Yaklaşık yarım saattir, bakın altını çiziyorum yarım saattir! Jungkook'un ağzını yüzünü dağıtmak istiyorum.
Abimle çocukluk arkadaşı olan canım aşkım Jungkook'um abime yediği bütün iğrenç haltları anlatıyordu, tabii bana yaptıkları hariç.
Ya da yapılan diğer şeyler.
"Chanyeol'ü merak etmeyin siz bizimkiler halletti onu" Jungkook konuştuktan sonra yanağımdan makas aldı ve bana göz kırptı.
Hani nerde bana boş bakışlar atan Jungkook?
Abim varken kedi gibi bana sırnaşırsın zaten anca..sırf yediğiniz bokları söylemeyeyim diye.Jungkook'un tanıdık evinin önünde durunca araba abime döndüm sorar gözlerle.
"Halamlara gitmek istemiyorum bebeğim" ne yani beni yıllarca orada bıraktıktan sonra şimdi de en büyük düşmanım ve sevdiğim adamın evinde mi kalmamı istiyordu?
Arabadan indikleri zaman ben de indim, tamam halamdan dayak yemek hoşuma gitmiyordu ama yine de Jungkook ile aynı evde olmaktan iyidir.
"Ben halamın yanına gitmek istiyorum"
Yoongi beni umursamadan ilerlerken konuştu
"Jungkook atsana şunu omzuna çok yorgunum ben" ben daha ağzımı açamadan Jungkook sırıtarak gelip beni omzuna atmıştı.Ne diyeceğimi bilemezken kafamı kaldırıp Jungkook'un şöförü ile göz göze gelmiştim adam bana gülümseyip arabayla giderken yenilgiyle başımı aşağı eğip sevdiğim beyin poposu ile bakışmaya başladım.
Sonun da eve girdiğimizde yere indirdi beni tavşan kılıklı pislik.
Derin bir nefes alıp yoongiyi aramaya başladım evde misafir odası olarak kullanılan odadaki yatağa yatmıştı, eşyaları odadaydı demek ki bana gelmeden önce buraya gelmişti..
Kalbim kırılsa da bunu umursamadan abimin yanına ilerledim Jungkook kendi kendine bir şeyler yaparken, ben de abimin yanına yatmıştım.
Yoongi beni kolları arasına alıp bir sürü öpücük kondurdu yüzümün etrafına.
"İyi uykular Hyung"
"İyi uykular bebeğim"
Gülümseyip gözlerimi kapadım zaten yorgundum ve çok dayanamayıp uyuya kalmıştım.
Sabah evdeki seslerle gözlerimi açmıştım.
Ne lanet gün ama, içeriden Jungkook'un sevgilisinin cırtlak sesi geliyordu.
Kalbimdeki ağrıyı umursamadan yataktan kalkıp odadaki tuvalete gittim, önce kafamdaki sargıyı çıkardım sonra da elimi yüzümü falan yıkayıp çıktım üzerime abimin eşyalarından geçirdim.
Bol giyindiği için bana oluyordu kıyafetleri.
Odadan çıkıp salona girdim, masa da toplanmış kız ve erkek karışık gruba boş bakışlar attım.
"Hey Taehyung'ın burada ne işi var?" Jungkook'un sevgilisi konuşunca abimin yanına gidip sulu bir öpücük bırakıp ona gülümsedikten sonra diğerlerine bakmadan telefonumu odadan alıp hızlıca evden çıktım.
Bu gün Cumartesiydi, nehir kenarında tuvale bir şeyler yapardım Cumartesi günleri.
Genel de bu bir şeyler Jungkook oluyordu tabii.
Abimin aramalarını sessize alıp Halamlarla kaldığım eve gittim.
Halamlar evde yoktu kaldığım küçük odaya girip içeriden malzemelerimi ve çantamı alıp evden çıkarak nehir kenarına gittim.
Nehir kenarında oturup bir yandan şarkı dinliyor, bir yandan da ağlıyordum.
Tuvale boyaları serpiştirirken üzerimin boya olmasını asla umursamıyordum.
Dışarıdan gören birisi kesinlikle benden korkardı, deli falan sanardı.
Aklıma geldikçe ellerim titriyordu gözlerim dolmaya devam ediyordu.
Kalbimdeki o tarifi olmayan sızıdan bahsetmiyordum bile.
"Our love has gone cold
You're interviewing your soul with somebody else"
(Aşkımızın tadı kaçtı, sen ruhunu bir başkası ile birleştiriyorsun)İç çekişlerimle dizlerimi kendime çekip içli içli ağlamaya devam ettim, gözlerim karşımda çizdiğim şeye gidince ayağımla tekme attım önümdeki tuval'e.
Canım acıyordu, ruhum acı çekiyordu ve bunu kimse görmüyordu.
Gözlerimde yaş kalmayana kadar ağladım hava kararırken kapattığım telefonumu açtım.
Bildirimler yağmaya başlarken eşyalarımı toparladım, kalkıp eve doğru yürürken telefonumun çalması ile cebimden çıkarıp baktım.
Tanımadığım bir numaraydı, telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Tanrım neredesin sen?!? Herkes seni arıyor aptal" Jungkook'un sevgilisi kulağıma cırlarken yüzümü buruşturdum ve telefonu kendimden uzaklaştırdım.
"Ulaşabildin mi lena?" Jungkook'un sesini duymamla tekrardan ağlamaya başlayacak gibi olurken telefonu suratlarına kapatıp geldiğim evin kapısını açtım.
Halam içeri de oturmuş bana bakarken ona bir şey demeden odama gittim.
Odaya girince üstüme başıma baktım gözlerim kanlanmıştı, yüzüm solmuştu.
Eski neşem zaten uzun zamandır yoktu, ancak şu an daha beter haldeydim.
Eşyaları yere bırakıp banyoya girdim üzerimi çıkardıktan sonra dolmaya başlayan küveti bekledim.
Gözüm kenardaki jiletlerime kayınca bir tanesini alarak dolan suya girdim, avucumun iç kısmına bir çizik atarken elimi suya sokmuştum.
Anne ve babamı özlemiştim, bu dünyadan gittiklerinden beri sevgisiz kalmıştım.
Şans yüzüme gülmeyi de bırakmıştı onlar gidince.
Kanlar suya süzülürken gözlerimi kapatıp başımı suyun içine gömdüm, göz yaşlarım suya karışırken nefesimi zorlukla tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Viernes // Taekook
Fanfiction"Arada sırada aynaya bakmalı insan; Güzel miyim diye değil. İnsan mıyım diye." - Tuncel Kurtiz