Yaşa!

2.1K 179 381
                                    

Hadi biraz dans edelim.

"Tüm bunlar ne için Enzo?" Önümde yaralı yüzünü kapatmış oturan esmer adama baktım.

"Sen çeneni kapalı tut ve dediklerimi yapmaya devam et Kanca. Vakti geldiğinde öğrenceksin." Yerimden kalkıp pelerinimin başlığını kafama geçirdim. Çakmak çakmak gözleri ile beni takip ederek ayağa kalktı.

"İnsanları vampirlere karşı kışkırtmaya devam ediyoruz. Ayrıca çocuklar şehirden uzaklaştırıldı, güvenli bir şekilde saklanmalarını da sağladık. Bu bölgeden insanlar bizim yanımızda. Evlilik ve çocuk yapma düşüncelerini bir kenara attılar bile." Başımla onay verip siyah, göğsünde beyaz lekesi olan atımın yelelerini sevdim.

"Güzel. Diğerleri ile irtibat kur ve tüm bölgeleri denetle. En ufak bir açık istemiyorum." Atımın üstüne atladım. Yuları sıkı bir şekilde tutarken Kanca ince tülün ardından sırıttı.

"Sen hep böyleydin Enzo. Seninle iş yapmak güzel. Gözün arkada kalmasın, raporu en kısa zamanda sana ulaştıracağım." Ufak bir onayla birlikte atı ileriye sürdüm. Sidik ve rutubet kokan yıkık kerpiç evlerin olduğu sokaktan ayrıldım.

Planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ise daha zor kısmına geçiş yapacaktım. Üstüme rahatlık düşmesine izin vermeden Gaia topraklarına adım attım. Saraya yaklaştıkça içimde bir sıkıntı peydah oldu. Kaşlarımı çatarak geniş avluda attan indim.

Bir seyis hızla atımı alıp uzaklaşırken mermer basamakları aşıp kendimi sarayın içine attım.

İnsanlar ve vampirler büyük bir telaş içinde oradan oraya koşturuyordu. En üst kattan gelen ışık ile gözlerimi bile zor açık tutuyordum. Birden kolumu tutan el ile döndüm. Beatrice.

"Lorenzo! Tanrıya şükürler olsun buradasın. Hemen! Hemen benimle gel Alegro..." Sözünü tamamlayamadan hıçkırarak ağlamaya başladı. Omuzlarını güç vermek istercesine sıkıp hızla üst kata çıkmaya başladım.

Kata ayak bastığım anda sıcaklık ile terledim. Alegro'nun resmi çalışma odasının kapısı yarı aralık kalmış ve girişte duran iki koruma etleri eriyerek yerde cansız bir şekilde yatıyordu. Üstümde ki pelerini atıp gömleğimi sıvadım. İçeri adım attığımda ise Alegro yerde baygın bir şekilde yatıyordu.

Bedeni pul pul dökülmüş ve ateşten bir bedeni varmış gibi git gide ısınıyordu. Üstünde ki kıyafetler küle dönmüştü. Derin bir nefes alıp yanına koştum.

Etrafında ki sıcaklık o kadar fazlaydı ki eriyecek gibiydim.

"Alegro! Beni duyuyor musun?" Vücuduna dokunduğum anda ellerim ateşe dokunmuşum gibi kavruldu. Acı ile geri çekilirken yanık et kokusu burnuma doldu.

"Alegro! Kendine gel, bak buradayım Lorenzo!" Ses vermeyişi ile panik tüm bedenimi sarmaya başladı. Beatrice bu güce sahip olanların kendi kendilerini öldürdüğünü söylemişti. Yani şimdi...

Yo. Hayır. Bu olamazdı değil mi? Alegro ölüyor olamazdı. Şimdi ayağa kalkacak beni telaşlandırdığı için özür dileyecek ve bana sarılacaktı. Soğuk bedenini sıcak tenim ile saracak ve başını boynuma gömecektim. Değil mi?

Tüm bedenim korku ile kasılırken yanma ihtimalimi boşvermiş, ellerimi yüzüne attım. Tenine dokunduğum anda ellerimden dumanlar yükseldi. Acıyla kaşlarım çatılsa bile buna dayandım. Şuan Alegro benden daha kötü bir durumdaydı.

Güzel yüzüne bir kaç kez vursam bile kendine gelmiyordu. Ne yapacağımı bilmez bir halde bedenini sarsmaya başladım.

"Kendine gel! Bu kadar kolay ölemezsin!" Beni duymasa bile bağırdım. Ellerimi çektiğim anda kan dirseklerime kadar ilerlemiş ve kemiklerim sızlıyordu. Kan. Kan!

Vampir Hançeri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin