Oy ve yorum lütfen🥺😽
"Yerinde dur artık Seung." Minho kardeşinin elini tutmuş, aralıksız yaklaşık beş dakikadır yaptığı gibi yerinde zıplamasını durdurmuştu.
"Çok heyecanlıyım hyung." Seungmin yüzünden düşürmediği büyük gülümsemesi ile konuştu. Heyecanını dile getirmesine gerek yoktu aslında, sürekli hareket etmesinden, uzun süre bir şeye odaklanmamasından ve konuşup durmasından onu gören herkes heyecanlı olduğunu anlayabilirdi.
"En azından zıplamayı bırak artık." Seungmin bir şey söylemeden başıyla onu onaylamış bu sefer de yerinde sallanmaya başlamıştı. Minho kardeşinin ne zaman heyecanlansa yerinde duramadığını bildiğinden çok da üstelememiş, geniş alanı sevgilisini görebilmek adına gözleriyle taramaya devam etmişti. Bir yandan da Seungmin'in Chan'ın ne kadar iyi biri olduğu, mükemmel bir kral olacağıyla ilgili yaptığı konuşmayı dinliyordu bıkkınca.
"Bö!" Birden arkasında hissettiği soğuk nefes ve duyduğu bağırış ile zıplayarak arkasına döndü, delici bakışlarını onu korkutmaya çalışan Hyunjin'e çevirdi. Hyunjin korkutmaya çalışırken Minho'nun bakışlarından korkarak gergince gülümsemiş ve 90 derece eğilmişti.
"Jisung nerede?" diye sordu Minho. "Buraya geldiğimizden beri göremiyorum onu."
"Chan hyungun yanında, tören bitene kadar görebileceğini de sanmıyorum."
"Peki tören ne zaman başlayacak?" Bu sefer de Seungmin öne atılıp sormuştu.
"Birazdan. İstersen başlamadan gidip Chan hyung ile konuşabilirsin."
"İsterim! Nerede o şimdi? Beni yanına götürür müsün?" Seungmin'in tatlı aceleci tavrına karşın Minho göz devirmişti. "O Chan'ı görebiliyor da ben neden sincabımı göremiyorum?"
Hyunjin ona cevaben omuz silkti. Ardından somurtan Minho'yu arkalarında bırakıp Bang Chan'ın yanına kadar eşlik etti Seungmin'e.
"Neden her seferinde aşırı yakışıklı ve çekicisin?" Seungmin Chan'ın arkasından yaklaşarak beline kollarını sarmış, kafasını omzuna koyarak sormuştu.
Bang Chan sevgilisinin ellerinden birini kavrayıp avucuna bir öpücük bıraktı. Bedenini yavaşça meleğine çevirirken kendisine yönelen sorudan alakasız bir şekilde konuştu. "Birazdan her şey bitecek ve biz çok mutlu olacağız."
Seungmin'in gözleri parlıyordu Chan'a bakarken, duyduğu her bir kelimede daha da genişleyen gülümsemesiyle. "Ayrılmadığımız sürece hangi zorluklara katlandığımız umrumda değil, seninle olmak mutlu olmama yetiyor."
"Bir daha ayrılmak zorunda kalmayacağız meleğim." Sevgilisinin dudaklarına saniyelik bir öpücük kondurup geri çekildi. "Şimdi izninle, tören başlayacağı için gitmem gerekiyor."
Seungmin beline sarılı kollardan ayrılıp bir kaç adım uzaklaştı. "Tören biter bitmez ben de senin yanında biteceğim. Şimdilik görüşürüz!"
Chan'dan önce odadan çıkmış, hafifçe zıplayan adımlarla Minho'nun yanına dönmüştü tekrar. Abisini hâlâ somurturken gördüğünde gülmeden edemedi. "Çok aşık olmuşsun sen hyung."
Minho'nun dudakları iki yana kıvrılırken küçük bir gülüş verdi Seungmin'e. "Bana diyene de bak, utanmasan ' Chan'ım da Chan'ım ' diye gezeceksin her yerde."
Onlar konuşurken tören başlamış, 15 dakika gibi bir sürede olup bitmişti her şey. Bang Chan yüksek, kürsü gibi yerde sağ tarafında Jisung ve Kwangsoo, sol tarafında Kraliçe ile başındaki sembolik taçla halkı selamlamıştı. Alanı dolduran coşkulu alkış sesleri durulduğunda boğazını temizleyip konuşmaya başlamıştı. "Bugün hepimiz için büyük bir gün çünkü yüzyıllardır süregelen kalıplaşmış yargıların ve karşı gelinmeyen düzenin dışına ilk kez çıkıyoruz. Ben, Veliaht Prens Bang Christopher Chan Kral olma yetkimden feragat ediyorum."
Her ağızdan çıkan sessiz fısıltılar kalabalıkta çığ gibi büyüyor, halkın merakını ortaya seriyordu. Öte yandan, Seungmin'in de onlardan bir farkı yoktu. Chan'ın krallıktan feragat etmekten kastının ne olduğunu merak ediyordu ama ne olursa olsun herkes için en iyisi olacağına emindi. İçinde Chan için birazcık bile şüphe yoktu.
Uğultular öncekine nazaran biraz daha azaldığında konuşmasına devam etti Prens. "Krallık yetkisini ağabeyim Bang Kwangsoo'ya bırakıyorum." Başındaki tacı çıkarıp bir adım önce çıkmış ve kendisine dönmüş ağabeyinin başına takmıştı. Konuşmayı Kwangsoo devralmıştı şimdi. "Her koşulda, kendimden önce halkın çıkarını düşüneceğime, kendimi vampirlerin refahına adayacağıma yemin ediyorum."
Kraliçe ve Jisung'un da onun yetkisini onaylamasıyla taç töreni bitmiş, yeni vampir hükümdarının Bang Kwangsoo olacağı resmen ilan edilmişti.
Seungmin yanında oturan eşine anlamaz gözlerle bakıyordu. "Madem Kwangsoo kral olacaktı, bütün bu uğraş niyeydi. Ne oldu da değişti iki günde?"
"Sizi cidden anlamıyorum." diyerek kardeşine hak vermişti Minho da.
"Yalnız sen kralın Kwangsoo olacağını söylediğin zaman Hyunjin ve Changbin'in yüz ifadeleri çok komikti. Orada gülmemek için kendimi tutmak tahmin edemeyeceğiniz kadar zordu." Jisung aklına gelen suratlarla küçük bir kahkaha attı.
"Ne tepki vermemizi bekliyordun ki?"
"Hâlâ şaşkınım ben, neden o adam kral oldu ki şimdi?"
"Önceden Kwangsoo'nun kral olmasını istememe ve ona karşı savaşma sebebim sığ düşünceleriydi. Yönetim onda olursa vampir halkı çok kötü şeylere sürüklenebilirdi. Dün onunla bir anlaşma yaptık. Halkı benim belirlediğim kurallarla yönetecek, yasalarda değişiklikler yapacak. Gerçi Soojin noona olmasa söylediklerimin hiçbirini kabul ettiremezdim ona. Ne olduysa Soojin noona sayesinde bir nevi."
"Nasıl değişiklikler yapacak?" diye sordu Seungmin.
"Melez vampirler de safkan vampirlerle aynı haklara sahip olacak. Bundan sonra insanların zorla kanı içilmeyecek. Bir insan ve vampirin birlikteliği yasal olarak engellenmeyecek. Veliaht yine küçüklüğünden beri kral olmak için eğitilecek ama bu eğitim kapsamı genişletilecek ve bunun gibi bir kaç madde daha."
"Peki sen ne yapacaksın hyung?" Hyunjin ilgi çekici yeni kuralları dikkatle dinledikten sonra aklına takılan soruyu sordu.
"Ben mi?" Gülümseyerek Seungmin'e baktı Chan. "Ben bundan sonra sadece meleğim ne isterse onu yapacağım."
Çok saçma olduğunu biliyorum. Madem sonunda Kwangsoo kral olacaktı, niyeydi bu kadar uğraş diyebilirsiniz ki derseniz de haklısınız. Açıklayabildiğim kadar açıklamaya çalıştım bunu. Aslında kafamdaki son angst'tı. Angst olmasını istemeyen bir çok kişi olduğu için mutlu bir son bulmaya çalıştım ve böyle bir şey yazdım.
Yalnız böyle konuştuğuma bakmayın bu bölüm final değildi daha çocuklarımın mürvetini göreceğiz kdhkddhk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Are || ChanMin
أدب الهواةSeungmin daha 6 yaşındayken Chan'a bağlanmıştı kaderi. Henüz küçükken bir kahraman olarak gördüğü, büyüdükçe hayal meyal hatırladığı ve her yerde aradığı adam hiç beklemediği bir şekilde karşısına çıkar. Ancak efsanelerden ya da hikayelerden duydu...