Leya boşlukta hissediyordu kendini. Sanki her gün daha da solan, güneşini kaybetmiş bir gül gibi...
Bu dünyada en sevdiği kişiler olan ailesi trafik kazasında ölmüştü demek. Onu bu yaşına kadar büyüten ailesi... Leya bunu kabullenmek istemiyordu, böyle bir şeyin olması mümkün olamazdı. Ailesi basit bir trafik kazasında hayata veda etmiş olamazdı.
Bu durum karşısında yıkılmıştı, tüm hayatı altüst olmuştu sanki. Adeta yaşam köprüsünün ipleri kopmuştu. O iplerin bir daha bağlanabileceğini hiç sanmıyordu.
Bu durumda yanında olan arkadaşlarına gerçekten minnettardı. Ayakta kalmasını sağlayan tek şey onlardı. Her daim onun yanında olmuşlardı ve hep korumuşlardı.
En çok da Yağız yardım etmişti ona, her zaman moral vermişti ona. Yağız'a nasıl teşekkür edebileceğini bilmiyordu Leya, Yağız hep gerek olmadığını söylerdi ama Leya ona bir şekilde teşekkür etmeliydi. Bu kadar şeyin altından kalkmasını sağlayan kişiye en güzel teşekkürünü sunmalıydı.
O bunları düşünürken diğer odadan ablası "Leya, kahvaltı hazır." diye seslendi. Leya düşüncelerini bir kenara bırakıp kahvaltı yapmak için mutfağa gitti. Başı yere eğik bir şekilde omletiyle oynamaya başladı. Ablası bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı.
Yanına oturup "Leyacım, bence artık bu durumun üstesinden gelmeliyiz. Üzülmek hiçbir işimize yaramayacak." dedi kolunu onun omzuna atarak. Leya burnunu çekip evet anlamında başını salladı. Ablası gülümseyip "Kahvaltını bitir, sonra da birlikte okkula yürürüz istersen." dedi. Leya ablasına gülümsedi ve "Olur." diye mırıldandı. Ablası Leya'nın sırtını sıvazlayıp masadan kalktı.
Leya kendini biraz toparladı ve boğazını temizledi. Bu olay olup bitmişti ve artık yapabilecekleri bir şey yoktu. Üzülmek de hiçbir işine yaramayacaktı. Bu olayın üstesinden gelmeli ve mutlu bir şekilde hayatına devam etmeliydi. Ancak bu o kadar kolay değildi işte, her daim onun yanında olan ailesiydi konu. Ve konu ailesiyse Leya bunu çok önemserdi.
Omletini bitirip hazırlanmak için odasına çıktı. Okul kıyafetlerini giyip döndüğünde ablası çoktan hazırdı. Leya çantasını alıp ablasının önünden evden çıktı. Ablası da kapıyı kilitleyip ona yetişti.
Okula kadar hiç konuşmadılar. Sadece sessizce yürüyüp okula vardılar. Ablası Leya'yla vedalaşıp onu okulun önüne bıraktı. Leya da koşarak okuldan içeri girdi. Sınıfa doğru çıkarken Tuana'yla karşılaştı. Biraz sohbet ederek sınıfa vardılar.
Herkes sınıfta toplanınca günün ilk zili çaldı ve ders başladı. Leya ders boyunca kendini kötü düşüncelerden sıyırmaya çalıştı ama pek de başarılı olduğu söylenemezdi. Teneffüs zili çaldığında Leya ve Yağız dışında tüm öğrenciler dışarı akın etti.
Yağız Leya'nın yanına oturdu. Yağız Leya'nın bu absürt moral verici konuşmalardan sıkıldığını süşünüp sesini çıkarmadı. Leya da sadece ona gülümseyip defterine bir şeyler yazıyormuş gibi yapmaya devam etti.
Ders zili çaldı ve öğrenciler yavaş yavaş sınıfa girmeye başladı. Günün ikinci dersi başladı ve öğretmen arkasını dönüp tahtaya çözmeleri gereken işlemleri yazmaya başladı. O arkasını döndüğü gibi fısıltılar başladı. Öğretmen onlara döndü ve "Şşşhh." deyip yeniden tahtaya işlemleri yazmaya koyuldu.
Leya geç de olsa herkesin ona bakıp bir şeyler fısıldadığını fark etmişti. Bundan biraz rahatsız olmuş olacak ki elini kaldırıp öğretmenin ona söz vermesini bekledi. Öğretmen yüzünü öğrencilere çevirince Leya'nın havadaki elini fark etti ve "Buyur Leyacım." dedi. Leya "Öğretmenim, tuvalete gidebilir miyim?" diye sordu. Öğretmen de "Çabuk ol ama." dedi ve diğer öğrencilere dönüp "İlk soruyu kim çözebilir?" diye sordu.
Leya koşarak sınıftan çıktı ve düşünceleriyle beraber, amaçsızca koridorda yürümeye başladı.
⎯✧⎯✧⎯✧⎯✧⎯✧⎯✧-
➳ Bölüm nasıldı?
➳ Sizce neden herkes Leya'ya bakıp bir şeyler fısıldaşıyor?
➳ Leya bu durumun üstesinden gelebilecek mi?
⎯✧⎯✧⎯✧⎯✧⎯✧⎯✧-
Bölümü okuduğunuz için çok teşekkür ederim, eksiklerimi söylerseniz çok mutlu olurum.
Sağlıklıca kalın. 💖
Sınır: 100 okunma, 20 oy, 50 yorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Kadar | Leyyağ
Fanfic"Sonsuza kadar yanında olacağım." demişti Yağız. Leya gözleri parlayarak ona bakarken başına neler gelebileceğinden haberi yoktu.