***
40 yıl sonra...Mahir başkan gözlerini yavaş yavaş açar. Karşısında 10 yıl önce gördüğü o gencecik yönetimcilerin yaşlanıp buruş buruş olduğunu görünce içi acır. Sanki onlar yıllarca ömürlerini yaşamış gibi değilde ,uyuyup uyanalı bir gün olmuş ama onlar bir günde yaşlanmış gibi hissediyordu. O 4 kişi,yıllar önce tanıştığı 4 gençti.
-Merhaba çocuklar. Yıllar ne çabuk geçti değil mi?
-Efendim tekrar hoşgeldiniz aramıza.
-Hoşbulduk Bestami.
-Efendim keşke uyanma vaktinizi biraz daha evvel zamana ayarladaydınız. Çok kötü şeyler yaşadık. 40 yıl hiç kolay geçmedi.
-Size çok ihtiyaç duyduk efendim.
-Duru ,Beyza,durun bir önce şu tabuttan ineyim. İçeri gidelim her şeyi dinleyeceğim.
-Peki efendim.
Başkan onlara gülümseyerek iner tabuttan.
-Hadi bakalım gidelim olanları anlatın.
Başkan odasına giderler hep birlikte. Ortadaki o büyük masaya otururlar. Her şey daha da gelişmişti.
-Şimdi dinliyorum sizi.
-Efendim savaşçılar bizi rakip gördüler kendilerine,bizimle savaştılar defalarca,yer kavgasına tutuştular.
-Yer kavgası mı? Burası uzay. Burada ne kavgası.
-Efendim artık dünyanın yaşanmaz olacağı neredeyse kesinleşti. Güneş gitgide uzaklaştı dünyamızdan. Bu yüzden artık yeni yaşam alanları olarak burayı istiyorlar. Aynı yeryüzünde ki gibi uzayda da yer sahipleniliyor.
-Demek daha da uzaklaştı ha güneş.
-Evet efendim uzayda 150 yıl süremiz kaldı. Eğer bir yolunu bulup oksijen üretemezsek hepimiz 150 yıl sonra yok olacağız.
-Bir yolunu bulamadılar mı ?
-Hayır efendim.
-Ben kimlerin bulacağını biliyorum.
Kapı çalar ve yönetim olacak diğer neslin gençleriydi bunlar. "Gelin " komutu ile birlikte içeri gelirler ve yerlerini alırlar.
-Merhaba efendim.
-efendim onlar yönetim üyeleri bizim yardımcılarımız bizden sonra burayı yönetecek kişiler. Hepimiz sıradan geçiyoruz işte.
-Leyla ve Tahir onlar yaşıyor mu?
-Şey efendim...
-Öldüler mi?
-Leyla başkanımız sizlere ömür. Tahir yüzbaşımız yaşıyor çok yaşlandı efendim oda yakında hakkın rahmetine kavuşabilir.
-Beni Tahirin yanına götürün.
-Efendim götürmeden önce bilmeniz gereken bir şey var.
-Nedir?
-O artık eskisi gibi değil yani sizi hatırlamaya bilir. Her şeyi unutuyor bunaklık oldu efendim.
*
Tahir yüzbaşı yaşlı sandalyesinde oturuyordu. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Başkan ona uzaktan baktı ve sağ elini yumruk yaparak ağızına götürdü ve sertçe gözü yaşlı bir şekilde ısırdı. Dünya ne kadar da acımasızdı. Saçları dökülmüş geri kalanlarsa bembeyaz, yüzü buruşmuş yanakları sarkıyordu. Mahir başkanın çok zoruna gitmişti. Yanına yaklaştı ve ayağının orada ellerini Tahirin bacaklarına koyarak çömeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP 300
Science FictionEtraflarına baktıklarında muazzam bir teknolojik ortamla karşılaştılar , bulundukları yer çok büyük bir yerde ,etrafı arşı aşacak yükseklikte kalın duvarlarla kaplıydı. Gökyüzüne baktıklarında muazzam derecede radyasyon akımını gözle görebiliyorla...