Cemre

507 100 31
                                    

Çağla'nın Ağzından;

Dürtülmenin etkisi ile güzelim uykumdan ayrılmak zorunda kaldım. Bir kere de rahat bırakın beni ya. Gözlerimi açtığımda karşımda Cemre'yi görmeyi beklemiyordum. Yataktan hızlı bir şekilde kalkarak yanında oturur pozisyona geçtim.

"Ne oldu lan sabahın köründe ne işin var burada?" Cevabını bana elinde verdiği kağıtla cevapladı. Kaydını bizim okula aldırmış ya.

"Neden yaptın bunu?" Kız geçmiş benim okuluma ayrıca benim sınıfıma kaydını aldırmış ya.

"Çağla o okuldan sıkıldım. En iyisi bu oldu."Sesinden gizlediği birşey olduğu belliydi.

"Kaydını aldırmanın başka sebebi yok mu?" Kesinlikle var. Çünkü Cemre durduk yere düzenini bozmaz.

"Ya boşver Çağla" Yeter lan yeter. Bana boşver demeyin. Belki ben dolu vermek istemiyorum.

"Anlat yoksa seni kum torbamın yerine kullanırım." Benim bunu yapacağımı bildiği için anlatmaya karar verdi.

"Eski sevgilim bana kafayı taktı. Tutturmuş benim olacaksın diye. Beni her dakika rahatsız ediyor. Bende bir tek senin koruyabileceğini düşündüm." Sonlara doğru sesi kısık çıktığında başını önüne eğdi. Bu durumdan utanıyordu. Hadi ama yapma bunu. Utanacak olan sen değilsin.

"En iyisini yapmışsın. Ben seni ondan her türlü korurum.Hadi odadan çıkta üzerimi giyinip dışarı çıkalım." Kafasını dağıtması onun içinde benim içinde iyi olurdu. 1 haftadır Kaya aklımdan çıkmıyor. Beni gördüğünde ise yüzünü hüzün kaplıyor. Bana bakışları çok değişik. Birinden benim hayat hikayemi duyduğunu düşünmeden edemiyorum ama sonra o şıkkı eliyorum çünkü bilmesi imkansıza yakın.

Düşüncelerimden sıyrılarak üzerime rahat kıyafetler giydim. Cemre'yi mutlu edebilmek için çok uğraşacaktım. Kendimi tam anlamı ile hazır hissettiğimde odadan dışarı çıktım. Merdivenlerden indiğimde Sahra ile Cemre oturmuş konuşuyorlardı.

"Sahra biz Cemre ile dışarı çıkıyoruz. Gelmek ister misin?" Gelmeyeceğine neredeyse emindim. Kesin Poyraz ile buluşacak.

"Maalesef sevgilimle buluşmam lazım." Ben demiştim demeyi sevmesem bile ben demiştim.

"Tamam o zaman Cemre hadi biz çıkalım." Cemre ayağa kalktığında kaşlarımı hafif çatarak şortunu gösterdim. Şortu tam anlamı ile mininin minisiydi. Cemre bana kedi bakışı atarak sinirlenmemi engellemeye çalıştı. Mini şortunu takmamaya çalışarak evden beraber dışarı çıktık. Evden dışarı çıktığımızda sahil kenarında bir kafeye gittik.

Kafede cam kenarında oturduktan bir süre sonra sipariş ettiğimiz kahvaltılıklar geldi. Aslında bir tek Cemre'nin tabağında kahvaltılık vardı. Benim tabağımda ise çikolatalı pasta. Evet pasta var hem de sabah sabah. Cemre bir anda eliyle bir tarafı işaret ederek arkamı gösterdi ve

"Vaay şu çocuklara bak" dedi. Arkama baktığımda Kaya ve Efe'yi gördüm. İkiside beni gördüğünde bizim olduğumuz masaya doğru gelmeye başladı. Bizim masaya geldiklerinde ikisine de hafif bir tebessüm attım. Çok tatlı ve yakışıklı gözüküyor şuan.

"Eeee ne işiniz var burada?" Benimki de soru mu şimdi.

"Kahvaltı için geldik." Bunu masadaki tabakları işaret ederek söyledi. Yani bu saatte başka ne işleri olabilir?

"İyi gelin oturun bizimle." Oha bunu ben mi dedim. Yok ya ben rüyadayım. Kızım salak neden öyle birşey dedin. Canım Kaya çekti ama ne yapabilirim?

"Emin misin?" Yok ben emin değil Çağla. Of iç ses bir sus ya. Bak şimdi yumruk atarım sana. Başımı olumlu anlamda salladığımda ikisi beraber oturdu. Kaya yine benim yanımdaydı. Efe ise Cemre'nin yanına oturmuştu.

Tutsak GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin