Pekala, bu kadar softluk yeter. Biraz da alev alalım.
Adel'i bulmamla birlikte geri kalan her şeyi bir kenara atmış, Alegro'nun odasında onun gelmesini bekliyordum. Alegro odada bir ileri bir geri giderek volta atıyordu. Onun bu haline gülerek elimde ki kitabı kapadım.
"Onu ilk gören sen değil misin Alegro? Ne bu heyecan." Belki bininci defa pelerinini düzeltti.
"O zaman o beni görmemişti. Biraz gerginim sadece." Ailemden biri ile tanışma düşüncesi bile onu bu kadar gererken gülümsedim. Ona bıraksaydım sarayın en süslü bahçesinde gösterişli bir çay masası kurmayı planlıyordu.
Adel'in gereksiz şatafat ve gösterişten hoşlanmadığını bildiğim ve rahat konuşmak adına Beatrice'den onu hazırlamasını ve odaya yollamasını istemiştim.
Biraz sonra kapı çalmış ve Adellisa en sevdiği renk olan mor üstünde gümüş işlemelerle bezeli kabarık, askılı bir elbise ile içeriye girdi. Güzelce temizlenmiş saçları bir topuz ile toplanmış, çiçekler ile tutturulmuştu. Her adım attığında etrafa yayılan hoş koku ile gülümseyerek ayağa kalktım. Kollarımı açtığımda ellerini uzatıp tutundu.
"Çok güzel olmuşsun meleğim." Onu bulduğumdan daha enerji dolu bir halde gülümsedi.
"İnsanın bu kadar yakışıklı ağabeyi olunca güzel olmadan edemiyor." Gözleri Alegro'ya kayınca ellerini bırakıp döndüm.
"Adellisa bu Alegro. Gaia'nın prensi. Alegro bu da Adellisa benim biricik kız kardeşim." Alegro hoş bir şekilde eğilip selam verirken Adel gerilerek yüzünü sabit tutmaya çalıştı.
"Vampir." İğrenir gibi çıkan sesi ile Alegro hızla doğrulup bana baktı. Adel ise onu görmezden gelip bana hitaben konuştu.
"Enzo. Bu herif o adamın oğlu. Neden onunla yan yanasın? Daha da önemlisi nasıl kendini tutabilirsin, o kadar benziyorlar ki." Açıklama bekler hali ile derin bir nefes aldım. O zamanlar küçük bir çocuk olabilirdi, ama tüm anıların zihnine kazındığını gözlerinden anlayabiliyordum.
En büyük travmasını yaşamış ve daha sonra neler olmuştu kim bilir. Ve Alegro'yu kolay kolay kabul etmeyeceği belliydi.
"Meleğim. Alegro bizim yanımızda, ona güvenmiyorsan bile bana güvenebilirsin. Seni ne zaman yüz üstü bıraktım?" Gözleri hızla dolduğunda cebimde ki mendili ona uzattım. O arkasını dönüp yaşlarını silerken sırtımda ki yara sızladı.
Anne ve babamla ayrı düştüğümüz o kısa anda cılız bir vampir Adel'e saldırmak üzereydi. Hızla onu kendime çekmiş ve arkamı dönerek hızla koşmaya başlamıştım. O anda sırtıma keskin pençeleri ile iz bırakan vampir ile Adel bir çığlık koyvermişti.
Kürek kemiklerimin arasından başlayıp omurgam boyunca ilerleyen ince yara izini onu anneme verdiğimde çok net görmüştü. Şimdi ise çok net bir şekilde varlığını hissediyordum.
Adellisa güçlü bir ifade ile önüne dönüp Alegro'ya baktı.
"Senin kim olduğun veya konumun beni zerre ilgilendirmiyor. Bir vampir olman senden nefret etmem için yeterli. Sana sadece ağabeyim için katlanacağım. Bunu sakın aklından çıkartma." Tehtidkar ses tonu ile Alegro hafifçe başını eğdi.
"Merak etmeyin Leydi Adellisa. Sizin yolunuza çıkmayacak ya da rahatsızlık vermeyeceğim. Lütfen iyi anlaşalım." Adel sarsılmaz bir duruş ile Alegro'yu yok sayarak bana döndü. Önüne düşen bir tutam saçı kulağının arkasına ittim.
"Meleğim biliyorsun ki konuşmalıyız. Anlatabileceğin her şeyi anlatmanı istiyorum senden. Bende senin tüm meraklarını gidereceğim." Onun hayatta olduğu bilinci ile çok daha dikkatli davranıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/271050873-288-k226578.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Hançeri
VampireSoğuk teni yüzünden sert olmasını beklediğim cildi gerçek olamayacak kadar yumuşaktı. Ellerimin arasında can verecek olan adamın gözlerinin içine baktım. Gördüğüm şey ise geri adım atmama yetmişti.