Dix-sept

370 20 19
                                    

Medya: kim bilemedim doğrusu?
Şimdiden afiyet olsun.

Öğlene doğru evdekiler tek tek uyanmaya başlamıştı.

Eve gelen çalışanlar başta şaşırsalar da kimseyi uyandırmadan kahvaltıyı hazırlamışlardı uyanmaya başladıkları zaman.

Jungkook ve Taehyung sarılı halde yatmaya devam ederken ilk uyanan Taehyung olmuştu.

Yüzleri fazla yakın olduğu için nefesini tutmuş karşısındaki adama bakıyordu.

Jungkook ise Taehyungdan hemen sonra uyanmıştı ama gözlerini açmamıştı. Küçüğünün nefesi yüzüne çarparken gülümsedi yavaşça ve gözlerini araladı.

Ardından uzanarak dudaklarına bir öpücük kondurdu.

İkisi de birbirine gülümserken Taehyung kalktı yavaşça "hadi kalk saat geç olmuştur" dedi ve yanda duran telefonundan saate baktı saat öğlen 2 olmuştu.

Gözlerini kocaman açıp yataktan çıktı "Tanrım saat 2 olmuş" diye hayıflanarak yataktan kalkmayan çocuğun yüzüne baktı bir süre. Hiç hareketlilik göremeyince tekrar gözlerini kapatmak üzere olan çocuğun üzerine atladı hemen. Jungkook şaşkınlıkla gözlerini açarak sırtını yatağa çevirdi. "Taehyung ne yapıyorsun" dedi karnına oturmuş olan çocuğa hitaben bir yandan da elleri çocuğun beline sarılmıştı reflex olarak.

"Hadi kalk da inelim aşağıya ayıp olmasın" dedi homurdana homurdana. Jungkooksa onu pek dinlemek istemese de haklıydı. Çocuğu indirmeden ayağa kalktı. Taehyung hızla bacaklarını beline dolamıştı düşmemek adına.

Büyük olan kucağındaki çocukla odadaki banyoya doğru adımladı. İçeriye girince çeşmeye yaklaşıp önce tek eliyle kendi yüzünü yıkadı ardından Taehyungu lavaboya eğerek onun da yüzünü yıkadı.

Taehyungun dili tutulmuş bir şekilde kendisine baktığını fark edince ona gülümsedi içten bir şekilde. "Alışmalısın bunlara miniğim" Taehyung duyduğu kelime ile geldiği durumu sorguladı kısa bir süre.

Tanrı sanırım sonunda Taehyungun dualarını duymuştu. Taehyung şükretti o an bütün olan güzel şeyler için şükretti.

İkili sonunda banyodan çıkmıştı, Jungkook çocuğu kucağından hiç indirmeden aşağı inmişti. Taehyung ise huysuz homurdanmalarına devam ediyordu. Masada oturanların gözleri bir bir onlara değdi.

Jungkook umursamadan son boş kalan sandalyeye kucağındaki çocuk ile oturdu.

"Günaydın" dedi Jimin neşeli bir sesle Jackson ve Namjoon da aynı şekilde günaydın demişti.

Yoongi ise çatılı kaşları ile yanakları kızarmış yeri izleyen kardeşine bakıyordu.

"Noluyor lan burda" diye içeri giren Jin ile bütün ciddiyet ve gergin hava bozulmuştu. Bakışlar bu sefer de Jin'e dönmüştü.

Taehyung ise utancından yerin dibine girdiğini hissediyordu artık. Namjoon sandalyesini arkaya ittirdi yavaşça tam ayağa kalkacağı zaman Jin hızlıca gelip kucağına oturmuştu.

Namjoon şok içinde kalmış bir halde kucağındaki dünya yakışıklısı adama baka kalmıştı. Jin ise derin bir nefes aldı "Namjooncuğum artık sevgili olmamızın vakti geldi bence" dedi özgüvenli bir ses tonuyla.

Jackson ve Jimin birbirine baktı parlayan gözlerle sonunda diyen bir surat ifadesi vardı ikisinde de.

Bakışan ikili aynı anda ayağa kalktı el sıkışıp kafa tokuşturdular, hemen sonrasında da bu sefer anlamsız bakışlar ikisini bulmuştu ama onlar umursamadan yerlerine geri oturdu.

Yoongi masadaki tek normal insan olduğunu düşündü.

Taa ki kapıda duran Hoseok'u görene kadar.

"Ananı sikeyim Hoseok orada ne işin var" diyerek korkuyla Jiminin kucağına atladı.

Herkes anlamsızca bakışlarını kapıya çevirdi, evde büyük bir bağırtı koparken herkes birbirine sarılmıştı korkuyla.

Hoseok ise içerideki görüntüye en az onlar kadar şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Ananızı sikeyim EVDE HAYALET VAR" diye bağırdı Jin korkuyla.

O bağırınca hayaletlerden korkan saf Hoseok da çığlık atarak sandalyeye sarılan Jacksona koştu ve ona sarıldı "Hyung hayalet diyorlar" dedi masum bir şekilde.

Jackson kocaman açtığı ve sandalyeye sardığı kolları ile kendisine sarılan küçük kardeşine baktı.

"Hoseok hayalet olan sensin" dedi titreyen sesiyle.

Hoseok dediği şeyi bir süre sonra idrak ederek geriye çekildi düz bir yüz ifadesi ile "ben mi hayaletim" dedi ve ardından abisinin alnına bir fiske vurdu.

"Hyung salak mısınız canlı kanlı buradayım ya ben" dedi yakınır bir tonda.

Jackson acıyan alnı ile yüzünü buruşturdu.

"Eğer hayalet olsa hepimizin görmesi imkansız olmaz mıydı" diye mırıldandı Namjoon.

Millet kafasıyla onu onayladı bir süre, yine sessizlik olmuştu ortamda.

"Şey eğer hayalet değilsen nasıl buradasın ölmemiş miydin?" diye çekinerek sordu Taehyung.

Hoseok ise olayı en sonunda algılayarak abisinden biraz geriye çekilerek derin bir nefes aldı "ben hiç ölmedim ki" dedi bir nefeste.

Herkese artık bir baygınlık geliyordu yavaştan. Hoseok ise birbirinin kucağında olan insanlarda gezdirdi gözlerini.

Hepsini bir sebepten ötürü elbette tanıyordu. Özellikle Taehyungı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu adam beni kalpten götürwcek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu adam beni kalpten götürwcek

Zortlamalık bir bölüm oldu bu gün çünkü dünden önceki gün 1 günde 6 bölüm falan yazfım gram beynim vardı o da tükendi 🙂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zortlamalık bir bölüm oldu bu gün çünkü dünden önceki gün 1 günde 6 bölüm falan yazfım gram beynim vardı o da tükendi 🙂

Viernes // TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin