Kolyemin kaybolduğunu sabah fark etmiştim daha elimi yüzümü yıkamadan kolyemi aramaya koyuldum. Kesinlikle dışarıda düşürmüş olmalıydım yatağımın üzerine oturdum ve beş saniye düşündüm neden bu kadar bel bağlamıstım bu kolyeye bi yanım artık o Kolyenin boynumdan çıkmasını söylerken diğer yanımsa onu geri ait olduğu yere koymak istiyordu "boynuma" .Kendimi o kolyeyi bir kenara atmak için hazır hissetmiyordum. Saate baktığımda dışarı çıkmam gerektiğini anladım çünkü yarım saat sonra bizim çocuklarla buluşup okul ödevi için çalışmalara başlıycaktik. Telefonumun çaldığını fark ettim ekranda ki isim berrak tı. "Sen bizi bekletmekten zevk alıyorsun he" diye cıyakladi
"Gerçekten bu sefer büyük sebebim var, yoldayım beş dakka ya ordayım" halbuki hala pijamalarlaydim
"Lütfen taksiye bin daha az geç kalırsın " dedi ve suratima kapattı. Yataktan kalktım üzerime bir kot ve askılı bir tişört çektim saçlarım herzamanki gibi salık bıraktım makyaja gerek yok hava zaten sıcak yapış yapış olmanın alemi yoktu. Cebimde ki parami yokladım ve taksiye binip piyanist 'in önüne geldim, herzaman burada takılırdık. Içeri girdim. "Sonunda garez sonunda"diye bağırdı Berkan.
"Eğer üç saniye içinde susmassan herkese okulun soyunma odasında porno izlediğini anlatırım, bakalım ozman da bu kadar zevk içinde 'sonunda garez' diye bağırabilecek misin" bütün arkadaşlar dan oooo garez oo lar yükselirken berkan çoktan piyanist 'i terk etmişti bile. "artık halledelim su ödevi de yolumuza bakalım"dedim
"Yok canım öyle hem sen hayırdır ya neden bu kadar telaşlısın Garez?"
"Ya kolyem gene kayboldu, sanırım bu sefer gerçekten bulamıyorum "
"Sonunda ya bak Garez bu kolye bu kadar cok kayboluyorsa artık gerçekten bulmaya çalışmaman gerek "
"Neden herkes beni bu konu hakkında sıkıştırıyo
"Çünkü ölü bi adamın peşinden bu kadar gitme" diye bitirdi lafını berrak
"Böyle bişey yaptığım yok, ödevi bensizde halledebilirsiniz gidiyorum ben " dediğim de arkadamdan bırak gitsin laflarıni duymuştum zaten öyle olmuştu gidiyodum çünkü beni biliyolar sakinlesince gene dönecektim eski halime. Dönüşte otobüsle döndüm eve, otobüsün arka koltuğunda ayaklarımı uzatmıs düşünüyordum 'Muratin ölümünü, annemle babamın tartışmalarini, okulumu ve kolye yi' EVe geldim içeri girmedim kapının önünde oturdum bi saate yakın bir süre, hava çoktan kararmıştı anahtarlarimi çantamda aramaya koyuldum etraf cok karanlıkti ve sokak lambaları yanmıyor du kapıyı açmak için arkami döndüğümde arkamdan bişeyin geçtiğini hissettim içim buz gibi oldu ve olduğum yerde durdum yavaşça önümü döndüğümde uzun boylu birinin anahtarları elimden alıp boynuma keskin bişeyle çizik atması bir oldu sonra hemen ağır adımlarla gitti yüzünü seçememistim, boynumdan kan damlarken olduğum yere mıhlanmıştım allahtan kapıyı açtıktan sonra gelmişti o şey, hemen iceri girdim, peki neydi iki saniye önce olanlar ' toprak kokuyordu ve cok uzun boyluydu.'
Odam da fink atarken kafayı yemek üzereydim hem elimdeki peceteyle kanamayi durdurmaya çalışıyordum hemde düşünüyordum kim kim neden böyle bişey yapsın ki elim boynuma gitti kolyemi orda bulamayınca gene cok üzüldüm onu bana murat hediye etmişti onun varlığında hiç çıkarmadim yokluğunda da çıkarmiycaktim murat çok uzaklardaydi öldü feci bir motor kazasında vefat etti ve ben hala bunu kabullenemiyordum ve bu olaydan sonra onun yaşadığını düşünüyordum 'saçma' telefonum hararetle çalmaya başladı arayan annemdi
"tatlım evde durumlar nasıl "
"Herzaman ki gibi anne gene sabaha karşımı geleceksin ?"
"Evet hayatım malesef bu aksam affet beni "