2.Bölüm

190 109 200
                                    

Bu yolculukta benim yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın. 💜 Haydi başlayalım bu serüvene.

Ecrin'e çok kızgındı, düşünmekten deli olacaktı. Hiçbir şey söylememişti ona, moralinin bozulduğu belliydi babalarıyla konuştuğundan beri. Uykusu gelmek bilmiyordu. Sabah uyanmak zorunda kaldığında sövecekti kendine uyuyamadığı için.

Gözlerini kapattığı anda geçmişe gittiğini anlamıştı. Bu nasıl bir güçtü Allah aşkına? Rüyalarında geçmişe gidebiliyordu. Ecrin ne güzel insanların düşüncelerini okuyabiliyordu. Duru ise unutmak istediği zamanlara gidiyordu istese de istemese de. Çok savaş görmüştü, defalarca insanlığın yok oluşuna şahit olmuştu. Ve bu sadece rüyadayken oluyordu. Ona kalırsa rüya değildi bunlar,yaşıyordu yaşanıyordu. Artık kötü olayları görmek istemiyordu. Psikolojisi alt üst olmuştu.

Geçmişi görebilmek miydi bu tam olarak emin değilim. Bana kalırsa bu çoklu evrenlerde bir gezintiye çıkmaktı. Genellikle geçmişi göreceği gece uykusuz kalır,3-4 saat uyuyamaz sabaha karşı dalardı uykuya. Bu yüzden de uykucu zannediyordu herkes onu uyanamayınca.

Çok zor bir çocukluk geçirmişti. Ailesine ve doktorlara göre bunlar sadece bir kabustan ibaretti. Büyüdükçe anlamıştı bunların bir kabus olmadığını. Duru geçmişi görebiliyordu. Kabullenmek çok zordu ama durum böyleydi. Ne kadar değiştirmek isterse istesin onun elinde olan bir şey değildi.

Gözlerini kapattı ve hazır olduğunu hissedermişcesine derin bir nefes aldı. Bu sefer kesinlikle kötü bir geçmiş olmamalıydı. Herkes geleceği görmek isterken, o geçmişi görüyordu. Bu kadar basit bir şey miydi bu? Kimse bilmiyordu ki her şeyin başlangıcı ve sonu Duru olacaktı. Aklınıza gelebilecek herkes hayatında bir kez olsun bir rüya görmüştür. Bu rüyalar ya gelecek ya da geçmişimizin izleridir hep. Bazen hayal ettiğimiz şeyleri görürken bazen de saniyesinde o rüyadan uyanmak istediğimiz şeyler görürüz.

Duru da rüyalarında bir gün Fransada dolaşıyordu, ertesi gün bir bakıyordu adını bile bilmediği bir ülkede tarihten bihabersiz insanların yaşadığı zorlukları izliyordu. Şimdi ilginizi çekti değil mi? Bir sonraki gün de bakmışsınız bir savaşın ortasındaydı. Bu ne onun seçebileceği bir şey oluyordu, ne de olanlara engel olabileceği...

Gözlerini sıkıca kapattıktan sonra ve derin bir nefes almasının ardından bedenini boşluğa bıraktı. Bu hisse bir türlü alışamıyordu.

Yatakta uyuyor olmasına rağmen uçurumlardan,dağlardan, taşlardan düşüyordu. Sanki farklı bir paralel evrene giriş yapıp orada olanları televizyon karşısında izlermişcesine dinliyor, yaşıyor ve şahit oluyordu.

Bu gece ise çok güzel bir saraydaydı. Osmanlı eseri olduğu kanısına varmış, hayranlıkla ağzı açık bir şekilde etrafı inceliyordu. Peki kaçıncı yüzyıldaydı?

Düşüncelere dalmışken arkası bana dönük bir yeniçeriyi gördü. Kıyafetleri de yeniçeri kıyafeti gibi değildi. Şehzade olabilir miydi? Bir anda ona doğru döndü ve yüzü kızardı.

Hayır bu olamazdı. Duru'yu  mu görmüştü? Geçmişteki bir insanın onu görmesi mümkün değildi. Şimdi ne olacaktı? Daha önce böyle bir şey hiç başına gelmemişti. Nasıl geri dönecekti? Dönebilirdi  değil mi? Ya burada kalmak zorunda kalırsa? İçini korku kaplamıştı ve titremeye başlaması an meselesiydi.

Ona bakıyor olamazdı değil mi? Arkasındaki birine falan bakıyordu, boş bir kuruntuydu şu an onun yaptığı. Yanılmıyordu, onun gözünün içine bakarak konuşmaya başlamıştı karşısındaki bu kişi.

Sirius-Felsefe TaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin