Arkadaşlarr final bölümümüz geldi. Size burada veda etmeyeceğim çünkü akşam son bir bölüm yayınlayacağım ancak sadece tüm kitapla ilgili fikirlerimi size sunacağım. Lütfen bu bölümü sonuna kadar okuyun. Eğer isterseniz akşam yayınlayacağım duyurumda karakterlerimizin nasıl ve ne zaman öldüğünü kalanlara neler olduğunu yazıp son verebilirim. Ya da gerek yok derseniz finalimiz bu şekilde de kalabilir. Tamamen size bıraktım. Altta yorumlarda kesinlikle fikirlerinizi paylaşın lütfen ona göre akşam bölümde yazacağım. Bu arada tüm kitapla ilgili yorumlarınızı da akşamki yayınlayacağım bölümde sizden isteyeceğim. Umarım finalimizi beğenirsiniz. Keyifli okumalaar <3
Adelaide: Peki büyükanne, hiç yalnız hissediyor musun artık ?
Y/n: Yalnız mı, onlar hep benim yanımda.
Hermione: Büyükanne, günlüğün devamında ne vardı ?
Y/n: Yalnızca bu işaret.
-Günlüğü açar ve son sayfasındaki işareti gösteririm.
Meera: Aaa bu işaret kime ait acaba ?
Y/n: Büyük dedenize yani Lucius'a.
Adelaide: Büyükbabam Draco bunu biliyor muydu ?
Y/n: Hayır, hala söylemedim.
Draco: Neyi bilmiyormuşum ben bakalım ?
Adelaide, Meera ve Hermione: Büyükbabaaaaaaaa!!!!
-Torunlarımızın hepsi büyükbaba diye bağırıp Draco'ya sarıldılar.
Y/n: Akşam bunu yemekte konuşacağız Draco, biraz daha sabret hahah. Hem söyle bakalım sen neredeydin ?
Draco: Kızlarla öğle yemeği randevum vardı.(göz kırpar)
Y/n: Hahah çocuklar büyükbabanız geçen şu 30 senede bir tek espri anlayışını değiştiremedi maalesef. Akşam Harryler, Lunalar ve Ron'u yemeğe çağırdım. Eski günlerdeki gibi baş başa yemek yemeyi özlemişim onlarla.
Draco: Hayatım zaten her hafta görüşüyorsunuz hala özlemekten bahsediyorsun.
Y/n: Sen benim verdiğim siparişleri getirdin mi bakayım ?
Draco: Eksiksiz hepsi mutfakta. Çocukları ne zaman annelerine bırakacağız biliyorsun 5 gündür bizimle kalıyorlar.
Y/n: Akşam bırakırız. Ben şimdi işe koyulayım akşama anca yetişir.
-Arkamı döndüm ve mutfağa yöneldim. O anda Draco kolumdan tutup beni kendine çevirdi.
Draco: Bir şey unutmuyor musun ?
Y/n: Hahah hala bunu yapman çok hoşuma gidiyor.
-Yanağına öpücük kondurur ve mutfağa giderim. O akşam çok güzel yemekler hazırladım. Çocuklara yemeklerini odalarına verdim ve bizim için de yemek salonunda hazırladım. Önce Harry ve Ginny geldi daha sonra ise Ron. Hep birlikte masaya oturduk.
Draco: Afiyet olsun.
Y/n: Bugün aramızdan yalnızca Draco'nun bilmediği bir gerçeği açıklamak istiyorum. Draco, annemin günlüğünü biliyorsun ancak son sayfasını görmedin.
-Son sayfadaki işareti gösteririm.
Draco: Ama bu babamın kolundaki dövme.
Y/n: Annemin günlüğünde okumuş olduğun her şey aslında babanla yaşanmış. Lucius bunu senin bilmeni istemediği için saklamamı istedi ancak artık ortada söylememek için bir sebep göremiyorum. Annem ve babanın zamanında belki de bu kadar büyük bir ilişkisi olmasaydı biz seninle bu şekilde evlenemeyebilirdik. Ölüm yiyenler ve normal büyücüler aralarında bir barış olması için ikisinin evlenmesini kabul etse de annemin babası izin vermemiş. O sinirle annem de ölüm yiyenlere geçmiş. Ancak tam olarak gerçekleşmediği için yarım kalmış. Annemle babanın tam 50 sene önce gerçekleştiremediği şeyi biz seninle başardık.
Draco: Bu.. bu inanılmaz bir şey.
Y/n: Profesör o gün bilerek o cümleyi söyledi. Eğer biz seninle birbirimize sahip çıkmasaydık bizim sonumuz da annemler gibi olacaktı ve ikimizden biri ölecekti. Daha en başından üzerimizde tohumların açıp aramızdaki o büyük bağın keşfedilmesinin sebebi buydu.
Draco: Seninle evlendiğimiz andan sonra nesiller arası bir barış sağlandı o zaman.
Y/N: Nesiller arası barış sağlandı evet ancak hala Harry'lerle senin aranda tam barış sağlandığı söylenemez hahahaha.
-Hepimiz kahkahalarla gülmeye devam ettik. O sırada Hermione içeri girdi.
Hermione: Büyükanne, abim Lucius'tan Hogwarts'tan mektup geldi.
''Sevgili büyükannem ve büyükbabam. Ben Slytherin'e seçildim. Zaten içimden de hep büyükbabam gibi asil bir Slytherin olmak geçiyordu. Ancak burada bir kız var kendini çok beğenmiş. Yolunu kaybetti ve yanlışlıkla odama girdi. Ben de onu azarladım. Adı da Aurora. Kendisi Gryffindor'Da. Adı büyükanneme benzediği için ailesini sordum babasının adı Cedric'miş. Her gördüğüm yerde tersliyorum. O da cevabını veriyor eğlenceli oluyor. Ben burada çok mutluyum beni merak etmeyin. Hatta Profesör Snape benim davranışlarımın büyükbabam gibi olduğunu söylüyor. Sizleri çok özledim en kısa zamanda görüşmek dileğiyle. -Lucius Peter ''
Y/N: Bu hikaye bana çok tanıdık geldi, değil mi Draco :)
Draco: Hikaye tanıdık da ben şu Cedric'ten hiç kurtulamayacağım herhalde. Hahahaha.
Ron: Bir Draco'dan kurtulamamışken ikincisi geldi korkutucu...
- Hep birlikte kahkahalara boğulduk. O sırada Draco'nun teyzesi Bella içeri girer.
Bella: Neye gülüyorsunuz bakalım ?
-Draco ayağa kalktı ve Bella'yı karşıladı. Ona sarıldı ve sofrada bir yere oturttu.
Draco: Ah Bella y/n'yi kıskandığımda Cedric'i bize ver işini halledelim demiştin. O zaman seni dinlemeliydim sanırım. hahahha.
- Hep birlikte oturup sohbet ettik. Daha sonra hepsi evlerine gittiler.Torunlarımızı da evlerine bıraktıktan sonra evimize geldik. Şöminenin karşısına geçip başımı Draco'nun omzuna yasladım.
Draco: Sana sahip olmam şu hayatta başıma gelen en güzel şey.
Y/n: İyi ki varsın Draco, seni çok seviyorum.
Draco: Seni çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco Malfoy ile Hayal Et |30 Yıllık Gizem|
FanfictionY/n karakterinin Hogwarts'a yeniden gelmesiyle tüm Slytherinlilerin özellikle Draco Malfoy'un nefreti onunla olacaktı. İkisini birleştiren 30 yıl öncesine ait büyük bir sır vardı. Y/n, annesinin yolundan mı gidecekti yoksa kendine yepyeni bir yol mu...