BÖLÜM 2

91 17 11
                                    


Birkaç dakikadır arkamızda bizi neyin beklediğini bilmeden o şekilde ilerlemeye devam ettik.Yanıbaşımda duran arkadaşımı her göz ucuyla süzdüğümde siniri daha da katlanmış oluyordu. Bir anda durdu,ben de istemsizce birkaç adım daha attıktan sonra durdum. Hızlıca ona döndüm."Ne yapıyorsun sen?!"dercesine baktım. Sırtı dönüktü adama bakıyordu. Ben bakmaya çekindiğimden başım yana yatık sadece Bigemi sokmaya çalışıyordum görüş alanıma . "Ne lanet ediyorsun sen peşimizde!!!" Onu hiç böyle duymamıştım . Sesi son derece tehtidkar ancak bir o kadar da tedirgindi . Kurşunlardan beni korumak için kendini feda etmiş gibi hissettim.Bay kimsenin kapşonunu aniden indirmesiyle şok olduk.Bu az önce bize yardım etmek için sorular soran ve Bigemin değişiyle "sapığın teki"adamdı. Neden bu kadar ürkütücü yürürsün , neden bu her yere çarpışında kalbimin ritmini bozan adımlar o zaman."Ö-özür dilerim ben sadece iyi olduğunuzdan emin olmak istedim.Korkmayın. Ben geceleri şu az ötedeki büfeyi devralıyorum . Baktım siz de aynı yöne gidiyorsunuz ,gözleyeyim dedim ."Çok sinirlenmiştim . Bu sefer içimdeki korku yerini hınca bırakıyordu ."YANIMIZA GELİP KENDİNİZİ TANITSAYDINIZ YA!İYİ BİR ŞEY YAPTIĞINIZI DÜŞÜNMÜŞ OLABİLİRSİNİZ AMA KORUMAK İSTERKEN TAM TERSİ KORKU SALDINIZ İÇİMİZE!"Rahatlamıştım. O kadar bağırmıştım ki cümlemin sonunda sesim çatallandı.Gülmeye başladım sinirden . "Dakikalarca ha? Vay be erkekliğe bak sağolasın" "Cidden özür dilerim düşünemedim . Kötü niyetten değil de işte.Siz taksi arıyorsunuz sanırım?Benim bir abim var alo derim gelir hemen.Bari bu şekilde telafi edeyim nolur." Bigem beni desteklercesine"Sahi neden tanıtmadın ki kendini?Gizli gizli takip etmek daha mı heyecan kattı,nedir?" Adam hafif sırıtarak"Terminalde beni öyle bir bozdunuz ki cesaret edemedim." "O da doğru.."dedi Bigem . Elini uzatarak ekledi "Bigem.Yani adım . Tanışalım bari en azından"
"Doruk. Doruk ben de ."bana baktı soran gözlerle.Belli ki adımı merak ediyordu
"Arya."dedim. Kısa ve net. Hala sinirliydim cevap verdiğime şükretsin.Bigemin Doruğa sevecen gözlerle baktığını görünce anlam veremediğimden buna bir son vermek istedim."Bigem!Hadi biz gidelim. Hadi hadi!"
"Tamam be kızım ne yükseldin.Sen de durup durup patlarsın hep zaten"Doruğa dönerek"Bu hep böyleydi . Biz yıllardır arkadaşız hep içine atar zaten ne za-"
"Yeter.Yabancı birinin benim karakter analizimi yapmasına istekli olduğunu düşünmüyorum zaten."
"Patron kızdı"komik olduğunu mu düşünüyordu bu çocuk cidden¿
"Benim büfe de burası zaten . Sizi yalnız bırakmadan önce taksinizi de ayarlıyorum hanfendiler,itiraz yok."Son sözü banaydı. Gözlerimi devirip kaldırıma bıraktım kendimi.Bigem de yanıma oturdu .
"Fazla yüklendin çocuğa benden söylemesi."
"Aman söyleme . Sen de hemen döndün.Bir saatte ne değişti de dibin düştü?"
"Ya ne ayıp laflar onlar öyle dibin düştü falan . Çocuk kötü niyetli değil ki.Centilmenlik etmek istemiş sadece . Hem fena mı bir arkadaşımız olsa yeni şehirimizde."
"Yok yok istemez arkadaş falan . Hem de onun gibi..Kalsın."
"Sana da yaranılmıyor"
"Evet hanımlaaar taksiniz 5 dkya burda . İçecek bir şeyler ister misiniz...Sanki defolup gitsem daha iyi olacak gibi Aryanın bakışlarından."
"Sen ona bakma uykusuz o ondan.Bir meyve suyun varsa alırız Valla."
"Hay hay neyli olsun"
"Ananaslı alayım ben "Dönüp bana baktığında farketmez şeklinde ellerimi savurdum.
"Vişne,vişneli içer o" En yakın arkadaşınızın sizin hakkınızda her şeyi bilmesi bazen sinir bozucu olabiliyor.

Birkaç boş muhabbet ve samimiyetsiz gülüşmelerden sonra sonunda taksimize binip evin yolunu tutmuştuk.Eve girdiğimizde kendimizi kıyafetlerle yatağa attık. Bigem bana ta öbür odadan çocuğu övüp , espri kabiliyetinin çok güçlü olduğundan bahsediyordu . Başlarda dinliyordum ama sonra onun sesi git gide derinleşti ve ben yarını düşünmeye başladım . Okulun başlamasına daha bir ay vardı ama yarın ilk defa okulumuzu gezip fikir edinecektik. Kampüsü ve olanakları için seçtiğim bu üniversite benim için yeni başarılı ve sonsuz umutlu hayatımın kapısını açacaktı.Küçüklüğümden beri -ki buradaki küçüklük kastım yaklaşık 7-8 civarı-doktor olmaya ve bunu hayal etmeye hep bir ilgim vardı. Direkt olarak bunu söylemiyordum ama hep çevremdekilere bakayım isterdim. Etrafımda birisi hastalandığında veya ufacık da olsa bir yardıma ihtiyacı olduğunda ben koşardım. Okulda arkadaşım hastalandığında hemen ananemden gördüğüm alına sirkeli bez koyma muhabbetinin öğrenci versiyonunu yapar,ıslak mendili biraz daha ıslatıp başına koyardım.Çoğunlukla da yöntemlerim ne kadar basit olursa olsun işe yaradığından daha da şevklenirdim.Orta okul çağlarıma geldiğimde hedefim daha da netleşmeye başlamıştı ve sonunda lisede kararımı vermiştim .Ben diş hekimi olmak istiyordum.Benim için sadece bir meslek değil ayrıca mutlu olma sebebim de olmalıydı."HEY SEN BENİ DİNLİYOR MUSUN ?!"odadan odaya sesi nasıl bu kadar hür geliyordu.Bir an için birlikte yaşama işini düşünmemiz gerektiğini geçirdim içimden ."Dinliyorum devam et"
"Neye devam edeceğim ? Soru sordum sana en son."
"......."
"Yine hayallere daldın dimi ??.....Aryaaa!!"
"E ne yapayım sıkıldım şu Doruk denen çocuktan yeterince"
"Ben yarın yemek için burada herkesin geldiği restorana gidelim mi dedim"
"Oraya ne ara geçtin ya."
"Neyse boşver yarın konuşuruz zaten uykum var "dedi saatlerce uyumaktan gözleri şişen kız.
"Tamam iyi geceler" Sadece ona iyiydi geceler ben heyecandan uyuyamayacaktım bir iki saat daha . Çevremizdekiler uyuyamadığımızda bir şeyler hayal etmemizi veya içimizden 10'a kadar saymamızı tavsiye ederler hep. Bende bu durum tam tersi çalışıyor maalesef. Hayalimi güzel bir sonla bitirmezsem gerçekleşmeyecekmiş gibi geliyor bu yüzden tamamlayana kadar bazen dakikalarca düşünüyorum. Arkadaşlarımın beni sürekli hayalperest olarak betimlemesine ne kadar kızıyor ve bozuluyor gibi gözüksem de aslında beni ben yapan bu özelliğimi çok seviyorum.Bir gün düşleyemeyecek kadar bitkin düşersem işte o zaman hayat bana sırtını dönmüş demektir.Bir ağacın altına oturup kuş cıvıltılarını dinlemeyi,sabah koşularını,sokakta gördüğüm herhangi bir kediyi okşamayı bırakırsam benim ruhum çürümüş demektir . Ben küçücük şeylerle bile mutlu olabilen biriyim. Misal biri bana sokakta gördüğü ve şekli kalbe benzeyen rasgele bir taşı verse bile çok değerli hissederim.Şakasız.Hatta keşke hep maneviyatı yüksek hediyeler alsam sadece. Beni gerçekten tanıyan biri bana pahalı bir hediye almaz zaten. Biraz garip gelebilir ama hep bu şekilde davranmaya(sanki sadece maddi açıdan yüksek değerli şeyler ,yerler mutlu ediyormuş beni gibi)devam ederse o kişiden anında soğurum. Bu özelliğim Bigeme göre çok"banel" ama bence keşke herkes böyle olsa. Hoş o zaman da ne özelliği kalacak değil mi?Aman neyse uzun lafın kısası en azından yolun kenarında onca betonun arasında çıkan bir çiçeği görünce mutlu olun.Takdir edin,yaşama tutunuşunu.
Aslında hayat etrafımızda;yerde,gökte,gözlerin en içinde ,bazen papatyanın beyazında bazen yavrularını beslemeye çalışan kuşun gagasında .Peki siz?Sizin mutluluğunuz ne?

FrankliniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin