-Drei-

722 34 15
                                    

Dün gece açık bıraktığım camdan giren güneş ışığı birkaç gün sonra kar yağacağını müjdeliyor aynı zamanda gözlerimi yakıyordu.

Dirseklerimin üzerinde doğrulup yan tarafımda birbirlerine sarılıp uyuyan iki kediye baktım ve gülümseyip yavaşça, onları uyandırmadan yataktan kalktım.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Dün okuduğuma göre kedi çocuklar yumuşak ve sıvı yiyecekleri daha kolay tüketebiliyormuş. Ben de yazılanlara uyup onlara yumurta yaptım ve yanına ufak bardaklarda meyve suyu koydum. 

Yukarı çıkıp hala sarılarak uyuyan ikiliyi kaldırdım ve beraber aşağı inip kahvaltımıza başladık. Üzerinden dumanlar çıkan bardağımı parmaklarımla kavrayıp dudaklarıma yaklaştırdım. Gözlerim karşımda pür dikkat beni izleyen ikiliye kaydığında bardağı dudaklarımdan uzaklaştırıp gülümseyerek onlara baktım.

"İyi misiniz? Bir şey mi oldu?"

"Min-Hee dudayklayın niden kıymışı?"

"Kanıyoy mu? Hayıy ama kanamaşın Min-Hee! Canın yanıyoy mu?"

"Hey Jungkook sakin ol bebeğim. Kanamıyor bu sadece ruj... Yani boya."

İkisi de sesli bir şekilde nefes aldığında ağzımdan ufak bir kahkaha kaçtı.

İkisi de düne göre biraz daha büyümüşlerdi. Onların hızlı büyümesi beni de çok mutlu ediyordu birkaç hafta sonra yanımda iki büyük genç adam olacaktı.

Kahvemden son kez birkaç yudum alıp çantamı kontrol ettim ve koşarak salona kaçan ikilinin peşinden gidip önlerine oturdum.

"Şimdi küçük beyler... Benim birkaç saatlik işim var ama hemen geleceğim. Acıkırsanız size hazırladığım sandviçler masanın üzerinde. Bardaklarınıza su da koydum, çizgi filmler sırasıyla oynatılıyor korkmayın tamam mı bebeklerim çok fazla uzun sürmeyecek."

"Gitmeşen oymaş mı Mi?"

"Üzgünüm bebeğim ama gitmeliyim."

"Beyn ona bakayım Min şen git."

"Teşekkür ederim Jimin."

İkisinin de yanaklarına öpücükler kondurup evden çıktım ve kapıyı kilitleyip şirkete doğru yola koyuldum.

2 Saat Sonra :

Önümdeki son birkaç dosyaya da imza atıp kafamı kaldırdım ve ağrıyan boynumu biraz ovaladım. Neredeyse şirkete geldiğimden beri dosyaları okuyup imzalıyor ve defalarca telefon konuşması yapıyordum.

Dosyayı diğerlerinin yanına bırakıp arkama yaslandığımda asistanım Mi-Cha içeri girdi.

"Efendim bu haftalık programınız bitti. Bir dahaki haftayı ayarlamalıyız."

Kafamı sallayıp devam etmesini bekledim.

"Cumartesi ve Pazar günleri boşsunuz, Pazartesi günü ilk önce büyük defile için görüşmeleriniz olacak ve defilede giyilecek olan tasarımlar mankenlere uygun ölçülerde olması için buraya gelecek. Salı günü dün anlaştığımız Japonya'daki şirket çalışanları gelip birkaç tasarımları gösterecek ve piyasaya sürmemiz için aralarından birkaç tanesini seçip onun üzerinde de çalışmaya başlayacağız. Çarşamba günü herhangi bir toplantı veya görüşmeniz yok. Perşembe ve ondan sonra iki hafta boyunca dünya çapında yapılacak olan büyük defile için çalışmayı biraz daha hızlandıracağız."

"Pekala Çarşamba günü birkaç işim var burada olmayacağım. Tüm sorumluluk sende."

"Peki efendim."

Cat Boy/ JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin