Kara - 3.Bölüm: Rol

46 7 2
                                    

Biliyor musunuz? Ne yaptığımı bilmiyorum. Çok ciddiyim gerçekten. Kafam karışık, sadece önümde açık duran televizyonun reklamlarına göz gezdiriyorum. Meriç'in yaptığı şeyden sonra gerçekten kafam karıştı. Hayır bu aşık olmak değil. 

''Kendini kandırıyorsun.'' 

''Kapa çeneni iç ses.''

Sıkıntılı bir iç çekerek yatağıma uzandım. Gözlerimi kapatıp buradan çıkacağımı, annem ile birlikte eski yaşamımıza geri döneceğimizi hayal ettim. 

Sabah Gökhan'ın sesiyle uyandım. Ne olduğunu anlamadan kalktım ve boş gözlerle yüzüne baktım. Gökhan'ın arkasındaki Meriç konuşmaya başlayarak;

"Önemli bir işimiz var" dedi.

"Ne işi?"

"Baban, Annene yaptığı gibi birçok kadın ve çocuğun hayatını karartmaya devam ediyor."

"Ama... ama bana devam etmediğini söyledi."

"Batın Uluca... Bu ismin doğru söyleme ihtimali yüzde kaç sence?"

"Benden ne istiyorsunuz peki?"

"Rol."

"NE?"

"Oğlum o öyle mi anlatılır açık olsana" diye araya girdi Gökhan. Kafamı sallayarak ona onay verdim. Kafam yeterince karışıktı. Rol yapacaksın işte Derin neyini anlamadın.

"Diyorum ki babana karşı rol yapacaksın."

"Tamam da ne yapacağım?"

"Seni eski bir binaya götüreceğiz. Sandalyeye bağlayıp babanın ve çok sevgili sevgilinin haberi olmasını sağlayacağız."

"Sonra?"

"Onlar orada oyalanırken küçük bir kurtarma operasyonu düzenleyeceğiz." diyerek göz kırptı.

"Sonra?"

"Sonra?" dedi anlamamazlıktan gelerek.

"Beni bırakıyorsunuz yani." dedim hayal kırıklığıyla. Derin kendine gel. Bir de istersen seni kaçıran adama beni bırakma diye yalvar.

"He sen ondan bahsediyorsun. Tabi ki bırakmayacağız. Sadece ROL." dedi kendinden emin bir sesle. Derin sence baban seni  bırakır mı? Bir planı vardır illaki iç ses. Umarım...

"Kabul ediyorum."

"Güzel. Hemen hazırlan çıkalım."

"Kıyafetim yok?"

"Var"

"YOK?

"Var... Dolapta"

"Tamam. çıkabilirsiniz." Hızlıca odadan çıktılar. Dolabı açtığımda asla benim tarzıma uymayan, çoğunluğu pembe olan kıyafetlerle karşılaştım. Gözlerimi devirerek en pembe olmayanları aldım. Bunlar seni babasının prensesi olarak görüyor bence Derin. Dolaptan çıkardığım beyaz pantolon ve somon rengi yarım tişörtü giydim. Üzerime beyaz bir hırka alarak odadan çıktım. Hayatında tek renkli olan şey kıyafetlerin sanırım Derin. Harika. İç sesim de efkar moduna girdiğine göre gerçekten de kötü bir durumdayım. Kapıyı açar açmaz karşıma Meriç çıktı. Beni baştan aşağı süzdükten sonra gülümsedi ve merdivenlere doğru ilerledi. Gökhan ve bende peşinden gittik. Siyah renkli bir Mercedes'e bindik. Her zamanki gibi arka koltuğun cam kenarına geçtim, Gökhan yanıma, Meriç ise öndeki yolcu koltuğuna oturdu. Sürücü koltuğunda korumalardan biri vardı ve son sürat arabayı kullanıyordu. Eski püskü bir inşaata geldik. İlk inen Meriç oldu, peşinden ben ve Gökhan'da indik ve hızlıca inşaata girdik. İnşaatta bizi 3-4 adam ve bir de elinden makyaj malzemeleri olan bir kadın karşıladı. Hızlıca bana bembeyaz, eski püskü yırtık bir elbise verdiler. Elbiseyi giyip geldim ve bana üzerime kan lekeleri yapmam için kırmızı boya verdiler. Elbiseye boyayı rastgele sıçratırken Meriç geldi ve dikkatli bir şekilde göğsümün tam altını bir makasla kurşun girmiş gibi deldi. Kırmızı boyayı o kısımlara sürdükten sonra kollarıma sürmeye başladı. Elleri koluma değdikçe bir şeyler hissediyordum. Hayır Derin dokunuşlarından etkilenmemelisin. Hızlıca kendimi toparladım ve elbiseye boya sürmeye devam ettim. Elinde makyaj malzemeleri olan kadın yanıma geldi ve bana gülümseyerek yüzüme yumruk izleri yapmaya başladı. İşi bittikten sonra geri çekildi ve önüme bir ayna tuttu. Gerçekten tanınmayacak haldesin Derin. Kadına gülümsedim ve teşekkür ettikten sonra Gökhan'ın yanına doğru yürüdüm. Gökhan kafasını bana çevirdiğinde irkildi ve büyük bir kahkaha patlattı. Onun kahkahasını duyan Meriç bakışlarını bana doğru çevrildiğinde dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmemek için kendini zor tutuyor gibiydi. Ona "sende mi?" der gibi bakış attığımda elini ağzına götürdü ve kafasını iki yana salladı. Gözlerimi devirdim ve sandalyeye oturarak beklemeye başladım.  Gökhan gülmesini saklamadan yanıma geldi ve beni bağlamaya başladı. Ayaklarımı ve kollarımı bağladıktan sonra gözlerimi sımsıkı kapattım ve ağızımı bantlamasını bekledim. Bantladılar ve tam o sırada gözümden bir yaş ağzımı bantlayan Gökhan'ın eline düştü. Gözlerimi açtığımda şaşkınlıkla bana baktı. Düşünme Derin. Düşünme geçmişini. Düşünme o adamı. Gökhan birkaç saniye sonra;

KARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin