"Ne oluyor size?"
İkilinin birbirine bakarak gülümsediği büyülü anın Minho ve Jisung tarafından bozulması uzun sürmemişti ne yazık ki.————————-
Minho kendisine uzatılan eli ilkinden daha sıcak bir şekilde sıkmıştı.
"Seungmin sana güvendiği için ben de güveneceğim. Artık ona bir şey yapacağını düşünmüyorum, gelecekte beni yanıltma."
Chan şu an kendini erkek arkadaşının ailesiyle ilk kez görüşmüş damat adayı gibi hissediyordu. Samimi bir gülümsemeyle "yanıltmayacağım" dedi."Seninle daha çok görüşeceğiz galiba sincap çocuk, bence iyi geçinmeliyiz."
Jisung cevap vermemiş sadece başını sallamıştı.Seungmin vedalaşma için Chan'a el sallayacakken o buna fırsat vermemiş, Seungmin'i kendine çekip sarılmıştı. Küçük olan başta biraz şaşırsa da kollarını karşısındaki bedene doladı. "Görüşürüz" kulağının yanında hissettiği ılık nefes bir anlığına ürpermesini sağlarken son zamanlarda hyungunun biraz garip davrandığını hissediyordu, sanki biraz flörtöz gibi? Saçmaladığını fark edip iç sesiyle tartışmayı bıraktı ve sonsuza kadar sürecekmiş gibi olan sarılmalarını kesti.
Vedalaşma faslı bittiğinde kardeşler kafeden ayrılıp kendi evlerine doğru yola çıkmıştı.
Seungmin'den
Elleri yavaşça ellerimi içine aldı, yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdı.
"Ne kadar bakarsam bakayım çok güzelsin Kim Seungmin" kelimeler dolgun dudaklarının arasından fısıltı şeklinde çıkıyordu. Ona asıl güzel olanın kendisi olduğunu söylemek istedim ama sanki donmuş gibiydim, vücudum hiçbir işlevi yerine getiremiyordu.
Gözlerim kırmızı dudaklara kaydı, bunu fark ettiğinde hafifçe sırıttı.
Dudaklarını benimkilerine dokundurdu, gözlerinde izin almak istermiş gibi bir bakış vardı. Baş parmağımla elinin üstünü okşayıp gözlerimi kapattım ve ona istediği izni verdim.
Ancak o sırada odada bir bağırış yankılandı.
"Sana kardeşimden uzak dur demiştim!"Bir anda gözlerimi araladım, odamın tavanıyla bakışırken hepsinin rüya olduğunu anlayınca derin bir nefes verdim. Ardından yüzümün kızarmaya başladığını hissettim. Bu nasıl bir rüyaydı böyle? Chan hyung ile öpüşmek üzereydik... Yatakta oturur pozisyona gelip yüzüme hafifçe vurdum bir kaç kere. Tekrar karşılaştığımızdan beri sürekli düşüncelerimi işgal eden bu adamdan etkilenmeye başladığımı kabul etmeliydim. Silkelenmek istermiş gibi iki yana salladım başımı, ardından duvardaki saate baktım. 11'e yaklaşıyordu, bu kadar çok uyuduğuma inanamıyordum.
Yataktan çıkıp rutin işlerimi halletim ve görevlilerden birine bana küçük bir kahvaltı hazırlamasını rica ettikten sonra salona indim.
Minho hyung koltukta oturmuş elindeki tabletten bir şeye bakıyor, bir yandan da kahvesini yudumluyordu. Onu gördüğümde rüyam aklıma geldi ama üstüne fazla düşünmeyip yanına oturdum."Şirkete mi gideceksin?" Üzerindeki takımdan ve önceki senelerle karşılaştırma yaptığı hisse değerlerinden bunu anlamak çok da zor değildi.
"Evet, iznim bitti." Bir anda kafasını kaldırdı. "Bu arada, sincap çocuğun numarası var mı sende?"
"Onun bir adı var hyung, Jisung. Ve hayır yok, neden?"
Sırtını koltuğa yasladı, başını geriye attı. "Beklediğimden daha sevimli biriydi aslında..."
"Dün her fırsatta onunla uğraşan sen değil miydin?"
"Ne olmuş bensem, sana da bir şey söylenmiyor Seungmin"
"Tamam tamam, numarasını Chan Hyung'dan isteyebilirim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Are || ChanMin
Hayran KurguSeungmin daha 6 yaşındayken Chan'a bağlanmıştı kaderi. Henüz küçükken bir kahraman olarak gördüğü, büyüdükçe hayal meyal hatırladığı ve her yerde aradığı adam hiç beklemediği bir şekilde karşısına çıkar. Ancak efsanelerden ya da hikayelerden duydu...