Bölüm VII

18 2 0
                                    



Ruh, sükunet içinde olanı beslediği saksıda güneş ne vakit göstermedi kendini o vakit saklı kalan çıkmak için direniş gösterdi. Ruh, her bir direniş için nefes ordusu gönderdi ama saklı kalan kırdı zincirlerini.

Zincirleri kırık olan "Tanrı sakladı öfkesini bir suda, suyun ömrü bir damla." dedi hiddetinden aynadaki yansıması bile sakınırcasına. Ve çıktı içinden tüm hapsedilmiş duygular.

Öfke bağırdı uzaktan; "Yalanlarla süsledin gökyüzünü. Şimdi gerçeklerin yağmuru korkutmasın gözlerini. Bir tufan saklı bulutlarımda, Nuh'un gemisi kurtulur ancak." taktı gazap tacını.

Bir ses karşılık verdi kara dehlizin içinden, Öfke'nin azametli sesine; "Biz açlıkların, sefaletlerin ve hastalıkların bilindiği diyardan gelen, bir bir gördük de tattık her bir acıyı, ateş ve kül raks ederdi gündüz ve gece. O vakit umut öldü. Günahı yedi, mahşeri dört bildik. Dere kenarında bir beste tutturduk da masal söyledik ve Umut'a lotus verdik. Söyle o vakit ey günahın yedisinden biri, gerçeğin sahibi sakladıysa söylediklerimizi, gerçeğin yağmuru yakar mı gözlerimizi."

Öfke, kara dehlizin içine çektikçe batık düşünceler gemisini, o vakit çıkardı gazap tacını, gömdü taşı olmayan bir sandukaya. "Sözlerin değildir beni geride tutan, gözlerinin içine okyanusu sığdırmış bir fani, bilmelisin." dedi giderken son bir damlayla.

SEVGİLİ OKUR, BU ARALAR KAFAMIN İÇİNDE GÖZLEMLERDEN ÇOK İMGELEMLER HAKİM, VE ÇOK AZ SUKÜNET İÇERSİNDEYİM. İMGELEMLERİ YAZMAK DAHA KOLAY GELİYOR ELBET AMA GÖZLEMLERİME DE VAKİT AYIRACAĞIM. UMARIM BU BÖLÜM KISA OLSA DA BEĞENİRSİN.

Kafası Karışık AnekdotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin