treinta y sies

3.5K 304 145
                                    

[genelde böyle şeyler pek yazmam ama yorum atarsanız çok sevinirim cidden]

Jimin sonunda ne giyeceğine karar verdiğinde saat sekize yaklaşıyordu. Baekhyun ondan sıkılıp annesinin yanına gittiğindeyse saat yediydi. Eve döndüğünden beri beri kıyafet seçmek için uğraşıyordu. Jeongguk'a güzel gözükmek istiyordu ama abisi Jomghyun'un tepkisinden de korkuyordu.

Kibum, Baekhyun'un zorla kendisine yardım etmesini sağlayarak yemekleri pişirirken, Minho ve Jinki, Jonghyun'un düzgün durması ve çocuğu kırmaması için onu ikna etmeye çalışıyorlardı.

Telefonundan saatin sekize geldiğini fark ettiğinde çığlık atarak yataktan kalktı ve dolabının başına geçti. Jonghyun, duyduğu çığlıkla hızla odaya çıktı. Jimin'e bir şey oldu sanmıştı.

Kapının duvara sertçe çarpmasıyla Jimin irkilerek dolabın kapağına tutundu. Ona endişeli bir şekilde yaklaşan abisini gördüğünde sertçe yutkundu. "Bir şey mi oldu, abi?" diye sordu korkmuş bir sesle.

"Çığlık atınca bir şey oldu sandım..." dedi yumuşarken. Göğsü hızla inip kalkıyordu. Kardeşini kollarının arasına alarak kokusunu içine çekti. "Canın yandı sandım, neden beni korkutuyorsun, abiciğim?"

Jimin kollarını hızla abisine sararken korktuğundan dolayı gözleri dolmuştu. "Saatin geç olduğunu fark ettim ve böyle çıkarsam misafire ayıp olacağını düşündüğüm için hızla kalkarken ağzımdan kaçtı. Özür dilerim, abi... Seni korkutmak istememiştim..."

Jonghyun derin bir nefes alırken kardeşinin koku bezine öpücüklerini bıraktı. Kardeşini korkuttuğu için kendine kızıyordu. "Hayır hayır, özür dilemesi gereken benim... Seni korkuttum, bebeğim. Özür dilerim, affet abini..."

Jimin gülümsedi ve başını abisinin göğsünden kaldırarak parmak uçlarına kalktı, abisinin yanağına minik bir öpücük bıraktı. Jonghyun, gülümseyerek kardeşinin öpücüğüne karşılık verse de kaşlarını çatarak kardeşinin dolabına baktı. "O herif için güzel olma, görmesin güzelliğini." Eh, abisi birazdan da fazla bir miktarda kıskançtı.

"Peki, abiciğim. Olmam onun için güzel," kıkırdadı ama gözlerinde hüzün vardı. "Eğer bu gece bizimle uyursan?.."

Abisi hâlâ bebeği sevmemişti ve bu beni üzüyordu. Kırılmış hissediyordu Jimin. "Senin yatağın için Jinki ve ben fazla büyüğüz, bebeğim." dedi, kardeşlerinden bahsettiğini düşünmüştü.

"Ondan bahsetmiyorum..." Utanarak bakışlarını karnına indirdi. Jonghyun neden bahsettiğini anladığında kardeşini kollarının arasından çıkartarak hızla odadan kaçtı. Jimin omuzlarını düşürürken moralini bozmamaya çalışsa da bozulmuştu bir kere. Hiçbir şey için hevesi kalmamıştı.

Daha önceden kafasında kararlaştırdığı kıyafetlerini dolaptan çıkartarak düzgünce yatağın üzerine bıraktı. Üzerindeki kıyafetleri çıkartarak kirli sepetine attı. Giyinmek için yatağın üzerindeki hırkaya uzandığında aynada kendini ve karnını fark etti. Ufak ufak belirginleşmeye başlayan bebeğini gördüğünde yüzüne buruk bir gülümseme bırakarak elini karnına yerleştirdi. Üstsüz olduğu için üşümeye başladığında aynanın önünden çekilerek yatağına yaklaştı. Toz pembe kot eteğini üzerine geçirerek kemerini sıktı, biraz bol gelmişti. Üzerine kısa toz pembe çiçek detayları olan mor hırkasını giydi. Evde olduğu için içine bir şey giyme gereği duymamıştı. Kalın topuklu toz pembe botlarını ayağına giydi ve uzamaya başlamış olan saçlarını mor renkli scrunchie tokasıyla topladı. Abisinin tavrından dolayı ne makyaj yapası ne de takı takası gelmişti. Sadece göz altlarındaki morluğu kapatmak için kapatıcı sürdü ve eşit bir şekilde dağıttı. Odasını toplayıp yatağa oturdu ve telefonunu eline aldı. Arkadaşlarından gelen mesajları okuyup cevap verdi. Birinin odasına girmesiyle başını kaldırdı ve kimin geldiğine baktı. Babasını gördüğünde telefonunun ekranını kilitledi ve ayağa kalkarak babasına yaklaştı.

tres vasos de tequilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin