Genç kadın başını ovarak koridorda ilerlerken Sevil'in odasının önüne geldiğinde kapıyı çalmadan içeri dalmıştı. Halbuki kendisine yapılsa delirirdi ama onunla uğraşmayı her şeyden çok seviyordu.
Hastasının olmadığını gördüğünde gülerek içeri geçip sandalyenin birine oturarak ayaklarını sehpaya uzattı. Oturuş şekli şık görüntüsüne asla yakışmasa da bu umurunda değildi.
"Neden odama birden dalıyorsun acaba?"
Kapıyı çalmadan girdiği için söylediklerini es geçmişti. Sırtını arkaya yaslayıp derin bir nefes aldı. "Bütün hastalarını doğuracağım diye sevk ettin. Gelip boş boş oturuyorsun."
Hamile kadın bu duyduklarına öfkelenmiş, ardından da göz devirmişti. Karnı burnunda olmasına rağmen bu zamana kadar çalışmaya devam etmiş ve hâlâ çalışıyordu, doğal olarakta bu sözleri hak etmediğini düşünüyordu.
"Üstelik doğurmuyorsun da.""Merza sana burdan bir çarparım, bir de yer çarpar."
Ellerini iki yana kaldıran genç kadın kahkaha atmıştı. Bu kadınla uğraşırken çoktan o berbat ruh halinden çıkmıştı. Ama çok iyi bildiği bir şey varsa o da Sevil'in kısa sürede bunu bozabileceği ihtimaliydi. Çünkü biliyordu ki hiçbir konuşmaları düzgün bitmiyordu.
"Hayırdır, geldiğinde yüzün sirke satıyordu."
Genç kadın elini kalbine götürüp sahte kırılmış bir ifadeyle konuşmuştu. "Yüzümün güzelliğinden bahsetmiyorsun hiç. Bu çok kırıcı. Beni kıskandığını bu kadar belli etme."
"Gerçekten..." dişlerini sıkan kadın cümlesine sinirden devam edememişti. Merza ise bu duruma keyifleniyordu.
"Anlatacaksan anlat. Anlatmayacaksan defol Merza. Senin muzurluklarını çekemem."
İşaret parmağını kadına uzatıp sırıttı. "Çünkü hamilesin. Doğru tahmin mi?"
"Ayrıca karşında hastan anlatmayınca da mı böyle yapıyorsun? Ayıp gerçekten."
Aslında Merza, Sevil'in hamileliğine göstermiyor olsa da saygı duyuyordu. Sadece sürekli bu durumu kullanması hoşuna gitmediğinden onunla sürekli uğraşıyordu. Eğlendiği de su götürmez bir gerçekti.
"Merza."
Uyarıcı bir şekilde adını söylemesiyle derin bir nefes aldı."Bir hastamın istemsiz yatışını yapmıştım. İntihar etmiş."
Karşısında masasında oturan kadının yüz ifadesinden üzüldüğü belliydi. Çünkü hiçbir psikiyatr bazen ne yaparsa yapsın olduramazdı. Bu da Merza için ilk değildi elbet. Ama bu kendisini bazen yetersiz hissetmesine neden oluyordu.
"Ne hastasıydı?"
"Travma sonrası stres bozukluğu yaşıyordu. Durumu ağırdı. İntihar eğilimi çok fazlaydı, böyle olursa daha iyi olur sanmıştım ama olmadı."
Sevil hanım kafasını sallarken derin düşüncelere dalmıştı. Hamilelik hormonları onu çok fazla etkiliyordu. Bu yüzden de birkaç hastası dışında ağır hastalarını meslektaşlarına devretmişti. Üstelik hormonlar yüzünden çoğunlukla olaylara objektif yaklaşamadığını farketmişti.
Merza'ya devrettiği hastaları için endişeliydi. Ve pişman sayılırdı. O iyi bir doktordu. Bu konuda hiçbir sıkıntısı yoktu. Etraftakilerin atışmalarından dolayı sandığı gibi bir kıskançlığı yoktu ona karşı. Sadece Merza'nın hastalara teşhis koyuşunu ve tavrını doğru bulmuyordu.
"Bu senin için bir ilk değil. Buraya, bana gelecek kadar sıkıldığına göre başka bir şey var."
Genç kadın omuz silkti. Parmaklarındaki gümüş yüzüklerle oynarken cevapladı. "Böyle olacağını biliyordum. Ama biliyor olmam engel olmamı sağlayamadı."
Asıl canını sıkan ölen hastasının yaşadıklarının çok tanıdık gelmesiydi.