veinticinco

4.1K 320 23
                                    

oylarınızın yanında yorum da atarsanız çok sevineceğim <3

Baekhyun ve Chanyeol birbirlerine bakarken, Jonghyun ardı ardına gelen kaoslara dayanamayarak ayağa kalktı ve nefes almak için bahçeye çıktı. Jinki onun peşinden ilerlerken, gözlerin odağı bu sefer Chanyeol ve Baekhyun'daydı.

"Evet, Chanyeol." dedi yerine geçerken Jeongguk. "İki soruya cevap istiyorum senden. İlk olarak, burada ne işin var? İkinci olarak onu nereden tanıyorsun?" diyerek Jimin'in kardeşini göstermişti.

"Uhm, abi.." diye mırıldandı Chanyeol.

"Sevgilim." dedi Baekhyun ayağa kalkıp Chanyeol'a yaklaşarak.

"Daha doğrusu öyleydi, hatta buraya gelmişken ailemle de tanıştıracaktım ama abisinin yanında sevgilim olduğunu söyleyemeyen biri için değmezmiş." sert bir ses tonuyla konuşarak Chanyeol'e baktı.

Onu gördükçe sinirlenmiş olacak ki göz devirip abisinin yanına geçmişti.

"Baekhyun, ne alakası var? Abin ve babanın sert biri olduğunu söylemiştin, onları görünce çekindim işte! Abime neden söyleyemeyeyim senin gibi güzeller güzel bir sevgilim olduğunu?" dediğinde Baekhyun yumuşar gibi olsa da sert duruşundan vazgeçmedi.

Kibum ayağa kalkarak dikkatleri üzerine çekti. "Kaos sever bir insan olmama rağmen üst üste gelen şeyler beni sıktı, o yüzden herkes tek tek dökülsün."

Jeongguk, Jimin'in daha fazla ayakta kalmaması için kolunu hafifçe tutarak koltuğa yönlendirdi. Jimin koltuğa otururken, Jeongguk onun yanında ayakta durdu.

"Pekâlâ, ben en başından anlatacağım." diyerek söze girdi Jimin. "Hyunglarla beraber bara gitmiştik üç dört hafta önce. Çok içmemiştim, sadece biraz çakır keyiftim, hâlâ aklımı sağlıklı bir şekilde kullanabiliyordum. Yanımda Jeongguk hyung vardı, sıcakladığım için tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım. Yüzümü yıkayınca biraz daha açılmıştım. Sonra arkamda Jeongguk hyungun olduğunu fark ettim. Sonra ne oldu bilmiyorum ama öpüşmeye başladık işte. Yakışıklı ve çekici biriydi ve o ilk seferimdi. Sanırım biraz da bu yüzden ilgi çekici geldi. Sonra devam ettik işte. Birçok kez bebeklerini istediğimi söyledim. Ayık mıydım yoksa değil miydim diye sorsanız, fazlasıyla ayıktım. Sanırım sadece zevk sarhoşuydum. Birçok kez onu kışkırttım ve işte birçok kez birlikte olduk. Hatta uyandığımda korkup kaçan da bendim. Günlerdir onu aramayan, konuşmayan da bendim. Birkaç kez Jongin hyung anlattı ve resmini attığında heyecanlandım. O zaman da etkilendim, hâlâ etkileniyorum ama endişelerim hâlâ devam ediyor. Sonra kızgınlığım gecikmişti, hatta hiç olmadım. Sonra test yaptık ve hamile olduğumu öğrendim. Bunu öğrendiğimiz zaman Sehun hyung duymuş ve diğerlerine söylemiş, böylece onlar da öğrendi. Bugün ruh eşi durumunu öğrendik işte. Sanırım o gün ona karşılık vermemin sebebi biraz da bu yüzdendi. Yoksa biliyorsunuz beni, bu tarz ilişkiler hep korkuturdu beni. Ona bir şans veriyorum ve umarım bizim için işleri kötüye çevirmez." son cümlesinde gözlerini yavaşça Jeongguk'a çevirmişti.

Onun gülen gözlerini gördüğünde minik bir gülümseme sundu ona. Annesinin sözlerini duyduğunda yavaşça ona döndü.

"Pekâlâ, birileriyle ilişkiye girmen çok normal Jimin, bu konuda bir şey diyemeyiz. Korunmak aklınıza hiç mi gelmedi diyeceğim ama babanızla ilk seviştiğimde her şeyi unutmuştum. Tabii ben o zamanlar hamile kalmadım ama." Minik bir kıkırtı bırakmıştı gergin ortama. "Senin kararlarına saygı duyuyoruz tabii ki ama vaatlerini gerçekleştirebileceğinden emin misin? Hyung demenden dolayı senden büyük olduğunu düşünüyorum, şimdiki gibi devam edebileceğinden emin misiniz?"

Jeongguk, Kibum'un sözünü keserek konuşmaya başladı. "Öncelikle efendim, yirmi altı yaşındayım. Yaşımın, vaatlerimin ve isteklerimin farkında olabilecek olgunluktayım. Mesleğimi duyduğunuzda hoşunuza gitmeyebilir ama Jimin beni kabul ettiği müddetçe önüne her şeyi sermeye hazırım. Benim hakkımda korkuları ve endişeleri olabilir ama bunları aşabileceğimizi düşünüyorum. İşime aşık bir insan olduğum için çok ilişki yaşamadım. Buna her türlü ilişki dahil. Yıllardır yanımda olan hyunglarım ve Sehun dışında pek arkadaşım yoktur. Beni onlar büyüttüler diyebilirim. Eğer konu bir ilişki yaşamaksa Jimin kadar toyum bu konuda. Yine de bu, onun için her şeyi yapabileceğimi değiştirmiyor. Çok bir araya gelemedik, ona zaman vermek istedim, neler istediğini düşünmesi için. Arkadaşlarımızın bizi yönlendirmesini istemezdim fakat olabildiğince düşüncesiz davranan bendim. Hatta o kadar düşüncesiz davrandım ki, birkaç saat önce ondan uzaklaşmayı bile düşündüm. Kendimi ona yakıştıramadım, benim yüzümden üzülmesini istemedim. Ama bunun için arkadaşlarıma teşekkür ederim, aptallık yapmamı engellediler. Jimin için bebek yüzünden yakın olmayı değil, Jimin olduğu için yakın olmak istiyorum. Ondan ciddi anlamda etkileniyorum ve bu sadece görünüşüyle alakalı değil. Arkadaşlarımız yüzünden bir araya geldiğimiz her an onu gözlemlemeye çalıştım ve şimdi tam da bu yüzden tapılası biri olduğunu düşünüyorum. Beni büyülemeyi çoktan başardı ve gelecek için büyük mutlu aile planları kurmamı sağladı. Şu üç haftada bile hayal edemeyeceğim şeyler düşünmemi sağladı. Eğer gerçekten, kalpten isteyerek benimle olmayı istiyorsa onunla bu hayalleri güzelce gerçekleştirmek istiyorum." Kendinden emin duruşuyla gözlerini Jimin'in anne babasının üzerinde gezdirdi.

Minho söze gireceği sırada, "Bekle, motor yarışçısı Jeon Jeongguk değil misin sen?" diyerek araya girdi Jinki.

"Evet, öyleyim, efendim." diyerek onayladı Jeongguk.

Minho kaşlarını çatarak, "Sen nereden biliyorsun?" diye sordu.

"Hatırlasana, baba. Birkaç sene önce ilgini çektiği için motor yarışları izliyordun ve o sene Jeongguk birinci olmuştu." dediğinde Minho aydınlanmış bir şekilde oğluna baktı.

Jeongguk başını sallarken, Jimin ellerine bakıyordu. Sırtında hissettiği yumuşak dokunuşla bakışlarını Jeongguk'a yönlendirdi Jimin. Jeongguk ona nazikçe gülümserken, Jimin de minik bir gülümseme sundu.

"Pekâlâ, gözlerindeki güveni görebiliyorum, umarım bunu gerçeğe de dökebilirsin. Oğlum iyi olduğunu ve sana güvenebileceğini düşünüyorsa benim tek yapabileceğim oğlumun arkasında durmaktır. Ama bilmeni isterim ki Jeongguk, oğlumu tek bir an için üzersen oğlumun hayatından direkt çıkacaksın." dedi Minho sakin bir sesle.

Jeongguk başını sallayarak Minho'yu onayladı. Kibum kaşlarını kaldırdı ve küçük oğlu Baekhyun'a döndü. "Evet, sıra sende Baekhyun."

"Uhm, anne, ben Jeongguk hyungu çok önceden tanıyordum. Yani Jinki hyung gibi tanıyordum aslında. Babam izlerken birinci olan çocuk dikkatimi çekmişti. Sonra sosyal medya hesaplarını buldum, instagram hesabında kardeşiyle olan fotoğrafını gördüm. İlgimi çok çekmişti bu yüzden instagram hesabını takip etmeye başladım. Hesabı gizliydi ve isteğim bir aydır kabul edilmemişti. Sonra bir anda kabul etti ve beni geri takip etti. Böyle bir süre gönderilerimize yorum attık, hikayelerimize yanıtlar verdik. Sonra birden konuşmaya başladık ve fazla ortak noktamız olduğunu fark ettik. Böyle devam ederken çıkmaya başladık. İki senedir çıkıyoruz ve buraya geldiğimizde sizi tanıştırmak istemiştim, bu yüzden Chanyeol, abisini arıyordu." dediğinde Chanyeol gülümseyerek sevgilisinin elini tuttu.

"Sanırım bir gün içerisinde çok ilişki haberi aldım." dedi Minho. Daha sonra büyük oğullarından birine döndü, "Senden de alacağım ilişki haberi var mı?" diye sordu.

"Hayır yok, baba ama olmasını isterdim şahsen. Benden küçükler benden önce evlenecek resmen." dedi Jinki sitem dolu bir sesle.

Herkes ona gülerken Kibum, Chanyeol'a döndü. "Şimdilik bu tanışma olmamış gibi varsayıyorum, daha uygun bir zamanda daha uygun bir mekanda tanışalım."

Chanyeol, "Peki, efendim." diyerek Kibum'u onayladı.

Bir süre daha Jimin ve Jeongguk'tan konuştuktan sonra diğerleri evden ayrılırken Jimin yorgunlukla koltukta oturuyordu.

Bugün olanlar ona biraz ağır gelmişti ve yorgun olduğunu kemiklerine kadar hissediyordu.

tres vasos de tequilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin