T

474 52 11
                                    

Kuzgun büyük bal kabaklarının arkasına saklanmış hayatı boyunca şaşırdığı ve şaşırabileceği anları aklına getirmeye çalışırken Hagrid'in evinde elinde fincanla oturan Malfoy'u izliyordu. Voldemort'un dirilişinden Zabini'ye iki cümle kuramayan kızılın esmer çocukla sevgili oluşuna kadar bir çok şey düşünüyordu ama hiçbir şey şuanda tanık olduğu görüntü kadar şaşırtıcı gelmiyordu. Tabi en az bunun kadar şaşırtıcı olan bir şey daha vardı ki o da sarışınla samimi bir şekilde sohbet eden iri adamdı. Bu ikilinin ne zaman barıştığını, üstelik birde çay eşliğinde normal bir sohbet edebilecek kadar iyi anlaştığını bilmiyordu. Harry okula geldiğinden beri Hagrid'i düzenli olarak ziyarete gelmişti ama Hagrid bundan ona hiç bahsetmemişti.

"Neden görünmezlik pelerinini almadım ki?!"

Harry içeride ne konuştukları konusunda o kadar meraklıydı ki şuan için sarışının ortadan kaybolma meselesini bile unutmuştu. Draco'nun ortak salonu hızla terkettiğini görünce anında peşine takıldığından görünmezlik pelerini de hiç aklına gelmemişti. Perdeler kapalı olsaydı kesinlikle camın dibine kadar gider ve ne konuştuklarını dinlerdi ama aksi gibi perdelerde sonuna kadar açıktı. Harry eve doğru adımlayacak olsa yolun yarısına bile gelmeden onu görürlerdi.

"Şansımı seveyim ben!"

Kuzgun sessiz ama sert bir şekilde ayağını yere vururken sarışın çoktan elindeki fincanın dibini görmüş ve ayaklanmıştı. Kapıya yönelmeden iri adama sarılan sarışınla Harry son noktasına gelmişti. Aklı, mantığı, hiç bir şeyi Malfoy'la ilgili olaylara açıklama yapamıyordu ve bu onu iyice delirtmeye başlamıştı. Ve Harry Potter delirirse asla ne yaptığını bilmezdi. Tam da şuanda kapıya dayanması gibi!

Sarışın iri adamdan kollarını ayırırken kapıya yönelmişti. Hagrid'te uğurlamak için ardından gelirken elindeki boş fincanı masaya bırakmıştı.

"Bir dahakine arayı çok açma Draco."

"Her boşlukta gelmeye çalışacağım Hagrid."

Hagrid arkası dönük olan sarışının omzunu patpatlarken kapıyı açan sarışınla karşılarında gözleri ardına kadar açık ve cevap beklediği çok açık olan kuzgunla karşılaşmışlardı. Sarışın karşısında ki yeşillerle olduğu yerde kalırken 'işte şimdi sıçtık' diye düşünüyordu.

"Senin burada ne işin var?"

Sarışın verdiği saçma salak tepki üzerine kendini karagölde boğmak istemişti. Sekiz senedir her zaman Hagrid'le olan kişiye sorulacak soru bu muydu gerçekten?!

Harry sarışının sorusu üzerine kaşlarını çatarken alayla gülmüş ve ellerini saçlarından geçirmişti.

"Senin burada oluşunu sorgulamak varken sence de benimkini sorgulamak tuhaf olmaz mı?"

"Olur değil mi?"

Sarışın kısık çıkan sesiyle Hagrid'e dönerken iri adam suçüstü yakalanmış bir yüzle başını sallamıştı. Ardındansa aniden arka kapıya yönelmişti.

"Harry!! Sana bir fincan çay vermek isterdim ama gel gör ki yasak ormanda bir kaç işim olduğunu hatırladım. Çıkarken kapıyı kapatmayı unutmayın olur mu? Görüşürüz çocuklar!"

Hagrid nefes almadan sıraladığı cümlelerle gözden kaybolurken sarışın onu yalnız bırakan iri adamla irileşen gözlerini kuzguna çevirmişti.

"Neler oluyor Malfoy? Ne zamandan beri Hagrid'i ziyaret ediyorsun?"

"Hagrid'i ziyaret ettiğim yok, ben buraya şey için geldim."

"Ney?"

"Profesör Sprout Hagrid'in isteği üzerine Feng için bir ot getirmemi istedi."

Harry duyduğu ama asla inanmadığı savunmaya karşılık kalkık kaşlarıyla kafasını sallarken burnunu çekip ellerini beline koymuştu.

Fantastic BeastsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin