-5

54 7 0
                                    

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Karşımda bir doktor ve birkaç sivil kıyafetli kişi şaşkın gözlerle bana bakıyorlardı. Aralarında “Oh, çok şükür!”, “Ben zaten uyanacağını söylemiştim.” Gibi hepsi birbirine karışmış sesler duyuyordum. Başımsa o kadar çok ağrıyordu ki, sanki beynimin içinde kazı çalışması falan yapıyorlardı. Birden “Şşşt, sessiz olun lütfen!” diyen doktorun yarısını duyunca kendime geldim. Doktor onu duymuş olduğumun farkına varmış olacak ki bana dönüp “İyi misiniz?” diye sordu. Bu nasıl soruydu şimdi Allah aşkına! Nerede olduğumu, neden buraya geldiğimi kısacası hiçbir şeyi tam olarak hatırlamıyordum. Bana bir açıklama yapmak zorundaydı, hem de hemen! İçimde bu kadar düşünce fırtınası koparken dudaklarımdan çok savunmasız bir ses tonuyla sadece “Neredeyim?” diyebildim. Çok hoş, gerçekten de çok hoş! Ağzımı bile açmakta zorlanırken, beynim baya hızlı çalışıyordu, hızına yetişemiyordum doğrusu. Doktor düşüncelerimi bir bıçak misali keserek “Bayılmışsınız, komşularınız da sizi buraya getirmiş. Ama ben bu bayılmanın bir kriz sonucu oluştuğunu düşünüyorum. Yine de birkaç tahlil yapacağız. Aramamızı istediğiniz birileri var mı?” dedi. “Hayır” diye çok cılız bir ses çıkarttım ve sonra “Rica etsem biraz dinlenebilir miyim?” dedim odada bekleyen insanlara giden dercesine bakarak. “Tabi, çok geçmiş olsun!” diyerek teker teker çıktılar. Odada sadece ben ve doktor kalmıştık. Doktor boğazını temizledi ve sanki her kelimesini cımbızla seçiyormuş gibi özenle konuşmaya başladı. “Bunu yalnız konuşursak daha iyi olacağını tahmin ediyorum.” dedi. Biraz bekledikten sonra meraklı bakışlarımın farkına vararak konuşmasını sürdürdü. “Şimdi lütfen karşı çıkmadan önce iki dakika beni dinleyin. Geçirdiğiniz kriz ciddi hasarlar verebilirdi ve tekrarlama olasılığı da çok yüksek. Bu yüzden sizi psikiyatri bölümüne yönlendirmek istiyorum. Tedaviyle kendinizi çabuk toparlarsınız.” Sözleri beynime bıçak gibi saplandı. Ben ve psikiyatriste gitmek! Herhalde delirmiş olmalıydı bu adam! Ya da ben delirmiştim. Tabi ya deli olan tam da bendim. Kocam beni aldatmıştı! Evet, tam olarak da böyle olmuştu. O kadar büyük bir aşkla sevdiğin adam, başkasıyla birlikte olmuştu! Birden tekrar yaşlar gözlerime hücum etmeye başladı. Evet, daha iki dakika önce hatırlamadığım için kendime kızarken, şimdi hatırlamamak için her şeyimi verebilirdim! İstemsizce gözlerimden boşalan yaşlar yüzümü yakıyordu. Doktor ise panik olmuştu ya da ne olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Ona bakar bakmaz öfkem daha da arttı. Tamam, belki suçlu o değildi ama sonuçta daha yeni açılan bir yaraya basmıştı. Gerçekten de çıldırmış gibiydim. Hızlıca yatakta doğruldum, koşup gitmek istiyordum bir an önce buradan. Ayağa kalktım ve koşmaya çalışırken kolumda bir acı hissettim. Hay Allah! Serumu unutmuştum! Hızlıca serumu çıkarttım. Derimi biraz yırtmıştı. Tam o anda doktor kolumu kavradı. “Bırak beni!” diye çığlıklar atmaya başladım. “Bana bunu yapamaz!” diyerek bağırmaya devam ettim. O an yüzüme hançer gibi inen tokat tam bir şok etkisi yapmıştı. Doktor tam sol yanağımın ortasına bir tokat atmıştı. Refleks olarak elimi gözyaşlarımla sırılsıklam olmuş yüzüme götürdüm. Sanki o beş parmağın değdiği yerlerden alev çıkıyordu. Gerçekten de doktorun eli fena ağırdı. Düşüncelerime dalmışken etrafın bir anda kararmaya başladığını fark ettim. Sanki sesler bana çok uzaktaymış gibi geliyordu. Gerçi odada bir tek ikimiz vardık, nasıl başka sesler duyabiliyordum? Sanırım başka insanlar da odaya girdi tahminlerde bulunurken beni zar zor taşıyan bacaklarımın gücünün kalmadığını hissettim. Ve kendimi istemsizce yere bıraktım…

BADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin