•where did the old go

658 52 18
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🍂🍵🧧
-----------------------------------‐------------------------------

Oturduğum sandalyeden kalkarken başta Mary olmak üzede diğer iki nedimemin imali bakışları üzerimde dolanıyordu, size yapacağımı biliyorum ben bekleyin sadece.

Ufak bir öksürük ile boğazımı temizledikten sonra "Tabi ki konuşabiliriz Prens Taehyung." O'na hitap ediş şeklim ile tek kaşını kaldırmış bana bakarken ben Kraliçe Haneul'ün önünde hafifçe eğilmiş ve Taehyung'un yanına gitmeye başlamıştım.

Odadan çıktığımı, askerlerden uzaklaştığımız gibi eskiden yaptığı şeyi yaparak aniden bir kolunu omzuma atmıştı, bu ani hareketi ile ne kadar başta şaşırsam da bunu doğru bir şey olmadığını hatırlayarak hızlıca kendimi o'ndan uzaklaştırmış vr aramıza biraz mesafe koyarak yürümeye devam etmiştim.

Şaşkın bakışları ile bana bakmaya başladığında konuşmak için dudaklarımı aralamıştım. "Prens Taehyung, artık yirmi yaşında yetişkin kişiler olduğumuzu göz önünde bulundurursak bu tarz davranışlarda bulunmamız doğru değil. Biz artık çocuk değiliz." Demiştim oldukça soğuk çıkan sesimle.

"Oov, birileri çok değişmiş." Gülümseyerek yürümeye devam ettiğimiz de bahçeye gelmiştik.

"Herkes sizin değildi Prensim." Yürümeyi bırakmış ve kuş seslerinin doldurduğu, çiçek kokulu bahçeyi izlemeye başlamıştım.

"Anlayamadım." Hafifçe gülmüş ve elime aldığım çiçeğe bakarken konuşmaya başlamıştım. "Demek istediğim şu, siz özgürce tüm sarayda gezerken hatta halkın arasına karışırken ben sarayın küçücük bir bölümüne hapistim ve bunların hepsi sizinle evlene bilmem içindi Prensim."

"Gerçek mi bu ?"

"Bakın mesela bu, benim sizin yaptığınız neredeyse her şeyden haberim varken sizin hiçbir şeyden haberiniz yok bile." "Neyse bunları konuşmayalım, olan olmuş ne de olsa bunun için seni suçlayack değilim." Hızlıca etrafı kontrol ettikten sonra büyük bir gülümseme ile solumda duran Taehyung'a dönmüştüm.

"Seni çok özledim" demiştim heyecanla fakat yanımızdan geçen saray çalışanı ile hızlıca yüzümde ki gülümsemeyi silmiş ve öylesine etrafa bakmaya başlamıştım.

Ben saray çalışanının gitmesini beklerken Taehyung o'nu umursamadan kulağıma eğilmiş ve "bende seni papatya." Demişti. Son söylediği kelime gözlerimi kocaman açılmıştı.

"Saray bahçesinde pek çok papatya dikili, senin geleceğini öğrendiğim günden beri her gün bahçeye çıkıp bakıyorum." Hala aynıydı, hiç değişmemişti.

"Teşekkür ederim" konuşmayı bırakarak bahçede dolaşmaya başladığımda o'da benimle birlikte geliyordu, aniden gördüğüm kişiler ile içimi bir heyecan, korku karşımı bir duygu kaplamıştı, diğer kraliçeler buradaydı.

O'nlardan hep uzaktım, odağım hep Kraliçe Haneul olmuştu yıllardır. Aslına bakarsak diğer üç kraliçenin entrikaları o'nlardan korkmak için yeterli bir sebepti.

Kartlarını açık oynarlardı üçüde, Kraliçe Haneul gibi değillerdi. Sanırım en kötüleri Kraliçe Shinhye'ydi zamanında Kral'a bir çocuk veremediği için oldukça aşağılanma görmüş anlatılanlara göre, şimdi de böyle oyunlar oynayarak intikam almaya çalışıyordu.

Kingdom StoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin