1.Bölüm

325 117 390
                                    

Başladığınız tarihi buraya bırakabilir misiniz?

Tarihi yansıtmamaktadır. Sadece tarihle harmanlanmış fantastik bir bilim kurgudur. Lisedeyken yazdığım defterlerin arasından bulduğum bir kesitle başladım bu serüvene. İçimden geldiği gibi yazıyorum. Yanlışlarım için şimdiden kusura bakmayın. Umarım iyi anlaşırız. Şimdiden bana bir şans verdiğiniz için teşekkür ederim. İyi okumalar. 💜

Çok yorulmuştu  her şeyden, insanların düşüncelerini dinleyebilmek bir eziyetti onun için. Bilim bunu açıklayabilir mi, emin değilim. Sonuçta herkesin bildiği bir gerçek değildi bu.  Araştırılmadan nasıl bilebiliriz ki sonuçta. Spiritüel mi , bilimsel mi?

Ecrin ve Duru iki kardeşlerdi ve doğaüstü güçleri vardı. En azından şimdilik bu şekilde hitap edebiliriz. Küçük yaşta annelerini kaybeden bu çocuklar bu güçlerle nasıl yaşayacaklarını bilmeden büyümüşlerdi.

İnsanlardan kaçmak için hep kulaklıkla gezerdi Ecrin. Kafasının içini boşaltmak isterken daha fazla sese maruz kalmak ne kadar mantıklıysa artık. Bu onun muhteşem fikriydi!.  Bugün de kulaklığını evde unutmuştu. Otobüsle evinden okuluna gidiyordu. Çekilmez çilesinin tam ortasında birinin iç sesine çekilmişti istemeden.

Sağ köşede kırmızı eşarplı kadının yanında oturan adamın düşünceleri ilgisini çekmişti. Adam takım elbise giyiyordu. Koskocaman otobüste bu kadar düşünce arasında onun düşünceleri akılalmazdı. Amerika mı? Türkiye'ye mi? Savaş mı? Çıldırmış olmalıydı. Böyle bir şeyin mümkünatı yoktu. Tarihin tekerrür edeceğini düşünüp duruyordu kafasında. Ya bu adam bir şizofreni hastasıydı ya da gerçekten bir şeyler dönüyordu. Eve gidince kapsamlı bir araştırma yapmak şarttı. Ne o, düşünceleri okuyabilmesi değil de bu mu şaşırttı sizi?

Ecrin düşüncelerle  amansızca boğuşurken yine kaçırmıştı işte  durağı. Bağırmaktan nefret ediyordu. Herkesin odak noktası olmak onun için berbat bir durumdu.

"Arka kapığğ! Amcacım duymuyor musun?' Arka kapıdan inecek var. "

Ne kadar düşüncesiz insan var. Sana ne onun sesinden, bir de ahlaksız olmuştu durağını kaçırdı diye. İnsanların düşüncelerini okuyabilmenin en kötü tarafı bu olmalıydı. Hayatının her saniyesinde buna maruz kalıyordu. 'Teyze işine bak teyze.' Tam teyzeye içinden söverken bir kas yığınına  çarpmıştı.

"Önüne baksana sen" diye hafif sitemli bir ses ile konuşmuştu bu çocuk.
"Pardon, kusura bakmayın" Nerden tanıyordu bu çocuğu.
"Bir dahakine daha dikkatli ol. Herkes benim kadar anlayışlı olmaz. "  O anda aklına gelmişti kim olduğu.
"Sen Efe olmalısın. " demişti bir çırpıda kardeşi Duru'nun arkadaşıydı bu.

"Beni nerden tanıyorsunuz?" dedi gayet düzgün bir türkçe ile.
"Daha önce tanışmıştık. Duru'nun kardeşi ben Ecrin. "  Elini uzattığına pişman olmuştu anında. Yavaşça elinin üzerine bir buse kondurmuştu. Tek dikkatini çeken düşüncelerini okuyamıyor oluşuydu.
"Şimdi hatırladım. Kusuruma bakma. Kardeşiniz gibi siz de güzel olunca afalladım."

Ne kadar şuursuz bir çocuk bu böyle.
"Neyse, sizi daha fazla tutmayayım. Duru(ma) da selam söyleyin. "

Nerden senin Duru(n) oluyor ya? Sen ve Duru...ne münasebet. Kimden izin aldın bu kararı alırken? Hiç sevmemişti bu çocuğu. Hızlı adımlarla yanından uzaklaşmıştı, bir sebepten ötürü onun yanında güvende hissetmiyordu. Ve üzerine çok fazla düşünmeden okula doğru yürümeye başladı.

Aslında seviyordu bir şeyler öğrenmeyi fakat derste müzik dinleyemeyeceği için herkesin düşündüğü şeyleri duymak derse odaklanmasına engel oluyordu.

Sirius-Felsefe TaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin