1. Titreyen Yapraklar

12.4K 398 218
                                    

  Gecenin en siyahında
Umudun bittiği yerdeyim.

Bölüm Şarkısı: Merry Go Round of Life

🔥

Tam olarak 2 yıl..
Onu görmeyeli, kokusunu unutalı 2 yıl oldu.
Ailem, arkadaşlarım ve o.
Hepsini aniden arkamda bırakıp Edinburgh'a yerleşmiştim. Kariyerim için gerekli eğitimleri alıp ülkeme dönmek için bunu yapmam gerekiyordu.
Gidişim çok zor olmuştu, sanki ruhumu bir kafesin içine hapsetmişlerde asla kurtulamıyormuşum gibi.

Geçmişimi geride bırakmak zorunda kaldığım için hep kendimi suçlardım fakat artık buna bir son vermeliydim.
Lise yıllarımdan beri hayalim olan Direk Dansı konusunda artık profesyoneldim ve tek istediğim bu konuda çok daha iyi yerlere gelmekti.

Tam şu an Edinburgh'dan ayrılıyordum, burdaki ev arkadaşım ve diğer arkadaşlarımdan ayrılmak yine beni zorlamış olsa da, İstanbul'da beni bekleyen şeyleri düşündükçe kalbim yerine sığmıyordu sanki.

Uçaktan inmeme tahminimce 10 dakika kaldığını fark ederek toparlanmaya başladım. İniş dolayısıyla kemerimi açamadığım için ayağa kalkamadım. Yukarıdaki kısma koyduğum çantamın içine yerleştirmek üzere, kulaklığım ve kitabımı toparlayıp kucağıma koydum.
Beni havaalanında bekleyen abimi çok özlemiştim.
Acaba O'da abimle gelir mi diye düşünmekten kendimi alabilsem, abimi göreceğim için sevinebilirdim..
O...

Atlas Demirkan...
O benim geçmişim, bugünüm ve geleceğimdi.
Atlas aslında aile dostumuzun oğluydu, sürekli ailecek yemekler yer, çok güzel vakit geçirirdik. Bütün çocukluğum, gençliğim onun yanında geçti. Aramızda bulunan 6 yaşı sanırım sadece ikimiz dert etmiyorduk, çünkü ailelerimiz bize hep abi-kardeşmişiz gibi davranıyorlardı.

İşlerin hepimizin sandığı gibi gitmediğini bir gün sadece o ve ben fark etmiştik...

Uçaktan inip, dış hatlar gelen yolcu kısmından çıktığım anda abimle göz göze geldik, benim gibi yeşil gözleri hala o kadar aynıydı ki.
Elimdeki çantayı valizin üzerine geçirip ona doğru koşmaya başladım.
O benim hem arkadaşım hem abimdi.
Valizimi bir kenara koyup, kollarımı boynuna sardım, kokusu hiç değişmemişti hala huzur gibi kokuyordu.
"Kız, bırak artık sardın ahtapot gibi beni." sesindeki seçilebilir neşe beni daha çok duygulandırmıştı.
"Aşk olsun abi, bu kadar mı özlemedin beni." dedim sesimin en nazlı tonuyla.
"Hepimiz seni o kadar çok özledik ki, Su'yu evde bırakırken bir savaş verdim nerdeyse."

Su...
Benim, küçük masum kız kardeşim. Aramızda 5 yaş olmasına rağmen o kadar zıttık ki birbirimize. O benim hep olmak istediğim neşeli yanımdı.
"Ya sana inanmıyorum, onu nasıl getirmezsin. Kocaman olmuştur şimdi." neredeyse ağlayacaktım.

Onu bıraktığımda henüz 15 yaşındaydı, yarın da 17. yaşını kutlayacaktık.
"Ya Alev, bilmiyor musun onun huyunu? Yol boyunca rahat vermezdi sana. Ben eve gidene kadar değişen şeyleri anlatırım, hem bir de evde uğraşmazsın bunlarla."
Maalesef ki haklıydı, abim ve Atlas ortak olmuşlardı ve bu birçok şeyi değiştirmişti. Su gelse bunları dinlememe asla izin vermez kendi kendine konuşurdu.

"Tamam tamam, hadi arabaya geçelim içim şişti anons seslerinden."
Abim söylediğim şeye gülümseyerek valizimi elimden aldı ve arabasına doğru yürümeye başladık.

PERDELERİN ARDINDA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin