BÖLÜM 3

75 13 47
                                    


Sabah heyecandan saat 7 bile olmadan uyandım. Bigem yanıbaşımda hala horul horul uyuyordu . O uyanana kadar kendime kahve yapmak için yataktan doğruldum . Fincanımı alıp evin en sevdiğim bölümüne geçtim ;balkona.Evimiz 2+1 idi ve kocaman bir balkona sahipti . Araya birkaç tanıdık sokmasak burada oturmayı rüyamızda bile zor görürdük herhalde . Sabahın daha çok erken saatlerinde olduğumuz için hava yeni yeni aydınlanıyordu . Manzara nefes kesiciydi. Deniz manzaralı bu ev kim bilir daha hangi sabahlarda bizi içinde sıcacık tutacaktı . Etrafı seyrederken bir yandan da kahvemi yudumluyordum . Orada ne kadar kaldım bilmiyorum ama omzumda Bigemin eli ile irkilmesem uzun bir süre daha oturabilirdim.
"Saat 8.30 olmuş inanabiliyor musun?!"
"İnanamıyorum"dedim şaşkınlıkla . Demek ki 1,5 saatten fazladır burada duruyordum
"Ben de öyle!Daha çok erken uykum nasıl bitti ki?!"
"Şaka mı yapıyorsun dünden beri sadece uyuyorsun zaten . Ben hava aydınlanmadan uyandım"
"O senin problemin Valla canım ben uykuma düşkünüm."
"Onu biliyoruz "dedim ve kahvaltıya bir şeyler hazırlamak için tezgaha yöneldim. Bigem de yattığı yaz uykusundan uyanmanın mahmurluğunu üzerinden atınca bana yardıma geldi . Birlikte çabucak bir şeyler hazırlayıp atıştırdık . Bir an önce 5 yılımızı (okuduğum bölümden dolayı) geçireceğimiz şehri tanımak üzere yola koyulmak istiyorduk . Hazırlanıp eve 5 dakika olan  durağa gidip çarşı otobüsünün gelmesini bekledik . Burada otobüsler vızır vızırdı . Sıklıkla gelen otobüsler yoğunluğu önlüyordu . Gelgelelim bizimki de hemen gelmiş ve bizim bugünkü maceramız başlamıştı .
        

     İzmir büyük bir şehir ve her yerde insanlar var . Gideceğimiz yere rahat yürümek için sokak arasından geçmek istediğimizde bile kendimizi birden dar bir parkurda gibi hissediyoruz . Tüm bu zorluklara ve sıcağa rağmen yeni memleketimizi güzelce tanımaya çalıştık . Bigemin dün bana söylediği onlarca yerden biri olan restoranda yemeğimizi yedikten sonra dönüş yoluna doğru koyulduk . Eve döndüğümüzde kendimizi yatağa attık yorgunluktan. Buraya gediğimiz için çok şanslı ama bir o kadar da değildik. Sonuçta kendi çabalarımızla kazanmıştık burayı. Bugünün kritiğini yaparken yorgunluktan ikimiz de uyuyakaldık.

                                                              -1 AY SONRA-
İyice alışmıştık bu şehre . Ve sonunda o gün gelmişti . Üniversite hayatımızın,yeni umutların ve başarıların ilk günü . Alarmın çalmasıyla yataktan fırlamam bir oldu . O kadar mutlu ve sabırsızdım ki bu gün için hemen başlasın istiyordum . Giyinmek için dolabımı açtığımda Bigemin bile erkenden kalktığını duydum . Bugün cidden özeldi . Çabucak hazırlanıp evden ayrıldık . Okulumuza bir otobüs ile ulaşılabildiğinden erkenden varmıştık . Toplanmamıza daha 1 saat olmasına rağmen yine de kalabalıktı bahçe . Klasik yeni yıl konuşmaları ve tanışmaların ardından dersliğimi bulmak üzere Bigemden ayrıldım . İlk ders çok güzel geçiyordu,bu bölümü seçmenin ne kadar doğru bir karar olduğunu anladım . Hocamız"İlk gün için bu kadar yeter"dediğinde birazcık üzüldüm . Hayatımda ilk defa bir ders bitmesin istemiştim. Fakat bir yandan da Bigemi görüp ona neler hissettiğimi anlatmak istiyordum . Derslikten çıkıp bahçeye doğru ilerlerken bir yandan da ona mesaj yazıyordum.
"Benim dersim bitti.Seninki de bittiyse büyük ağacın önünde buluşalım mı"
Ve anında gelen bir cevap;
"Tamam gel"Böyle bir tepki beklemiyordum açık olmak gerekirse . Daha heyecanlı ve istekli olur sanmıştım. Endişeli bir şekilde sözleştiğimiz yere vardım . Ortada birçok genç vardı ama Bigemden iz yoktu . Birçok mesaj daha attım ama cevap vermedi.

    

     Yaklaşık yarım saat daha bekledikten sonra aramaya karar verdim. "Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor" Ne demek ulaşılamıyor ! Nasıl ulaşılmaz ! Nerde olabilirdi ki?Daha yeni burada olacağını yazmıştı . Demek ki bu yüzden mesajlara da bakmıyordu . Daha fazla oyalanmadan Bigemin fakültesi olan Eczacılık bölümüne gittim. Tüm derslikleri,ofisleri ve hatta erkekler tuvaletini bile aradıktan sonra burada olmadığına anca karar verdim . Gözlerim dolmuştu . Şaka mı yapıyordu bu kız yoksa cidden başına bir şey mi gelmişti bilmiyordum . Ellerim titreyerek tekrar aramayı denedim ama nafile,kapalıydı telefonu. O sırada telefonum bir aramayla titredi . Bilinmeyen bir numaraydı bu . Korktum,normal olarak açmak istemedim ama ya onunla ilgili ise diye düşünüp açtım .Bu bir adamın sesiydi
"A-alo?"
"Selam!Selam Arya nasılsın?"
"Siz kimsiniz!?"
"Bak bu olmadı. Hayır sana nasılsın diyorum nezaketen bir iyi sen desen bari."
"Bigem nerde?!Ne yaptın ona sen kimsin?!"
"Ahh!Bağırma kulağım acıdı . Bigem iyi. Hayır zaten güçlü kız maşallah zor bağladık . Ya bak ağzımdan kaç-"
"BAĞLADINIZ MI?BIRAKIN ONU ÇABUK! NERDEYSENİZ SÖYLEYİN ONA BİR ŞEY YAPMAYIN BANA YAPIN!"
"Yaaa ne kadar duygusal duydun mu Bigem . Beni alın diyor . Çabuk Yeşil Marketin önüne gel. Beyaz büyük bir araçtayız . Derdimiz zaten seninle. Ha bir de polisi arayayım dersen şuna tetikte olan parmağım yanlışlıkla arkadaşının kafasını uçurabilir."
"Geliyorum..Sakın ona bir şey yapmayın!"
"Mavi.Yakışmış"
"...."
"Ceket diyorum güzel olmuş"
"S-sen nasıl?"
"İzliyoruz yanlış bir harekette biliyorsun..Tik tak!Tik tak!"ve kapattı . Dehşete kapılmıştım . Baştan aşağı titriyordum . Bu adamlar kimdi?Benimle nasıl bir işleri olabilirdi?Bigemi neden ve nasıl alıkoymuşlardı? Bir yandan bunları düşünüyor bir yandan da koşarak dedikleri yere gidiyordum. Büyük beyaz aracı gördüğümde kanım donmuştu. Maalesef şaka değildi. Şaka olmasını öyle istemiştim ki gerçekler ne kadar bariz olsa da kabul edemiyordum . Aracın camları simsiyahtı ve içi görünmüyordu. Önüne vardığımda birden açıldı . Telefondaki kişi olduğunu sesinin aynı olmasından dolayı düşündüğüm adam araçtan inerek önümde durdu . Gülümseyerek elini bana doğru uzattı ve ekledi"Tanıştığımıza memnun oldum."

FrankliniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin