Bu bölüm biraz vahşi ve sert geçecek. Uyarmadı demeyin.
Kapının kapanması ile ellerimi iki yana açıp Alegro'ya döndüm.
"Bana bilerek bu kıyafetleri verdin değil mi? O sapık düşüncelerinde yer edineyim diye. Gördüklerin hoşuna gitti mi peki?" Ağır adımlarla ona ilerledim. Yere çakılmış gibi sabit durup bana baktı.
"Ben... Efendimin vücudunu beğeniyorum." Saçlarının ucunu elime aldım.
"Bırak bu numaraları. Neden bana yatak dışında da itaat ediyorsun? Açıkla." Ellerini önünde birleştirip utangaç bir hava ile başını çevirdi.
"Ben küçüklükten beri lider olmak için yetiştirildim. Hükmetmek ve acımasız olmak benim kaderimde vardı. Ama bunları hiç bir zaman kabul edemedim. Benimle oynamak için saraya alınan çocuklar bile benden çekiniyor araya hep mesafe koyuyordu." Saçlarının uçları ile oynamam anlık dikkatini dağıttı. Derin bir nefesle devam etti.
"Herkesle arama mesafe koymak ve otoriter olmak zorundaydım. Ama bir gün saraya bir çocuk geldi. Benimle oynarken araya mesafe koymuyor ve yapmam gerekenleri söylüyordu. Bir kaç kez onunla kavga bile etmiştim. Onunla birlikte yönetmekten nefret ettiğimi fark ettim. Birinin bana ne yapacağımı söylemesi beni daha mutlu ediyordu. Bu sayede o, kadere boyun eğmiş aciz adam olmaktan kurtulabiliyordum." Saçlarını geriye savurup üstünde ki beyaz kürkten pelerini çözdüm.
"Devam et." Pelerini alıp bir köşeye attığımda titredi.
"Bana emir verilmesi beni rahatlatıyordu. Çünkü o zaman yaptığım şey yüzünden ceza almıyordum." Duraksadığında pembe yaşlarla dolan gözlerine baktım. Söyleyemediklerini ben dile getirdim bu sefer.
"Dur tahmin edeyim baban her kendin olduğunda seni cezalandırıyordu." Hızla başını salladı. Bu hareketi ile bir kaç yaş yanaklarına süzüldü.
"Bana hiç vurmadı. Ama zaman algımı yitirecek adar karanlık leş kokulu bir zindanda aç bir şekilde çok kaldım. Bana el kaldırmasa dahi pisikolojik olarak beni nasıl yıkacağını iyi biliyordu." Arkasına geçip korsesinin iplerini çözmeye başladım.
"Olgunluk çağına girdiğimde kazandığım güç onu rahatsız etti. Ve kadınlara ilgi duymayışım ile de çileden çıktı. Onunla o günden beri ne konuştum ne de yüz yüze geldim." Korseyi çözüp onu da pelerinin yanına attım.
"Peki neden beni efendin olarak görüyorsun? Seni neredeyse öldürecektim." Bana dönüp yaşlı gözlerle gözlerimin içine baktı.
"Çünkü sen beni değil o katliamı gerçekleştiren adamı arıyordun. Nefretin tüm kalbini ele geçirmiş olsa orada alırdın canımı. Kendimi keşfettiğim günden beri güçlü ve sarsılmaz birinin karşıma çıkmasını bekliyordum." Elini korkakça sol göğsüme koydu.
"Ben buranın intikam ateşi ile yanıp kül olduğuna inanmıyorum. Ve kendimi sana bırakmaktan memnunum. Neden seni efendim olarak gördüğüme gelirsek..." Duraksayıp bakışlarını kaçırdı.
"Benim aksime sende bir liderin ruhu var. Ve böylesine güçlü bir adamın üstümde hüküm sürmesinden güç alıyorum." Çenesini tutup bana bakmasını sağladım.
Yıllar boyu insanlara emirler verip otoritenin başı olması gereken adam içinde korkak ve sahiplenilmeye muhtaç bir ruh taşıyordu. Efendi olarak da beni seçmişti ha?
"Benim kölem olacak kadar değerli görüyor musun kendini?" Değişen sesim ile kendine geldi. Kızımızı göz bebeklerinin titrediğini fark ettim.
"İçimde taşıdığım güç ve sahip olduğum konum sizindir. Eğer bunlar sizin için yeterli değilse verebileceğim bir tek kalbim kalıyor." Cümlesi ile istemsiz olarak bir adım geriledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Hançeri
مصاص دماءSoğuk teni yüzünden sert olmasını beklediğim cildi gerçek olamayacak kadar yumuşaktı. Ellerimin arasında can verecek olan adamın gözlerinin içine baktım. Gördüğüm şey ise geri adım atmama yetmişti.