•my new life

548 45 48
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🍂🍵🧧
---------‐--------------------------------------------------------

Ellerim özenle hazırlanmış çiçek buketini sıkıca tutarken tam önümde ki kapalı duran yakın zamanda açılacak olan kapılara bakıyorum gözlerimi kırpmadan. Hiç haber alamamıştım kraliçeden ailemle ilgili, gitmişler miydi? O karanlığın içine beni burada bir başıma bırakıp gitmişler miydi? Felix, o küçüktü daha bırakmazdı beni hem daha yapacağımız pek çok şey vardı onunla. Goryeo'dan Ilsan'a geri döndüğümde sürekli bana sorular sorar beni bunaltırdı ama bunun yanında benimle çok güzel hayaller kurardı benim küçük prensim.

Sabah hazırlanırken defalarca kez ağlamıştım herkes beni yeni bir hayata başlayacağım, ailemden ayrılacağım için ağladığımı sansa da ben gerçekten ailemden ayrılabileceğim düşüncesiyle hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Şimdi bile gözlerim aniden doluyor ellerim dışarıdan rahatlıkla farkedilecek derecede titriyordu.

Ailemden haber gelmemesi üzerine iki defa geciktirilen düğün insanların canını sıkmaya başlamıştı, kimse gelip bana bir haber vermiyor odam da öylece oturmamı istiyorlardı. Yaşamaları için ümit besleyerek öylece oturmamı.

Düşüncelerim arasında boğulurken birkaç kez vurulup arkasından açılan kapı ile başımı çiçek buketinden kaldırmış ve gelen kişiye bakmıştım. Üstü başı dağılmış halde gördüğüm Felix'in arkasından gelen ailemi ve kraliçe Haneul'ü görmemle elimde ki çiçek buketi yerle buluşmuş ve gözyaşlarım tekrar dökülmeye başlamıştı.

Koşarak oturduğum yerden kalkmış ve karşımda duran aileme sıkıca sarılmamla hepsinin ağzından küçük kıkırdamalar dökülmüş ve hemen beni sıkıca kucaklamışlardı. Şuan ne makyajım ne de gelinliğim umrumdaydı tek düşündüğüm şey bu beş insandı.

"Jennie, davetliler daha fazla bekleyemez. Hızlıca senin makyajını yenilesinler o sırada biz de ailenle ilgilenim malum zorlu bir yoldan geldiler." Minnettar bakışlarla kraliçe Haneul'e baktıktan sonra zorda olsa kollarımı çekmiş ve makyaj masasına ilerlemeye başlamıştım.

Yaklaşık yarım saat sonra tekrar çalınan kapım artık her şeyin bittiğinin ve yeni bir hayata adım attığımın  habercisi olmuştu. Odaya gelerek koluna girmemi sağlayan babama en içten gülümsemle baktıktan sonra derin bir nefes alarak odadan çıkmış ve sarayın büyük merdivenlerinden inerek baheçeye ilerlemeye başlamıştık.

Uzun siyah saçlarım açık bırakılmış, annemin aylar önesi burata gelirken düğün günü takmam için verdiği çiçek desenli taç başımda tüm güzelliğiyle duruyordu.

Sarayın arka bahçesi güzelce düzenlenmiş ve çiçeklerle donatılmıştı hatta düğün için yeni bir kilise dahi yapılmıştı. Herkes bu dönemde fazlasıyla çalışmış ve yorulmuştu, birbini sevip sevmediğini dahi bilmeyen iki insan için bu kadar çabalamışlardı ve bu beni az da olsa üzüyordu.

Taehyung'un son zamanlarda olan davranışları şüphelenmeme neden olsa bile eski arkadaşlar olduğumuz için böyle düşünüyordum çoğu zaman ama hayatımda Taehyung kadar dengesiz bir insan görmediğim gerçeğini göz önünde bulundurursak her şey olabilirdi.

Sonunda büyük saray kapısının önünde geldiğimizde bizi gören görevliler kapıları yavaşça açmış ve reverans göstererek hafifçe arkamıza geçmişlerdi. Tam karşımda rahibin yanında duran Taehyung ile gözlerimiz birleştiği sırada içimde anlam veremediğim bir his oluşmuştu. Heyecan denebilir miydi? Sabahtan beri sanırım ilk kez bu kadar heyecanlı hissediyordum hatta o kadar heyecanlıydım ki eteklerimi tutup buradan koşa koşa kaçsam ne olur diye düşünmeye başlamıştım bile.

Kingdom StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin