tres vasos de tequila

cincuenta y uno

Jimin, bebeğinin karnında yaptığı hareketler yüzünden uyandığında Jeongguk'un onun göğsüne sokularak uyuduğunu görmüştü. Gülümseyerek bir elini Jeongguk'un saçlarına çıkarttı ve yumuşak saç tutamlarını yavaş yavaş okşamaya başladı. Tişörtten dolayı açılan karnının üzerindeki parmakları oldukça net hissedebilirken yüzüne geniş bir gülümseme yerleştirmişti. Elini, karnındaki büyük elin üzerine koyarak dudaklarını parmaklarının gezindiği yumuşak saçlara bastırdı. Jeongguk huylanarak yanağını, yastık olarak kullandığı göğse sürttüğünde gözlerini hafifçe aralamıştı. Başını yavaşça Jimin'in göğsünden kaldırarak göz göze gelmelerini sağlamış, Jimin onun uykulu gözlerini gördüğünde kıkırdamıştı. Saçlarında duran elini yanağına indirmiş, yüzünü kendine doğru çekerek dudaklarına uzun bir öpücük bırakmıştı.

"Günaydın, aşkım." demişti yüzündeki en güzel gülümsemesiyle.

Jeongguk gözlerini kapatarak birkaç saniye sonra geri açtı ve iç çekti. Uykudan dolayı boğuklaşmış sesiyle, "Şunu demene hâlâ alışamıyorum. Kalbime hiç iyi gelmiyorsun." demişti.

Jimin tekrar kıkırdamış ve elinin altındaki yanağı baş parmağıyla okşamıştı. "Evleneceğiz biz diyen sen değil miydin? Evli çiftler birbirine hyung demez ya?"

Jeongguk, Jimin'in üzerine doğru eğilerek burnunu yumuşak ve dolgun yanağın üzerinde gezdirdi. "Evleneceğiz değil mi?.. Şaka gibi geliyor şu son dört ayda olanlar. Ruh eşi olayına da inanmazdım sen karşıma çıkasıya kadar, demek ki hayatıma el atman gerekiyormuş."

Derin bir nefes alarak başını Jimin'in artık top halini almış olan karnına yaklaştırdı ve çıplak tene uzun öpücükler bıraktı. "Öyle güzel bir şekilde girdin ki hayatıma, asla hayal etmezdim böyle bir şeyi. Şimdiyse daha fazlası olsun istiyorum, Yoongi hyung oldum sanırım." son cümlesiyle beraber kıkırdayarak dudakları altındaki karnı tekrar öptü ve başını kaldırdı.

Jimin, Jeongguk'un yanaklarını kavrayarak yüzünü kendine doğru çekti ve dudaklarını birleştirdi. Yumuşak bir öpücüğü başlattığında kollarını Jeongguk'un boynuna sarmış, daha da yakınlaşmalarını sağlamıştı. Jeongguk öpücüğü derinleştirmeye çalışmadan yumuşak bir şekilde Jimin'i öpmeye devam etti. Jimin nefessiz kaldığı için ayrıldığında gülümseyerek gözlerini Jeongguk'un yüzünde gezdirdi. Jeongguk geri çekilmeden Jimin'in dolgun dudaklarına hızlı öpücükler bıraktı. Jimin kıkırdayarak ellerini Jeongguk'un kaslı omuzlarına koydu ve geri itmeye çalıştı. Jeongguk geri çekilerek doğruldu ve dizlerinin üstüne oturdu.

Jimin doğrularak bağdaş kurdu ve tişörtünü düzelterek ellerini karnında birleştirdi. "Bugün bebek için kıyafet bakmaya gideceğiz, değil mi Gguk?"

Jeongguk vücudunu esnetirken Jimin'in sorusuyla başını salladı. "Kahvaltımızı yaptıktan sonra çıkarız, bebeğim. Düğün günü de yaklaşıyor, bebek odasını halletmeliyiz artık."

Jimin ve Jeongguk, arkadaşlarıyla beraber ortak bir düğün yapacakken anne ve babasının yurt dışında bir işleri çıkmasından dolayı daha erkene almışlardı. Jimin, karnı daha da büyümeden ve düğünü yorgun geçirmek istemediğinden bu duruma oldukça mutlu olmuştu.

Jimin başını sallayarak yataktan çıktı ve yukarıya doğru çıkan şortunu çekiştirerek uyluklarına indirdi. Odanın içindeki banyoya girerek yüzünü yıkadıktan sonra yumuşak havluyla yüzünü kurulayarak banyodan çıktı. Yerini Jeongguk'a bıraktığında yatağa yaklaşarak karnı izin verdiği kadar eğilerek yatak örtsünü düzeltti ve pencereleri açtı. Elini karnına koyarak odadan çıktı ve mutfağa doğru ilerlemeye başladı.

Mutfağa vardığında buzdolabına ilerleyerek kahvaltılık birkaç yiyecek çıkarttı ve masanın üzerine bıraktı. Duyduğu adım sesleriyle başını kaldırarak sesin geldiği yere baktı. Jeongguk anında ona kaç kez bunu yapmaması gerektiğine dair serzenişte bulunurken, Jimin Jeongguk'a yaklaşarak kollarını beline sardı. Jeongguk anında susarak Jimin'in sarılışına karşılık verdi.