1:1

16 3 0
                                    

Medyada: Aleda

Keyifle okursunuz umarım ^^

——————————————

Yatağımda oturmuş Tao' yu severken diğer yandan Sara' nın dediklerini dinliyordum. Daha doğrusu dinlemek zorundaydım.

'Hah yakalandık' Sara gözlerini kısmış bakarken onu dinlemediğimi anladı.

"Beni dinlemiyorsun dimi Aleda. Bravo  ben burda sana dil dökeyim senin iyiliğin için konuşayım sen beni dinleme" yüzünü ekşiterek odadan çıkacakken. Hemen konuştum.

" Olur mu öyle şey dinledim tabiii kii"

Sol omzunun üzerinden bana ' yemem ben numarayı' adlı bakışını attıyordu.

Oflayıp yatağın üzerinden kalktım. Ben kalkınca Tao da yataktan zıplayıp atladı pencereye doğru gidip dışarı çıktı. Akşama gelirdi ne de olsa.

"Sara biliyorum o okula beraber gidelim istiyorsun. Çok eğleneceğimizi düşünüyorsun. O okulun çok iyi olduğunu zaten defalarca kez duydum senden. Ama gitmek istemiyorum anla beni"

Kaşlarını hafif çatarak
" Neden istemiyorsun anlamıyorum, bir sebepte söylemiyorsun. Şehrin en iyi okulunda okuyalım diyorum sen elinin tersiyle istiyorsun Aleda. Neden. Herkes bu okul için didinip duruyor. Sense kolaylıkla girebilirken istemiyorsun. Neden canım arkadaşım bana anlatabilirsin. Biliyorsun?"

Başımı yere eğerek ne demeliyim diye düşünmeye başladım. Ama ne ablama ne halalarıma ne de Sara' ya yalan söylemek istemiyorum.

Derin bi nefes alarak.
" İçimden bir ses o okulun bana iyi gelmiyeceğini söylüyor."

Sara anlamsız bakışlar atarken. Tekrar yatağa oturdum bende.

"Neden öyle düşünüyorsun. Birisi bir şey mi söyledi. Ya da bir şey mi oldu. Bak her ne olduysa oldu. Ben senin yanındayım. Ablan ve halalarında öyle. Ne karar verirsen ver hep yanında olacağız. En ön de ben olucam hatta" son cümlesini gururla gülümseyerek söylediğinde bende dayanamayarak güldüm.

" İyi ki varsın." Sara'ya sarıldığımda kulağıma fısıldıyarak " sende iyi ki varsın." dedi.

" Hadi bu kadar tembellik ve duygusallık yeter. Gidiyoruz."

"Nereye?"

" Tabi ki şehre gidiyoruz"

Kaşlarımı çatmış bakarken. Dönüp gelmediğimi gören Sara tekrar konuştu.

" Hadi uyuşuk popunu kaldır da gel"

Derin bir nefes alarak Sara'nın peşinden gittim. Odadan çıkıp merdivenlerden aşağıya indiğimde Sara'nın beni veranda da beklediğini gördüm. Deri ceketimi alıp giydim hemen. Hava biraz esiyordu. Şehre gidene kadar soğurdu. Gökyüzüne bakmak için başımı kaldırdığımda parlak mavi gökyüzünü beyaz bulutlar çevrelemişti.

Bahçede Hilda Halam çiçeklerle ilgilenirken bizi fark etti. Bir elinde bahçe makası diğer elinde yeni ekeceği çiçeği tutuyordu. Gözlerini kapatan hasırlı şapkasından bizi görebilmeye çalışıyordu.

" Nereye böyle kızlar?"

Sara hemen yüksek sesle cevapladı.

" Şehre gidiyoruz Hilda Hala,biraz gezicez. Bakarız olmadı okul için de bir şeyler alırız"Son cümlesini göz kırparak muzipçe söylemişti.

Hilda Hala tebessüm ederek
"Geç kalmayın kızlar" diyerek geri işine koyuldu.

"Kalmayızzz sen merak etmee" diye bağırarak Sara'nın peşinden koşup yetiştim. Oflayarak patika yolunu takip ederek şehre gitmeye ikimiz de başladık.

Dönüşüm - Uyanış IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin