-8

37 2 0
                                    

Hava bayağı soğumuştu. Yaklaşık on beş dakikadır bankta oturuyordum. Otel sanırım şehre biraz uzaktı. Çünkü; etrafta hiç ev yoktu ve doğru dürüst araba bile geçmiyordu. Etrafta bir kişi bile görsem nerede olduğumu, günü, saati kısacası her şeyi soracaktım. Ama bir Allah'ın kulu bile yoktu. Ellerim soğuktan morarmıştı. Isınması için ellerimi cebime soktum ve metal bir şeyin elime değdiğini hissettim. Gerçekten inanamıyordum! Telefonumu almıştım. Ellerimi nefesimle ısıttım ve telefonu elime aldım. Uçak modundan çıkarıp rehbere girdim. Hala ağlıyordum. Kim olursa olsun şu birkaç gündür yaşadıklarımı anlatamazdım. Ama anlatmak zorundaydım. Tek başıma bunun üstesinden gelemezdim. Kendimle savaştım ve sonunda kesin karar vererek "i" harfine bastım. Birkaç isim okuduktan sonra "İlayda" kişisini açtım. Ve arama tuşuna bastım.

      Yaklaşık bir saat sonra parkın yanında bir araba durdu. İçinden benimle aynı boyda, saçlarını aceleyle topladığı her halinden belli olan güzel bir kız indi. Soğuktan yüzüm, ellerim mosmor olmuştu. Soğuktan göz kapaklarımı bile zorla hareket ettiriyordum. Kız beni görünce koşmaya başladı. Bana yaklaştıkça yüzünü daha iyi görmeye başlamıştım. Evet, gerçekten de gelmişti ve çok endişeli görünüyordu. Yüzümü ellerinin arasına aldı, yanaklarımı öptü. Gözleri dehşetle açılmıştı. "Donmuşsun sen!". Hiçbir cevap veremedim çünkü, ağzımı kımıldatacak gücüm yoktu.

 Parktan uzaklaşalı yarım saat olmuştu. Bense yeni yeni ısınmaya başlamıştım. İlayda arabanın kaloriferini sonuna kadar açmıştı ve üstüme kendi montunu da örtmüştü. Yarım saat boyunca İlayda durmadan konuştu ama ben tek kelime bile cevap veremedim. Şimdi ise ısınmanın verdiği rahatlıkla kaslarımı hareket ettirebiliyordum. İlayda ise hala bana sorular soruyor, cevap alamayınca daha da endişeleniyordu. Yutkundum ve sorularını daha fazla yanıtsız bırakmak istemedim. Sadece "Okay beni aldattı! " diyebildim. 

 İlayda beni evine götürdü. İçerisi sıcak, düzenli ve samimiydi. Ayakkabılarımı çıkartıp içeriye girdim. İlayda kapıyı kilitledi ve ""Hadi canım salona girelim!" diyerek koluma girdi. Gerçekten zorlukla yürüyordum. Yavaşça kanepeye oturdum. İlayda içeriden bir battaniye getirdi ve üstüme örttü. Montumu çıkartmama yardım etti ve beni kanepeye uzandırdı. Kendi montunu da çıkardı ve ikisini de askıya astı. Elinde bir bardak suyla odaya geri döndü ve yanıma oturdu.

    İlayda benim bu hayattaki en yakın arkadaşımdı. Kıvırcık ve uzun saçları vardı. Gözleri ise çekikti ama ona ayrı bir güzellik katıyorlardı. Gerçekten güzel bir kızdı. Yıllar geçtikçe daha da güzelleşiyordu. Onunla ortaokulda tanışmıştık ve aynı sınıftaydık. Lisede hiç istemesek de ayrı okullara gitmek zorunda kalmıştık. Aramıza mesafeler girmesine rağmen birbirimizden hiç kopmadık. Sürekli telefonla konuşur, dertleşirdik. Üniversiteyi ise ikimiz de İstanbul'da kazanınca bir çılgınlık yapıp birlikte ev tuttuk. Çok iyi bir ev arkadaşı olmuştu. Yemekleri birlikte yapar, evi birlikte toplardık. Sanırım ikimizin de en unutamayacağı ve zevk aldığı zamanlar her hafta sonu yaptığımız alışveriş günleriydi. İstisnasız her hafta sonu alışverişe çıkar, sabahtan akşama kadar gezerdik. Derken yıllar baya bir hızlı geçti. İkimiz de hiç sınıf tekrarlamadan okulu bitirdik. Ben okulu bitirdikten yaklaşık bir yıl sonra evlenince evden ayrılmak zorunda kaldım ama İlayda burada kalmaya devam etti. Ben de evlendikten sonra neredeyse haftada iki gün gelirdim İlayda'yı ziyaret etmeye. Şimdi ise eski evim bana çok yabancı geliyordu. Burada yaşadığım hayatın, dışarıdaki hayattan çok daha farklı ve acımasız olduğunu şimdi anlıyordum. Buradaki huzuru ve güveni gerçekten özlediğimi fark etmiştim. Sanki nefes aldıkça huzur doluyordum. Şu günlerde hiç hissetmediğim bir duyguydu bu. Derince bir nefes aldım. Yüzümü hemen yanımda oturan İlayda'ya çevirdim. O da sanki bunu bekliyormuş gibi "Bade!" diyerek iç çekti ve ağlayarak birbirimize sarıldık. O şekilde yaklaşık on dakika kaldık. Ben geri çekildim ve "Gerçekten seni rahatsız ettiğim için üzgünüm!" dedim. İlayda sinirle "Saçmalama! Burası ikimizin evi. Rahatsız etmek de ne demek!" dedi ve elimi tuttu. Sorup sormamakta kararsız bir şekilde "Bade sana neler oldu?" dedi. İkinci kez derin bir nefes aldım ve bacaklarımı karnıma çekerek oturdum. Ağlamamaya çalışarak anlatmaya başladım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BADEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin