Günaydınn
Oy ve yorum sınırı koyacağım buradan sonra. Bölüm 50 oya ve 50 yoruma ulaştığında yeni bölüm atacağım.
Bang Chan uzaktan gördüğü silüete karşı hafifçe gülümsedi ve hareketlerini hızlandırdı. Her zamanki geldikleri kafedelerdi.
Gülümsemesi sevgilisinin çaprazında oturan kişiyi fark ettiğinde donuklaşmıştı, duyduğu ses ise kaşlarının sinirle çatılmasına neden olmuştu.
Kendisini fark ettiğinde sevimli bir şekilde gülümseyip el sallayan Seungmin'e bakmadan karşısındaki adamın yakasına attı elini. Yakasını sıkıca tutarken yüzünü onun yüzüne yaklaştırdı, sesinden taşan sinirle "Ne yaptığını sanıyorsun?" diye sordu kabaca.
İçinde korku ve şaşkınlığı aynı anda yaşayan Seungmin hemen sandalyesinden kalkmış Chan'ın kolunu tutmuştu karşısındakini bırakması için. Ortada yanlış bir şey olduğu belliydi ancak birine böyle saldırması yanlıştı. "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?"
Chan bakışlarını ona çevirdi şimdi de. "Neden bu adamla oturuyordun?"
"Bu nasıl bir soru böyle? Biriyle oturamaz mıyım?" Kıskanmış mıydı kendisini? Sadece kıskansaydı böyle davranmazdı. Sakince elini Chan'ın kolundan çekti ve sevgilisinin çatık kaşlarının altında parlayan gözlerinin içine baktı. "Onu bıraksan ve oturup düzgünce konuşsak?"
Mevzu bahis kişi sonunda konuşmaya karar vermişti. Yüzünü buruşturarak Chan'ın ellerini ittirdi. "Sakin ol kardeşim, sevgiline bir şey yapmadım. Konuşuyorduk sadece."
Yüzünde büyük bir gülümseme oluştu cümlelerine devam ederken. "Hatta çok iyi anlaştık. Değil mi Min? Ayrıca bana birini beklemediğini söylememiştin?" Sorarcasına söylemişti son cümleyi.
Chan ona yumruk atmak ve gülümsemesini yüzünde dağıtmak istemişti o an, Seungmin olmasa yapabilirdi belki de.
"Kardeşim mi? Tanışıyor musunuz?"
Chan Seungmin'in elini tutarken "Maalesef" diye mırıldandı bıkkın bir şekilde. "Gidelim Seungmin. Başka yerde konuşuruz."
Tehditkar bakışlarını Kwangsoo'ya çevirdi daha sonra. "Umarım seninle de sadece konuşmakla kalırız."
Seungmin yerinden kıpırdamadan cevapladı onu. "Hayır, bir yere gitmiyoruz. Ve bana şimdi, burada, neden böyle davrandığını açıklıyorsun Bang Chan."
Chan ne dese ona karşı çıkamayacağını biliyordu. "En azından ondan uzaklaşsak." Eliyle sandalyesinde pişkince oturan sözde abisini işaret etmişti.
"Hayır." dedi bir kere daha Seungmin. O da Chan'ın yaptığı gibi masadaki boş sandalyeyi işaret etti. "Otur ve neler olduğunu anlat."
Başka biri olsa bir yerlerine takmayacağı cümleler Seungmin'in ağzından çıktığında emir gibi geliyordu ona. Bu yüzden uzatmadı ve sevgilisinin gösterdiği sandalyeye oturup onu da yanına çekti.
Küçüğü tek kaşını kaldırarak ona bakmıştı. Ancak Chan'dan önce söze giren Kwangsoo oldu.
"Sana daha önce söyleme fırsatım olmadı Min ama Bang Chan benim küçük kardeşim." Sevimli sayılabilecek bir gülümseme sundu ona.
"Bana bir abin olduğunu söylememiştin." Hafif bir şaşkınlıkla erkek arkadaşına döndü Seungmin.
"Gereksiz bir detay güzelim. Konuşarak zaman harcamaya gerek yoktu."
Seungmin sözlerinden ikisinin arasındaki ilişkiyi az çok anlamıştı ancak neden böyle olduklarını çözememişti. Tanıdığı kadarıyla Kwangsoo çok iyi birine benziyordu. İyi, nazik, sevecen ve centilmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Are || ChanMin
FanficSeungmin daha 6 yaşındayken Chan'a bağlanmıştı kaderi. Henüz küçükken bir kahraman olarak gördüğü, büyüdükçe hayal meyal hatırladığı ve her yerde aradığı adam hiç beklemediği bir şekilde karşısına çıkar. Ancak efsanelerden ya da hikayelerden duydu...