Eylül 2019
kaza günüjisung aynanın karşısında kendisine bakıyordu. bu gün minho ile buluşacaktı ve çok heyecanlanmıştı. kıyafetlerini giymiş saçlarını düzeltmiş hafif bir makyaj yapmıştı. son olarakta
minho'nun ona doğum gününde aldığı kelebek kolyesini takmıştı.telefonunu eline almış ve saate bakmıştı. buluşmalarına kırk dakika gibi bir süre vardı. mesajlar kısmına girmiş ve çıktığına dair bir mesaj atmış daha sonrada hırkasını da alarak evden çıkmıştı.
otobüsle buluşacakları yere gelmek yarım saat sürmüştü. genç çocuk otobüsten inerek etrafına bakındı. fazla insan vardı. jisung karşısındaki parka gitmek için yolu geçti.
park'a göz gezdirdi ve minho'yu aramaya başladı. onu bir bir ağaca yaslı bir şekilde bulduğunda koşarak onun yanına gitti.
minho yanına gelen beden ile irkildi. dolu gözleri ile ona bakmaya başladı. karşısındaki genç kötü bir şeylerin olduğunun farkına varmış ve yüzündeki gülüşü solmuştu.
"minho? ne oldu?" jisung zarif ellerini minho'nun yüzündeki yara izlerinde gezdirdi.
"jisung.." hıçkırıklarını ve göz yaşlarını tutamamıştı minho. karşısındaki bedene sarıldı ve omzunda hıçkırarak ağlamaya başladı.
"minho, ne olduğunu bana anlata bilirsin." sonunda biraz sakinleşen genç kırmızı gözleri ile ona baktı. neyi anlatması gerektiğini bilmiyordu.
"jisung, ayrılmak istiyorum ben." başı aşağıya eğerek konuştu. korkuyordu. ona zarar vermekten korkuyordu.
"neden? yani minho.." nutku tutulmuş gibiydi. ne söyleyeceğini, ne yapacağını bilmiyordu. bu isteğinin minho'nun kararı olmadığını da biliyordu en azından öyle umuyordu.
"üzgünüm, çok üzgünüm. ben sana zarar vermek istemiyorum." yeniden ağlamaya başlamıştı minho.
"minho , ne olduğunu anlat. bana neden zarar veresin ki? kim sana bunu zorladı? ne oldu minho?" elinden geldiği kadar sakin davranmağa çalışıyordu. naif elleri ile karşısındaki çocuğun göz yaşlarını sildi.
"anlatamam. jisung , hep seni sevdiğimi bilmeni istiyorum." ayağa kalkmıştı minho. burada daha fazla kalmak işleri zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyordu.
"seviyorsan neden bunu yapıyorsun ki?" sesi kısık çıkmıştı. oda ayağa kalkmıştı.
minho karşısındaki kişiye sıkıca sarıldı, kokusunu içine çekti, boynuna minik öpücükler konudurdu ve bunun gibi şeyler. bırakmak istemiyordu, gitmek istemiyordu.
bir süre sonra karşısındaki beden onu ittirdi. kırmızı ve sulu gözlerle ona baktı. minho içindeki pişmanlık hissine engel olamıyordu.
"defol. sana güvenmiştim ama sen? sen bana ayrılmak istiyorum diyorsun? üstelik hiç bir açıklaman yok? siktir git minho!"
bağırması ile etraftaki birkaç göz onlara kaydı.jisung hızlı adımlarla ayrıldı oradan. bununla birlikte yere çökmüş ve hıçkırarak ağlıyordu minho.
bir süre sonra etrafı insanların bağırış sesleri doldurdu. ağlamaktan çökmüş duruma gelen minho o tarafa doğru gitmeye başladı. bir araba kazası olmuştu. insanların üzgün bakışları onu meraklandırdı ve o tarafa baktı. yerde kanlar içinde yatan beden ile başına kaynar sular dökülmüştü.
sevdiği adam şu an orada yerde kanlar içinde yatıyordu. bunun kendisi yüzünden olduğunu düşünmekten alamıyordu kendini. hızlı adımlarla ilerledi oraya. insanları ittirerek. sevdiğinin yanına geldiğinde ayakları taşıyamıyordu kendini.
"jisung.." sesi titremişti. bir tepki veremiyordu. gözlerinden yarın yokmuşcasına akan yaşlara engel olamıyordu. ağzından kaçırdığı hıçkırıklar, bedeninin sarsılması.
ellerinin arasına aldı minik elleri. duyulan firen sesleri ile etraftaki insanlar geri çekilmeye başlamıştı. bazıları ise ikilinin bu durumuna üzülmüş ve ağlamıştı.
ambulans görevlileri yerde yatan cılız bedeni almış ve sedyeye koymuşlardı. görevli hemşire ise kalp atışlarını kontrol ediyordu.
"beyefendi? siz yakınımısınız?" görevlilerden biri sormuştu.
"evet. sevgilisiyim." görevlinin göstermesi ile oda binmişti ambulans aracına. bir saniyede olsun dinmeyen göz yaşları yanaklarından süzülüp tuttuğu ele damlıyordu.
"özür dilerim. hepsi benim hatam. tüm bunlar benim suçum." kendi kendine sayıklamaya başlamıştı minho.
"jisung. lütfen, lütfen beni bırakma. ben sensiz yapamam. söylediğim şeyler. tam bir aptalım. jisung seni seviyorum. lütfen.."
___
yaklaşık dört saat süren ameliyatın ardından doktor ameliyathaneden çıkmışdı. annesi koşarak onun yanına gittiğinde doktor konuşmaya başlamıştı.
"mucizevi bir şekilde hastayı hayatta tutturmayı başardık. görünürde hayati tehlikeyi atlatmış durumda ama tabii ki de uyanmadan bir şey diyemeyiz. birazdan odaya alacağız, iki kişiden çok olmamakla onu göre bilirsiniz. tekrardan geçmiş olsun."
kenarda oturan minho duydukları ile birlikte iyice kızarmış olan gözlerinden tekrar yaşlar akmaya başlamıştı. doktor gittikten sonra jisung'un annesi minho'nun yanına oturdu ve sırtını sıvazlamaya başladı.
"çok ağladın sen. git elini yüzünü yıka gel. durumu iyi dediler. merak etme ben buradayım." başını sallayarak ayağa kalktı mınho ve gitti. aynadaki çökmüş görüntüsüne bakarken tekrar ağlamıştı. yüzünü yıkadıktan sonra peçete ile kuruladı.
____________________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kelebek
Fanfiction-tamamlandı hatıralarından silinmiş birine yeniden aşık olmak mı? ! eşcinsel içerik