Bölüm IX

24 2 0
                                    

Hatıralarımın satırlarına sığdı, zamanın kendimi bilmediğim bir öncesi, âma bir talihi aradım. Dokundu, her yerim karanlık bir bataklık. Bir vakit rahmetini veren, yağmurunu da sakınmadı, ıslandım. Kurtuldum kirden, üstüm başım Ay'dan daha bir aydınlık. Bir ardıç ağacı göğe yükseldi gönlümde, gölgesinde duruldum. Bir çığırtkan dile geldi.  Al'a vurgun bülbülü sordum. "Ezgisini söylemekte bir dost meclisinde" dedi. "Söyle ey sesin habercisi, nasıl olunur bu mecliste". dedim. "Ateştir yolu, yanmaların en güzeli, bilir bir kul İbrahim. Gözle görülmez, sözle söylenmez. Hakikat bahçesinde bir güldür. Sevmelerin en güzeli, gönül dökülür güzele. Yol kaybolanların, kendini arayanların yolu; dost kendini bulanların, hakikati söyleyenlerin dostu. O vakit sen var o yola, umulur ki bulursun dostunu." dedi.

Yolu ateş bildim, kor alevi sabr ettim. Yolu  güz, sabr kış belledim. Ne vakit güneş şafakta belirdi, bir ezgiyi hüzne saklanmış buldum. Hakikat bahçesinde güle sevdalı bülbül söylemekte gönüle düşeni. Ne vakit anladım dosta vuslata ermişim, ağırlığının altında her birine bir bir tebessüm ettim.

Hakikat bahçesi sığdı hatıralarımın satırlarına, içinde yedi güzel adam. Yedi kıt'a. Ne vakit sohbet meyhinden dem aldık hatırlamaz ruhumuz. Yazı, kışı, baharı hissettik zamana meydan okurcasına. Gölgesini ev bildik ardıç ağacının. Yağmura, kara; Güneş'e, Ay'a şiir okuduk. Sokakları aylalıklıktan uzak izledik, sokak lambalarına dost olduk.

Bir vakit sonra ayrı düştük ezgisinde ama bilirim kaybolmazlar. Çünkü onlar benim huzurlu sanrılarım, buza şiir yazanlarım, şiire can verenlerim.

Hatıralarımın satırlarına sığdı bir dost meclisi, içinde yedi güzel adam, yedi kıt'a ve ben gönül misafiri.

Kafası Karışık AnekdotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin