Ruhsuz 26

158 16 3
                                    

"Sen iyi misin?" Diye sordu Emre Melis'in dalgın bir şekilde oturmasına daha fazla dayanamayarak. Melis başını salladı.

"Melis," dedi. "Bak biliyorum daha yeni tanışıyoruz ama bir derdin varsa benimle paylaşabilirsin." Melis omuz silktikten sonra elindeki ekmekten küçük bir ısırık aldı. Her an ağlamaya bile başlayabilirdi. Kendini bir kez daha yalnız, kaybolmuş, küçük bir kız çocuğu gibi hissediyordu. Tam kendisini annesinin kollarına bırakıp ona güvenecekti ki bir kez daha yarı yolda bırakıldığını hissetmişti.

"Eğer kendini kötü hissediyorsan seni eve bırakabilirim." Dedi Emre. Melis kokoreçten eliyle bir parça koparıp Emre'nin yaptığı gibi Çakıl'a uzattı. Çakıl Melis'in elinden yemeden önce gözlerini onay beklercesine Emre'ye çevirdi. Emre başını okşadığında da Melis'in elindeki ekmeği ona zarar vermeden aldı.

"Melis?" Uyarırcasına yüksek çıkan sesiyle Melis başını kaldırıp ona baktı.

"Efendim?"

"Sorun ne?"

"Sorun yok." Dedi Melis.

"Şu haline bak! Ne demek sorun yok?" Diye çıkıştı Emre. "Dokunsam ağlayacaksın ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Bir şey söyle lütfen."

"Senin de tadını kaçırdım." Diyen Melis omuz silkti. "Önemli bir şey yok aslında. Sadece çocukluk ediyorum."

"Sorun ne?"

"Nihal hanım " diyerek iç çekti Melis. "Tam ona güvenecek oluyorum yine beni hayal kırıklığına uğratmayı başarıyor."

"Yemekten kaçmasına bozuldun sen?" Dedi Emre buna bu kadar bozulmasına anlam veremeyerek. Sonra yargıladığını fark ederek düşüncelerini hızla dağıttı. Belli ki o yemeğe fazla anlam yüklemişti Melis.

Melis başını sallayarak onayladı ve ardından gözlerini elindeki ekmekten çekip Emre'ye yönelterek gülümsedi.

"Gerçekten itiraf etmek iyi geliyormuş." Emre de gülümsedi.

"Devam et öyleyse." Derken ekmeğinden büyük ısırık aldı ve bir parça da Çakıl'a uzattı. Melis devam etmeden önce başındaki şapkayı çıkarıp masaya koydu ve yüzünü tamamen Emre'ye çevirdi. Sokak lambasından vuran ışığın parıltılar oluşturduğu gözleri şimdi daha da koyu renkti. Gözlerini Emre'nin yüzüne dikip duygusuz bir ifadeyle onu izlemeye başladı. Emre o sırada Çakıl'a bir parça daha yemek vermiş gülümseyerek sevimli köpeğin yemek yemesini izliyordu. Melis'in bakışlarını görünce ona döndü. Gözleri önce gözlerini sonra saçlarını buldu.

"Sen saçların ıslak mı çıktın?" Derken uzanıp saçının bir tutamına dokundu ve gözlerini iri iri açtı.

"Delirdin mi sen? Bu saçlar niye böyle?" Emre tam ayağa kalkıyordu ki Melis'in sorusuyla durakladı.

"Gözlerim seni rahatsız etmiyor mu?" Durup Melis'in gözlerine bakarken kaşlarını çattı Emre.

"Etmeli mi?"

"Evet."

"Seni hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm." Diyerek gülümsedi Emre. "Geliyorum hemen." Melis'in cevabını beklemeden koşarak arabaya gitti ve koltuğun üzerindeki ince kapüşonlu ceketini alarak geri döndü.

"Şunu hemen giyiniyorsun. İtiraz edersen üzerine Çakıl'ı salarım." Diyerek ceketi Melis'e uzattı.

"Farklı da mı gelmiyor?" Diye sordu Melis. Emre gülümsedi ve ceketi gözüne sokarcasına uzattı.

"Önce seni hasta olmaktan kurtaralım, sonra cevabını alırsın Keçi." Melis ceketi alıp üzerine geçirdiğinde bol ceketin içinde adeta kaybolmuştu. Emre uzanıp kapüşonunu da başına geçirdiğinde ise adeta sandalyede oturan bir ceket gibiydi. Gözlerini iyice kapatan kapüşonu biraz geriye itip Emre'nin yüzüne baktığında Emre bir ekmek arası daha sipariş vermekle meşguldü.

RUHSUZ (Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin