Düşman

2.6K 222 777
                                    

Bu bölümün neden 10k olduğuna dair bir fikrim yok, keyifli okumalar.

*

Uykusuzluğun gözlerine battığını, gözlerini her kırpıştırmasında oluşan kirpik köklerindeki acıdan dolayı hissedebiliyordu yatağında sırtüstü uzanırken Harry. Kalbine çökmüş bir uyuma isteği olmasına rağmen, alt gözkapaklarının sınır çizgisinde, parmak uçlarında olsa da oldukça gürültücü bir şekilde yürüyen uykusuzluk, bilincinin karanlığa teslim olmasına müsaade etmiyordu.

Zihnindeki gürültücü adım seslerindense bahsetmeye hiç gerek yoktu.

Endişe ve korku kol kola girmiş, sarhoş bir insanın adımlarını yansıtırcasına düştü düşecek yalpalayan adımlar atıyor, bir sarhoşun dudaklarından konuşurcasına anlaşılmaz sesler eşliğinde, kalbinin zaten kararmış olan yüzeyinin, huzursuz hislerle kaplanmasına neden oluyorlardı. Yorgun olsa da, hatta bu yorgunluğun bir getirisi olarak günlerce sürecek olan bir uykuya yatmak istese de, gözlerindeki ve zihnindeki gürültüler buna müsaade etmiyordu.

Oradan kaçarken umutsuzdu; Louis'nin kendisini durduracağını düşünerek atmıştı adımlarını birbiri ardına, ancak Louis onu takip etmemiş ve gitmesine müsaade etmişti. Ve sonunda sürü şifacısının evine girip Jack'le Arthur'a panzehirle dolu olan iğneleri vurmak çok zor olsa da, sonucunda aldığı riske değmiş, başarmıştı. Şu anda da yalnızca o vampire güvenerek beklemesi gerekiyordu.

Oradan direkt olarak kaçtığı için, onların ne kadar sürede uyancaklarını ya da herhangi bir detayı bilmiyordu Harry, sadece Louis'nin yalan söylememesini umut ediyordu ve bekliyordu. Zaten yapacak başka bir şeyi de yoktu.

Gözlerine kilitlenmiş olan kırmızı gözler, gözkapaklarının ince derisine dövmelenmiş gibi, özelikle gözlerini yumduğunda oradalardı Harry için. Kendisine cüretkârca bakarak daha fazlasını istediğini diretiyor, aldığı nefeslerin boğazına batmasına neden oluyordu.

Daha fazlasını istemişti, değil mi? Ne tür isteklerdi bunlar? Daha fazla kan ve onun yatağını ısıtması mı? Bu yeterince açık olsa bile, beyni buna inanmamak için diretiyordu. Her seferinde bu nasıl olur, diyordu içinden bir ses hayretle. Bir kurt ve vampir. Nasıl olabilirdi? Sürüsü bunu öğrenirse Harry ne yapacaktı, Louis bunu hiç düşünüyor muydu?

Elbette ki düşünmüyordu.

Liam onu kendisine getirebilmek için çırpınırken, şu an küçük kurtçuğunu düşünmekten çok uzaktı Louis. Kustuğu kandaki zehir ve Harry'nin getirdiği zehir Liam'ın söylediklerine göre uyuşuyordu, yani Harry yalancı değildi. Gerçekten de zehiri onlara getirmişti ama panzehiri yapmak sanıldığı kadar kolay değildi, hatta hiç değildi.

Bir sorun vardı ve Liam da, Louis de bu sorunun ne olduğunu çözemiyorlardı.

Üstelik tek sorun bu da değildi, Louis gittikçe daha da kötüleşerek can çekişmeye başlamıştı. Susuzluğu yüzünden etrafa saldıracak kadar durdurulamaz hâle gelmişti ve istediği kadar kan zaten evinde olmasına rağmen, susuzluğunu dindirmesi mümkün değildi. Tek bir damla kan bile ağzına girdiği anda ağzı kor yalamış gibi acıyor, yanıyordu.

"Bu normal değil," dedi Liam yatağında yatan Louis'nin yanında otururken. "Normalde zehirin etkileri böyle olmaz, neden böyle oldu?"

Daha çok kendi kendisine konuşan arkadaşına, "Sana demiştim," dedi Louis kesik bir alayla. "Onun kanı fazla kutsal ve lanetlenmişlere böyle oluyor işte."

Liam onu umursamadan, "Zehirler uyuşuyor," diyerek sesli düşünmeye devam etti. "Farklı bir şey görmedim. Ama sendeki etkisi neden farklı o zaman? Tüm gönüllülerdeki etki bile yok denecek kadar azalmıştı, vampirden vampire değişmeyen bir şey de değilse ne? Sanki bir vampirin kanını emmişsin gibi..."

𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐁𝐨𝐫𝐧 𝐎𝐟 𝐁𝐥𝐨𝐨𝐝//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin