2.0

340 21 9
                                    

*Biraz da Draco'dan devam ediyoruz.*

Hayat gerçekten garipti. Bundan 5 yıl öncesine kadar dibe battığını, hiçbir şeyin asla iyi olmayacağını düşünüyordu. Şimdi annesi ile birlikte kendi evinde yaşıyordu. Huzurlu bir şekilde. Yaşadığı bunca şeyden sonra böylesine huzurlu ve mutlu bir hayatı hak ettiğini düşünüyordu.

Babası onu evlatlıktan reddettikten sonra hiç görüşmediler. Babasından bir haber de almadı. Şu an nerede ne yaptığına dair hiçbir fikri yoktu. Bakanlık'ta da harika bir işi vardı. Hem kendine hem annesine yetebiliyordu.

Onu seven ve önemseyen arkadaşları vardı, 5 yıldır hayatının en iyi dönemini geçiyordu. Mutluydu, mutlu olmak güzel bir histi. Başkalarının mutsuzluğuyla mutlu olmuyordu.

Hepsinden güzeli, Astoria vardı. Onun gerçekten yeryüzüne gönderilmiş kanatsız bir melek olduğunu düşünüyordu. Tanıştıkları günden itibaren Astoria onu iyileştirmeye başlamıştı. Şimdi sevgililerdi, onu canından bile çok seviyordu. Bir an düşündü de, Astoria olmasa ne yapardı? Onsuz bir hayatın düşüncesi bile korkunçtu.

Ailesi Astoria'nın Draco ile ilişkisini öğrendiklerinde karşı çıkmışlardı. Ne de olsa Malfoy ailesinin eski itibarı kalmamıştı. Ancak Astoria da ailesinden muzdaripti. Sonunda o da onlara rest çekti ve Draco ile annesinin yanına yerleşti. Büyük ihtimalle bir iki seneye evlenirlerdi - Draco'ya göre.

Harry bugün Bakanlık'ta onu bulmasını söylemişti. Ne olduğunu bilmiyordu, ama mektupta onu şüpheye düşürecek bir şey yoktu. Gidip görecekti.

Üstünü giyindi, kahvaltısını etti. Annesine ve Astoria'ya veda edip evden çıktı. Ne olduğunu gerçekten merak ediyordu.

Bakanlık kapısından girer girmez bir köşede Harry, Ginny ve Cho'yu gördü. Bu pek de hayra alamet bir şey değildi.




~ Savaştan Sonra ~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin