altı

1.6K 94 6
                                    

Hikaye okunmuyor vote mote koymuyorum amk

*7 haziran 2003*

Asar ailesi büyük bir heyecan ile ameliyathanenin önünde dört dönüyorlardı.

Asar ailesinin tek kızı doğacaktı!

Hepsi heyecanlıydı, mutluydu. Yani öyle sanıyorlardı..

Daha bir yaşındaki Can sanki bir şey olacakmış gibi durmadan ağlıyordu.

Asar ailesi Canın ağlamasına anlam verememişlerdi bu yaşlardaki bir bebek nasıl bulundukları kolidoru inletecek bir ses ile durmadan ağlayabiliyordu?

Tabiki pek kafalarına takmamışlardı.

Ahsen Hanım ameliyathaneye girerken mutlu olan, heyecanlanan herkese ölümcül, tiksinç bakışlar atıyordu.

O mutlu değildiki diğerleri neden mutluydu?

İşte o an bir şey oldu...

Ahsen Hanımın o tiksinç bakışlarını yakalayan birisi vardı artık.

.

.

.

Elimdeki ıslak mendil ile Toprağın ağzını silip yakınlarda ki çöp kovasına attım.

En sonunda dayanamayıp Toprağa çikolatasını almıştım.

Heryerine bulaştırmıştı ama onu mutlu etmeye değerdi.

Çantamdan anahtarı çıkartıp derin bir nefes alarak anahtarı kilite soktum.

Ancak beklemediğim bir şekilde bizimkiler ile burun buruna geldim.

Daha ben birşey sormadan onlar cevap verdi:

"Hastaneye gidiyoruz hangi bok çukurunda geldiyseniz geri gidin!"

Toprak korkuyla bana sokulunca anahtarımı kilitten alıp tekrar çantama koydum.

.

.

.

Bir elim kucağımda uyuyan Toprağın saçında diğer elim ise Toprağın sırtında hastane kolidorunda yürüyorduk.

Onlar önde gidince bende Toprak ile yavaş adımlar ata ata arkalarından gidiyordum.

Evet.

Yeni bir hastanede karışan çocuk vakası.

Klişe hikayelerdeki gibi olacağını sanmıyorum. Muhtemelen DNA testi yapıp gidecektik.

346 nolu kapının önüne geldiğimizde ilk 'Babamız' ardındanda 'annemiz' girdi en sondada biz girmiştik.

Etrafı incelediğimde koltukta oturmuş bir aileyi fark ettim.

En uçta yaklaşık 2 metre topuklu ayakkabıları, benim yaşlarımda, göğüslerini zor kapatan bir crop ve altında mini etek olan bir boya bandanası, yanındada bana dolu gözler ile bakan o kadın vardı.

Koltuğun diğer ucunda ise zengin imajı veren 40-45 yaşlarında bir adam ve yanındada benden birkaç yaş küçük sarışın bir çocuk vardı.

Lan bu bana benziyor!

Lan bunlar kazadaki emmioğulları!

Klişeye 1 adım daha attık hanımlar, beyler.

Herkes birbirine benzeyebilir?

Adam dolu gözlerini örtbas etmeye çalışarak bizden başka herye bakıyordu.

Doktor gergince konuşmaya başlayınca hepimizin bakışları doktoru buldu.

"Öncelikle efendim gerçekten çok özür dileriz. Tamamı ile hastanemizin hatası!"

Oysa değildi..

"7 haziran 2003 kayıtlarında hastanemizde toplam 4 adet bebek doğdu ve bunlardan 2 si kız 2 si erkekti." Derin bir nefes alıp devam etti "Bebekleriniz küvözde iken maalesef dikkati dağınık bir hemşiremiz bebekleri karıştırmış."

Bunu söylemesi bu kadar rahatmı lan?

Bekle.

Toprak benim kardeşim.

Hassiktir! Toprak benim öz kardeşim..

Güneş: 12 Toprak : 5 aylık

Küçük kız önündeki taşı tekmeleye tekmeleye giderken Derin bir nefes aldı. Yine olmuştu.. yine abisi ile babası onun yüzünden kavga etmişti.

Birden kendini parkın girişinde bulunca aklına gelen fikir ile hemen kendine çeki düzen verdi.

Eğer komşulardan biri babasına bu saatte parkta oynadığını söyleseydi babası Güneşi öldürürdü.

Buna rağmen küçük kızın gözüne herzaman buraya geldiğinde bindiği fakat bu sefer resmen etrafına ışıklar yayan salıncak takıldı.

Küçük kız düşündü "Bir kere biner giderim!" Öyle olmayacağını bilmiyorduki.

Hızlıca salıncağın zincirini tuttuğunda tam tahta iskeletine oturacakken bulunduğu yeri saran bir bebek ağlaması duyuldu.

Hiç düşünmeden tuttuğu salıncak zincirini bırakıp sesin geldiği taraf yani kaydırak ve kaydıragın merdivenlerinin arasına yöneldi.

Küçük kız kaydırak ve kaydırağın merdivenlerin arasına girdiğin de şok ile pusette yatan minik bebeğe baktı.

Dikkatlice baktığında minik bebeğin üzerinde birde zarfta bulunuyordu.

Ne yapacağını bilemeden bebeği kucağına alıp sallamaya başladı.

İlk minik bebek küçük annesinin kokusunu içine çekti. Güneş düşündü. "Nasıl bir insan savunmasız, minik bir bebeği buraya bırakır ki?"

Minik bebeğin ağlaması durup gözleri kapanırken Güneş bebeği tekrar pusetini koyup pusetteki zarfı aldı.

"Güneş Demir'e:

Güneş merakına yenik düşüp kağıtta yazanları okumaya devam etti.

"Eğer sen bunları okuyorsan muhtemelen Kardeşin ile tanışmışsındır :)"

Güneş satırları okudukça şoka giriyordu ailesi bunu nasıl yapmıştı? Nasıl gizlemişlerdi minik bir bebeği? Kardeşimi vardı? Abisi neden söylememişti?

"Ablasını çok istedi bende kıramadım ah ne iyi kalpli bir insanım değilmi?"

Güneş kendi kendine mırıldanıp "Aynen çok iyi kalpli bir insansın." Diyip göz devirdi.

"Şansına ailenin miniği geldi! Artık yanlız acı çekmeyeceksin. Ne hoş değilmi?"

Güneş bir anda düşündü acaba kamera şakası falanmıydı bu? Eğer kamera şakası ise yönetmeni tebrik edeceğini aklına kazıyıp devam etti.

"Ailen bunca yıl bir çocuk saklamış çok iyi değilmi ya?"

Bu notu yazan kişi manyakmıydı?

"Dediğim gibi yeni acı arkadaşın,kardeşin ile size mutluluklar :)"

              Hayat yalanlar, acı ile doludur Güneş dikkat et.             Yada etmesen de olur. Umrumda değil.

*Notu yazarken hangi kafadaydım sorgulamayın lütfen ŞĞSBŞĞEBXHSBX*

Yalan/Devam EdiliyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin