Ruhsuz 32

120 8 0
                                    

"Sen küçük fare!" Diye haykırdı Canavar. "Ne cüretle dediğime karşı gelirsin?"

"Ama o daha çok küçük." Diye cevap verdi karşısındaki küçük kız titreyerek. "Gücü yetmiyor."

"Sana mı soracağım?" Derken Canavar'ın sesi adet duvarları inletmişti. "Her şeyi çok iyi bildiğini sanıyorsun değil mi? Küstah!" Cümlesini tamamlar tamamlamaz sert tokadı karşısındaki küçük kızın yanağıyla buluştu. Minik beden aldığı darbenin etkisiyle yere savrulduğunda duyduğu acıdan gözleri de yanmaya başlamıştı. Başını kaldırıp kendisine tokat atana baktığında karşısında farklı bir kadın duruyordu. Canavar yerine Nihal gelmişti.

Siyah saçlarını geriye doğru savuran kadın bir kahkaha attı. Yere eğilip küçük kızın mavi gözlerine baktı ve saçlarını okşadı.

"Bunların hepsini unutacaksın küçük." Dedi.

"Anne?" kelimesi çıktı Melis'in ağzından.

"Hepsini unutacak ve hiç olmamış gibi yapacaksın." Küçük kızın omuz hizasındaki saçlarını okşarken yüzündeki şefkatli gülümseme bir anda değişti.

"Hiç olmadı." Sinsi bir şekilde gülümseyen genç kadın küçük kızın saçlarından yakaladığı gibi kafasını yere vurmaya başladı.  Küçük kız bir yandan saçlarını kurtarmaya çalışıyor bir yandan da bağırıyordu.

"Yapma! Bırak! Anne!"

"BIRAK!" Sonunda gözlerini açan genç kız kendi saçlarını çekiştirdiğini fark edince ellerini saçlarından çekti ve derin bir nefes alarak aniden bıraktı. Su içmek için yataktan kalkarken sürekli burnunu çektiğini fark etmesiyle kaşlarını çattı. Hasta mı olmuştu? Mutfağa girdiğinde ellerini terlemiş saçlarından geçirdi. Acıyan gözlerini ovalarken elinde hissettiği ıslaklıkla  şaşkınlıkla yüzünü kuruladı. Ağlamış mıydı?

Duyduğu şaşkınlıkla su içmeyi bile unutarak banyoya koştu ve aynadaki yansımasına baktı. Kirpikleri ıslanmış ve gözleri kızarmıştı. Şakaklarında biraz ıslaklık vardı. Şaşkınlıkla aynadaki yansımasına baktı genç kız. 13 sene sonra ağlamış mıydı? Bu ne anlama geliyordu? Yeniden hissetmeye mi başlamıştı? Birkaç saat önce tüm öfkesini, kinini nefretini uçurumun kenarında avaz avaz bağırarak boşalttığını hatırladı. Ama bunlar öncesinde de olan şeylerdi. Birkaç saniye daha parlak gözlerini inceledikten sonra soğuk suyu açtı ve yüzünü yıkayarak banyodan çıktı.

Suyunu da içerek yeniden yatağına yattığında hiç uykusu yoktu. Hava iyice aydınlanana kadar boş boş tavanı izledi. Ne olursa olsun artık yalnız uyumak istemediğini biliyordu. Yan odada bile olsa yanında birilerinin olmasını çok istediğini fark etti.

Sonunda saati geldiğinde yataktan çıkıp üzerini giyindi ve işyerine gitmek üzere evden çıktı.

###

Kırmızı ışıkta duran genç adam yanındaki dostuna dönerek gülümsedi.

"Ee Çakıl, bugün yolculuk var. Sen de-" Aracın sarsılmasıyla durup arkasına baktı. Biri arabasına çarpmıştı.  Yansıyan ışıktan kim olduğunu göremese de arabadan indi hızla. Aynı anda arkasındaki arabanın da kapısı açıldı ve içeriden dağınık sarı saçlarıyla Burcu çıktı.

"Çok özür dilerim, zararınız neyse- Emre?"

"Burcu?"

"Kusura, havaalanına yetişmeye çalışıyordum. Arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Bir an duramadım. Sanırım fazla hızlıydım." Diye hızla konuştu Burcu. Ardından eğilip aracın arkasına baktı. Tamponu düşürmüştü.

RUHSUZ (Yeniden)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin