Mühür

1.5K 179 149
                                    

Şimdi ben bu bölümü kontrol etmeden hızlıca atıyorum, siz de gördüğünüz yazım yanlışlarını bana söylüyorsunuz ve ben de düzeltiyorum varsa, tamam mı? Acayip uykum geldi de... Keyifli okumalar, bal porsuklarım! Bir kısmınızı çokça!


🗝



Tanrı, yarattıklarına bir kalp, bir ruh ve düşüncelerinin yoğrulacağı bir zihin verirken, Louis üçünü de kaybetmiş, geriye yalnızca damarlarında dolaşan çalıntı kan kalmıştı; artık kalbi atmıyor, cesedinde içine sıkıştırılmış bir ruh taşımıyordu ve düşüncelerinin köklendiği zihni de artık tamamen çürümüştü. Düşünceler zihninin kurak topraklarına düştüğü anda kafasının içerisinden çürük bir koku yükselmeye başlasa da, yalnızca bir düşüncenin kaynağı saf, temiz ve canlıydı; çürük kokusu, efsunlanmışcasına o düşünceden çok uzaktı.

Kendisinin aksine hayat dolu olan Harry'nin kanının uğultusu, kulaklarında sessizce okunan duaların fısıltısı gibi yankı bulurken, bu durumu biraz komik bulmadan edemiyordu Louis. Omega uyurken öyle telâşsız bir şekilde yatıyordu ki bedeninin üzerinde nefeslerle şişip inmeyen gövdesine sarılmış bir biçimde, sanki ölümün elçisi ona kollarını dolamamış, rahat yatağında uykunun kollarıyla sarmalanmıştı durgun nefeslerle dolan vücudu.

Alt kattan merdivenlere düşen adım seslerini duysa da, kapısı tıklatılana dek kıpırtısızca üzerindeki omegayla yatmaya devam etti. Liam kapıyı açıp, kafasını içeri uzattığındaysa, Harry'yi yavaşça yatağın üzerine yatırarak doğruldu, bir süre kısık bakışlarla birlikte her şeyden habersiz uyuyan omegayı izledi. Kendisi odadaki soğuğu hissetmese de, perdeleri uçuracak kadar güçlü olan sonbahar esintisinin onu üşüttüğünü biliyordu Louis, bu yüzden yataktan kalktığı anda Harry'nin üzerini siyah kalın yorganıyla örtmüştü.

Liam'ın yanına gittiğinde, arkadaşının özellikle içeri girmediğini hissettği için tek kelime etmeden kapıyı örterek koridora çıktı. Yürümeye başladıklarında, "Kapıyı kilitlemek istemediğine emin misin?" diye sormuştu Liam kararsızlıkla. Omegayı ve arkadaşını buraya getirdiklerinden beridir sürekli birilerine bakıcıklık yapmak zorunda kaldığı için, sesi artık tamamen bıkkınlığını ele verir şekilde dökülüyordu dudaklarından.

Louis yürümeye devam ederken, "Merak etme, kaçmaya kalkmayacak bile," dedi kendinden emin bir sesle. Kendisine yetişerek yanında yürümeye başlayan Liam'a manidar bir şekilde baktıktan hemen sonra ekledi: "Seninkinin aksine."

Louis'nin sesinin keyiften dört köşe çıkmasını sorun etmeden yamuk bir şekilde güldü Liam merdivenlerden inmeye başladıklarında. İnkâr edemezdi, bu bakıcılık oyunu tamamen sıkıcı geçmiyordu.

"Ee?" diye sordu Louis umursamaz çıkan sesiyle. "Seviştiniz mi bari?"

Liam kısaca cıkladığında, Louis burnundan sert bir nefes vererek, alayla, "Çok yavaşsın," dedi. "Biraz beni örnek almayı deneyebilirsin."

"Sen benlik değilsin."

"Bla, bla, bla... Senlik olan kişinin kim olduğunu çok iyi biliyorum, ama o da senin onluk olmadığını düşünüyor olmalı ki hâlâ giyiniksiniz."

Liam bıkkınlıkla, "Her şey seks değildir," dediğinde, "Her şey sekstir," dedi Louis de inatla ve bir kat daha aşağıya, labaratuvara indiklerinde, Louis'nin kapıyı açmasıyla kendisine doğru gürültüyle uçan metal masayı hızlı bir şekilde havada yakalamak zorunda kalması bir oldu.

Elinde masayla, şaşkınlıkla arkadaşına ve kendisine şiddetli bir karşılama yapmış olan, ayrıca da burnundan soluyan Zayn'e bakarken, "Hakkımda aptalca konuşmayı kesin," demişti soylu vampir.

𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐁𝐨𝐫𝐧 𝐎𝐟 𝐁𝐥𝐨𝐨𝐝//𝐋𝐚𝐫𝐫𝐲 𝐒𝐭𝐲𝐥𝐢𝐧𝐬𝐨𝐧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin