T

450 50 40
                                    

Harry, sabah kahvaltısını neden tek başına yaptığını pek anlayamamıştı. Arkadaşlarının onunla konuşmadığının farkındaydı ama tam şuanda kahvaltı saatleriydi ve ikisi büyük salonun yanından bile geçmemişti. Sabah kalktığında kızıl arkadaşı odada değildi ve garip olan ayrıntıysa yatağının toplu oluşuydu. Ron'a yatağını toplatabilen tek güç Herm'in çenesi olduğundan ikisininde sabah odada olduğunu düşünüyordu. Belki de onunla karşılaşmamak için erkenden kalkıp kahvaltıya gelmişlerdi. Açıkçası yanlız kahvaltı yapmaktan hoşnut olduğu da söylenemezdi. Bir kere o tek başınayken yemek bile yiyemezdi ki! Harry çatık kaşlarıyla cebindeki kıpırtıyı hissettiğinde aslında yalnız olmadığını hatırlamıştı. Cody ise yuvası olan küçük cepten kafasını çıkartmış, çataldaki salatalığa ilgi ile bakıyordu.

"Yiyeceğini düşünmüyorum ama yinede tadına bakmak ister misin?"

Kuzgun Cody'ye doğru çatalını uzatırken Cody ilgi ile salatalıktan ufacık bir ısırık almıştı ama tadını sevmemiş olacak ki bir anda cebine geri girmişti.

"Ben demiştim."

Kuzgun cebindeki tatlı şeye gülümserken  kafasını kaldırmış ve tekrar yanındaki boşluklara takılmıştı. Cody sayesinde yanlız değildi ama yanlız hissediyordu. Yıllardır Hogwarts'ta arkadaşlarından ayrı ettiği kahvaltılar iki elin parmaklarını geçmezdi ve şuan yemek yiyemiyordu. Çatalını masaya geri bırakırken gözleri karşı masaya takılmıştı. Gümüş üçlü gayet normal bir şekilde kahvaltısını yapıyordu ve bu Harry'nin sinirini bozmuştu. Neden kendi arkadaşları bu olayı bu kadar büyütmüştü ki?

Kuzgunun bakışlarını fark eden sarışın ise minik bir gülümseme takınarak ona dönmüştü ama gördüğü manzara ile kaşlarının çatılmasına engel olamamıştı. Tek başına oturuyordu. Granger ve Weasley neredeydi ki? Tamam araları bozulmuş olabilirdi ama en azından kahvaltıya gelmeleri gerekirdi. O düşünürken Harry daha fazla orda durmak istememiş olacak ki  bir anda ayaklanmış ve hızla kapıya yönelmişti. Sarışın refleks olarak hareketlenirken kendini büyük salondan çıkmak üzere olan kuzgunun peşinden koşarken bulmuştu.

"Potter, bekle!"

Harry duyduğu sesle anında yavaşlarken arkasını dönmüş ve ne ara dibine girdiğini anlamadığı sarışını görmüştü. Biraz gerileyerek aralarına bir iki adım mesafe koyarken soran gözlerini ve kalkık kaşlarını grilere çevirmişti.

"Efendim?"

"Granger ve Weasley nerede? Niye tek başınaydın?"

Kuzgun derin bir nefes vermiş ve gözleriyle son bir kez büyük salonu taramıştı. Arkadaşları hala ortalıklarda gözükmüyordu.

"Bilmiyorum, kalktığımda Ron odada değildi. Herhalde kendilerince bana mesafe koyuyorlar."

Sarışın anladığını belli edercesine kafasını sallarken derin bir nefes almıştı.

"Niye söyleyemeyeceğin bir şey olduğunu anlayamıyorlar ki?"

Doğrusu Harry'de bunun cevabını bir hayli merak ediyordu.

"Bir bilsem! Neyse, büyük ihtimal sınıftadırlar. Ben gideyim."

Sarışın üzgün olduğu her halinden belli olan kuzgunun arkasından bakarken bir an önce barışmalarını dilemişti. Eğer birkaç gün içerisinde barışmazlarsa kendisi gidip konuşacaktı. Kimsenin kendisi yüzünden küs kalmasına izin vermeyecekti. Özellikle de bu kişi Potter'sa!

Fantastic BeastsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin