veintitres

4.1K 343 132
                                    

bu bölümü okumadan geçeni dövüyorum.


Jimin, grupta yazılan her şeyi okumuştu. Jeongguk'un dediklerini, arkadaşlarının dediklerini, diğerlerinin dediklerini... Jimin, onun böyle düşünmesine sebep olduğu için üzülse de, bu düşüncelerini okuduğunda kötü hissetmişti. Daha en başından pes etmiş miydi yani?

Zilin çaldığını duyduğunda düşüncelerinden ayrıldı ve kapıya yaklaştı. Kapı kulbunu yavaşça aşağı çekerek kapıyı açtı ve karşılaştığı bedenlerle yutkundu. Hoseok hyungunun gülümsemesini gördüğünde sessizce yutkunarak geriye çekilmiş ve içeriye geçmelerine izin vermişti.

En arkada kalan beden de içeri geçtiğinde kokusunun burnuna dolmasıyla gözlerini kapattı. Gözlerini yavaşça açıp kapıyı kapattı ve içeriye geçti. Taemin'in yanına oturarak ona sokuldu. Jeongguk gözlerini ona çevirirken sürekli kendisi yerine başkalarını tercih etmesi onu üzüyordu.

Jimin üstündeki bakışlarla kıpırdanarak Taemin'in elini tuttu ve parmaklarıyla oynamaya başladı. Bir elini yavaşça karnına götürmeye yeltenirken kendini durdurdu ve Taemin'in parmaklarıyla oynamaya devam etti. Taemin başını çevirerek Jimin'in saçlarına minik öpücükler bıraktı.

Jin ellerini birbirine vurarak ses çıkarttı ve dikkatleri üzerine çekti. "Buraya sus pus oturmak için gelmedik, bazı şeyleri açığa kavuşturmalı ve yapbozun kayıp parçalarını birleştirmeliyiz." dediğinde Hoseok onun elini tutarak ona destek verdi.

"Jin hyung haklı." diye söze girdi Namjoon. "Bazı şeylerin önüne konuşmadan geçemeyiz. İznin var mı, Jimin?"

Jimin yavaşça başını sallayarak onu onayladı. Taehyung, Yoongi'nin yanından kalkarak Jimin'in yanına oturdu ve yavaşça sırtını sıvazlamaya başladı. "Pekâlâ, Jimin. Sana bir soru sormak istiyoruz." diye Jin yatıştırıcı bir tonda konuştuğunda Jimin yavaşça başını salladı.

"Vücudunda hiç iz var mıydı? Kendiliğinden oluşan?" dediğinde Jimin sesini geri kazanmak istercesine boğazını temizledi.

"Bundan zaten Tae hyung bahsetmemiş miydi size?" diyerek mırıldandığında Taehyung yerinde büzüşmüştü.

"Tabii ki söyledi ama senden duymamız daha iyi olacaktır." dedi Yoongi.

"Ben söylemeden bir şekilde öğreniyorsunuz her şeyimi, bunu da öğrendiniz zaten. Geçebilir miyiz bu kısmı?" dediğinde Jeongguk'la göz göze gelmişti Jimin.

Jeongguk iç çekerek içinde biriken suçlulukla gözlerini kaçırdı. Yerinde daha da küçülerek başını eğdi ve gözlerini hiçbir yere değdirmeden parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Pekâlâ.." diyerek mırıldandı Namjoon. "O hâlde ruh eşi olduğunuzu da biliyorsunuzdur artık?" dediğinde ikisi de başını sallamıştı.

"Uzak kaldığınız sürece acı çekeceksiniz, biliyorsunuz değil mi? Bu olay mühürleşmeden bile daha etkili ve sen şimdi hamilesin, Jimin." dedikten sonra derin bir nefes aldı Jin.

"Üzgünüm." diyerek söze girdi Jeongguk. "O gece yanına hiç yaklaşmamış olsaydım şimdi bunlar olmazdı, özür dilerim."

"Jeongguk, aptal mısın?" diye sordu Yoongi. "O şekilde ya da farklı bir şekilde, ruh eşleri her zaman birbirini bulur. Siz bu şekilde birbirinizi buldunuz, bu şekilde bulmasaydınız bile elbet birbirinizi bulurdunuz, tamam mı? Böyle düşünmekten vazgeçin. İkinizi de anlıyorum ama bu inatçılığınızı anlayamıyorum. Ne kadar güzel bir şeye sahip olduğunuzun farkında değil misiniz? Tek yaptığınız birbirinize ve daha doğmamış çocuğa acı çektirmek. Tamam, kendinizi düşünmeyecek kadar salaksınız diyelim, çocuğu düşünmeyecek kadar salak mısınız peki? Hadi Jimin daha küçük ama sen yetişkinsin Jeongguk! Ona yol gösterip yanında olman gerekirken kendini geriye çekiyorsun. Bir bir Jimin'in korkularını gerçekleştiriyorsun, bravo sana. Üzgünüm ama tek yaptığınız salaklık. Sen, Jeongguk," diyerek Jeongguk'a baktı.

tres vasos de tequilaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin