötede duran tabureye oturdu. Hâlâ hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

"Su ister misin? " Dedim ve oturduğum koltuğun yanındaki su şişesini uzattım. Bir an tereddüt etsede elimden alıp içmeye başladı.

"Teşekkür ederim."

"Önemli değil. İyi geldi mi?" Diye sordum. Bana alayla baktı. Ne demiştim ki şimdi.

"Çok iyi geldi." Diyip gülmeye başladı. Tabi benim jeton baya köşeli olunca böyle oluyor.

"İğrençsin. "Diyip yanımda duran peluş ayıcığı ona fırlattım. Çevik bir hareketle daha yüzüne gelmeden yakaladı. Refleksleri iyiymiş ...

"Neyse ufaklık hadi eyvallah. "Dedi ve işaret parmağıyla orta parmağını birleştirip selam verdi, kapıyı açıp gitti.

Çok yakışıklıydı. Sarı saçları, mavi gözleri çok güzeldi. Aslında benim de saçlarım sarıydı ESKİDEN! Gözlerim kahverengiydi. Amaan neyse ne niye kafama taktım ki?

-----------------------

"Ya Melek abla valla bıktım is-te-mi-yo-rum! " diyip Melek ablanın elinde ki iğneyi ittim. Bıkmıştım artık o ilaçlardan bir faydası da yoktu.

"Kızım niye böyle yapıyorsun bak anlıyorum seni sıkıldın, bıktın ama yapacak bir şey yok tek kurtuluş yolun bu ilaçlar kuzum. N'olur daha fazla kendini de beni de üzme. " diyip iğneyi koluma batırdı.

"Ölüceğim zaten neden hâlâ uğraşıyorsunuz ki?" Dedim dudağımı büzerek.

"Hayalll bak kızdırıyorsun ama beni öleceğim filan ne ya! Yok olmayacak öyle bir şey anladın mı. Hem sana bir sürprizim var." Dedi ve bir torbadan peruk çıkardı.

"İnanamıyorum Melek abla sen süpersin. Çok çok çoook teşekkür ederim "

Diyip peruğu taktım.

"Ohaa Hayal neredesin? Naptın kız Hayal'e " diye dalga geçti. Bu haline göz devirdim.

"Ayna var mı ?" Diye sordum çünkü şu anda nasıl göründüğümü merak ediyordum.

Melek abla elime ayna verdiğinde derin bir nefes alıp aynaya baktım. Cidden Melek ablanın dediği kadar vardı. Ama kendi saçımın yerini tutarmıydı bilmiyorum.

"Melek abla bu peruğu neden aldın? Tamam teşekkür ederim de yani ne gerek vardı? " Haklıydım çünkü bu lanet olası hastaneden 1 gün olsun dışarıya adımımı atmamıştım.

"Bugün izin günüm yani öğleden sonra ve senin şu muşmula suratlı doktorun olan heriften seni dışarıya çıkarabilmek için izin aldım. " diyip gülümsedi. Ne yani dışarı mı çıkacaktım?

"Ciddi misin? İnanamıyorum hahah sana daha önce süper olduğunu söylemiş miydim?" Diyip boynuna sarıldım.

"Sanırım söylemiştin ahha. Hadi üstüne kıyafet getirdim onları giy çıkalım. "

------------------------

Mavi... Kısacası huzurun rengi... Bazılarına göre aşkın rengi kırmızıdır ama bence aşkın asıl rengi MAVİ! Tıpkı göğün rengi gibi...

"Çok güzel" Diyip yüzümü Melek ablaya çevirdim. Oda bana bakıp tebessüm etti.

"Melek abla senden bir şey isteyebilir miyim? " Dedim. Melek abla söyle dercesine kafasını salladı.

"Şey biraz tek başıma dolaşabilir miyim? " diyip yavru kedi bakışlarımı yapmaya çalıştım.

"Güzelim bunu yapamayacağımı ikimizde biliyoruz. " dedi üzgünce.

"Sadece 2 saat n'olur. Biraz kafamı dinleyip buraya yine gelirim. Lütfen!" Bana bakıp ofladı bu demek oluyor ki. Evet doğru tahmin ettiniz.

"Sadece 2 saat Hayal anlaştık mı? " dediği anda kafamı olumlu şekilde salladım.

---------------------

Şu anda mağaza mağaza gezip boş boş kıyafet bakıyorum. Yüzümdeki maske zaten dikkat çekmekte 1 numara. Elime kareli gömlek alıp boş bir kabine girdim. Üstüme giyip nasıl olduğuna baktım. Gayet güzel görünüyordu. Gömleği çıkarıp kıyafetlerimi tekrar giydim. Kasa da ödemeyi yapıp mağazadan çıktım.

Herkes bana acıyan gözlerle bakıp duruyordu. Yetti artık ha! O sinirle yüzümdeki maskeyi çıkarıp çantama tıktım. Zaten ölüceğim bari son günlerimi güzel geçirmek istiyorum. Nereden biliyorsun öleceğini diyecek olursanız 1 hafta önce Nihat Bey ve Melek abla konuşurken duydum. Hastalığım son kademeye ulaşmış. Eğer uygun ilik bulunmazsa...

Deniz kenarında kafe gördüm. Bir kahve içsem fena olmaz değil mi?

Karşıya geçip ,kafeye girdim. Boş bir yer bulup oturdum. 1 saatim kalmıştı.

Arka masadan gülme sesleri gelip duruyordu. Hatta bir kız 'ya aşkım öyle deme' demişti. Ağlayacak duruma gelmiştim artık. Bende onlar gibi mutlu olmak, onlar gibi gençliğimi yaşamak istiyordum. Kim istemez ki? Ama ben hep şükretmesini bilen bir insanım...

Gülme sesleri çoğalınca dayanamayıp o masaya baktım. Ta ki mavinin en güzel tonuna sahip olan gözlerle karşılaşacağımı bilmeden...

SELAM HERKESE UMARIM BEĞENİRSİNİZ...

SON HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin