Küf kokusu burnuma dolarken, etrafımı incelemeye çalışıyordum. Karanlıktan başka bir şey göremeden, rastgele attığım adımlar beni nereye götürebilir ki? Garip bir ses duyuyorum. Paslanmış kapı gıcırtısı ve kötü niyetlere ev sahipliği yapan bir kahkaha... Damarlarımdan korku akıyor. Gözlerimi açmaya çalışıyorum fakat bir engel var. Her yer karanlık. Ellerim yüzümü bulduğunda, gözüme bağlanan kumaşa değiyor parmaklarım. Gözlerim bağlanmış! Bir yandan kumaşı çözmeye çalışırken, bir yandan yürüyorum. Fakat belime dolanan bir şey gitmemi engelliyor sanki. Sonra birinin varlığını hissediyorum tam önümde. Nefesi dudaklarıma değiyor. Siyah kumaşı çözmeye çalışıyor sanırım. Gözlerimdeki kumaş indiğinde beyaz takım elbisesi dikkatimi çekiyor. Üzerinde taze kan lekeleri var. Bu yapılı bedenin sahibine bakacağım sırada, bir şey belimden kayıyor gibi hissediyorum. Gözlerimi açan kişiye bakmadan önce belime kayıyor bakışlarım. Belimdeki koyu yeşillikle bakışıyorum, yeşilin en kötü tonuyla... Biraz daha sarıyor beni, gözlerimiz buluşuyor. Gözlerinde gördüklerimden sonra çığlık atmak için çabalıyorum. Fakat benden önce belime sarılan yılanın çığlığı duyuluyor.
.
.
.
.
Duyduğum çığlık sesiyle gözlerimi araladım. Bu ses anneme aitti. Karşılık olarak babamın bağırışını duyduğumda, kanımın donduğunu hissettim. Ailemin daha önce hiç bu kadar sert tartıştıklarına şahit olmamıştım. Zaten her zaman dışlanan ve başkasının çocuğuymuşum gibi hissettiğim bir ortamda büyüdüm. Aklım çocukluğuma gidip aile ortamımın çıkmazına daldığımda düşüncemi bölen babamın sert çıkışıydı." Ondan bunu saklayamazsın. O kızın kimsesizliğini görmüyor musun? Aramızda yalnız olduğunu görmeyecek kadar körleştin mi sen? Buna izin vermeyeceğim!"
Kırılan vazonun sesi tüm salonda yankılanıp, odamın kapısına çarptı. Ardından annem konuşmaya başladı.
" O benim. Haddini bil, neler yaşadığımı sen bilmiyorsun tamam mı?"
Annem fısıldamaya başlamıştı. Hızlıca yatağımdan kalkıp, odamın kapısından onları dinlemeye başladım. Annemin sesi kulağıma doldu.
" Adresimizi nasıl gönderirsin onlara, bizi bulmuşlar bile. Ben 18 yıldır saklanmak için uğraşıyorum. Her şeyi mahvettin. Allah senin belanı versin!"
Bunlar da ne demek oluyordu? Babam kime adresimizi göndermiş olabilirdi? Annem kimden saklanıyordu? Bizim peşimizde kim olabilirdi ki? Delirmek üzereydim! Burada oturup onları dinlemek yerine neden ben sormuyordum ki? Tam kapıyı aralayacağım sırada babamın dudaklarından dökülen adımla duraksadım.
"Saye'yi onlardan ayırmaya hakkın yok. Onlar Saye'ye daha iyi bir hayat sunabilir. Ayrıca Saye'yi babasından daha ne kadar ayıracaksın? Mahalle sapığı tarafından rahatsız edilerek ömür boyu garsonluk mu yapacak kızımız? Mantıklı ol Hülya!"
Duyduğum cümle zihnimde yankılanıyordu.
'Saye'yi babasından daha ne kadar ayıracaksın?'
Şakaklarıma saplanan ağrı, gözlerimi kanatacak kadar güçlüydü.
'Saye'yi babasından daha ne kadar ayıracaksın?'
Yanaklarımdan süzülen yaşlar dizlerime damlıyordu. Çöktüğüm yerden gelen soğukluk, içimden gelen ateşle savaş veriyordu. Zihnimin içinde dönen sesler beni çıldırtacaktı. Sessizce fısıldadım."Tanrım, eğer varsan bana acı. Tanrım, bana yardım et! Senin verdiğin canı zihnim alıyor benden. "
.
.İçimdeki öfke şakaklarıma kendini çarparken, nefesimin kesildiğini hissediyordum. Karnımdan, göğsüme doğru yükselen soğukluk üşümeme neden olduğunda titremeye başladım. Donuyordum! Kendimi zorla yatağıma attığımda bilinçsiz gibiydim. Tek dileğim bu krizin son bulmasıydı, sonrasında kapının ardındakiler beni bekliyordu.
.
.
.
Pencereme atılan taş sesi biraz ürkmeme sebep oluyor. Perdeyi aralayıp aşağıya bakıyorum. Karşımda yeşil gözler var. Ormanı andırıyorlar bana. Kızıl saçları omuzlarına dökülen güzel kadın el sallıyor bana. Kiraz gibi renkli dudakları ve çilleriyle olan doğal güzelliği mest ediyor beni. Gözlerindeki samimiyet kalbimi okşuyor. İçimden gelen sevinci durduramıyorum bir türlü. Bu kadını gördüğüne seviniyor ruhum, fakat zihnim bu kadına yabancı. Karşılık olarak el sallayacağım sırada bir ışık parlıyor. O güzel kadın kayboluyor gözümün önünden. Bileğime saplanan sızı çığlık atmama sebep oluyor. Gözlerimden damlayan kırmızı yaşlar, nefesimin kesilmesine sebep oluyor. Kan damlıyor gözlerimden. O güzel kadın için damlıyor bu kanlar. Zihnim bana onun gittiğini fısıldıyor. Ondan geriye kalan tek şey, bileğimdeki yaprak figürlü ve özel işlemeli bileklik oluyor. Ve zihnimin derinlerine gömülen büyük acı...
.
.
.
.
.
Ağlayarak uyandığımda psikolojim konusunda biraz endişelendim. Yine ağlamalı kabuslara geri dönmüştüm. Ama bunun duyduğum şeylerden olabileceğini düşünüp, kendimi yatağımdan dışarı attım. Krizi uyuyarak atlatmıştım. Yatağım her zamanki gibi yine benim kurtarıcımdı. Odamın gıcırdayan kapısını araladığımda neredeyse annemle çarpışacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİHNİM SANA NOT BIRAKTI
Novela Juvenil" Sen de benim gibi misin? " Yanaklarında gamzeleri belirdi. " Nasılsın ki sen? " Ruhumun derinlerinden gelen cevabı dudaklarımla buluşturdum. " Zihniyle savaşan ve deli olmak isteyen biri..." . Beni anlayacak birine ihtiyacım vardı. Gerçe...