Bölüm VIII

22 3 0
                                    




Düşlerimin yalnız kalmış  bahçesinde bir ölüm savaşcısıydım, Olimpos'a savaş açan Kratos gibi, açtım merağımdan Pandora'nın kutusunu. Sevemedim kendimi, kustum en çok nefretimi. O vakit yandı düşlerimin en güzel umut çiçekleri ve ben de içinde yenildim ismim artık bir fani.

Azametli zaman tanrısı Kronos kayıptı; gündüz karanlıktı görmedim. Zamanı buldum; gündüzü aydınlattım ama  döndüm geriye, kül olanı izledim. Hatırlamıyorum kaç zaman, geçti gitti. Sormadım Kronos'a, o da söylemedi. Bir fani, ne kadar ölümü beklerse o kadar bekledim lanetimi ama gelmedi ölümün bekçisi.

Bir peri düştü gökyüzünden; "Nedir seni bu kadar kendi yolunda kaybolmuş kılan, halbuki sen ışığın kendisisin" dedi ve dokundu kıymetinden. O vakit yağmur döküldü, bir lotus tohuma erdi. "İsmini söyle ey yağmuru bana veren, taşıyayım seni ebedi." dedim. "İsmimi söylersem, senin hikayende biri olurum; izin verme buna, o vakit sorma ben de kalanı" dedi, gülümsedi. " Ey bahçeme yaşam veren, o vakit bu lotus çiçeği senin adın olsun, kıymetin benim. Saklarım onu düşlerimin saklı yerinde, bil ki beni bilen seni de bilir."

"Hikaye senin, düş senin; gitmeliyim yoksa esirliğin ölümü bulur beni" dedi peri, bir dinleti söyledi. Gözlerim, kulaklarım hafızam oldu, bir bir ezberledi ezgiyi.

Düşlerimin yalnız kalmış bahçesinde bir ölüm savaşçısıydım hatırlamıyorum ama bir zaman, bir peri girdi düşlerimin bahçesine, belki ölüm böyle bir şeydi.

SEVGİLİ OKUR, YAZILAN ESİNLER GERÇEK OLMASA DA, BU BÖLÜM YAZARIN HAKİKATINDAN BİR PARÇA. UMARIM BEĞENİRSİNİZ

Kafası Karışık AnekdotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin